Salı, Ocak 17, 2012

YAKIŞIR HÂTIRANA!...

İzleyenler, mutlaka gördüler!
Görenler, bir hikmet aradılar! Ben onlardanım! Devletli Denktaş'a, -gerçek mânâda- Mücâhit Bozkurt Denktaş'a, bütün ömrünü Haçlı'ya karşı âbidevî bir duruşla geçiren Savaşçı Rauf Denktaş'a Tanrı, gökkuşağıyla gökten tâç yaptı!
Râuf Denktaş'ın, müthîş bir uygulamayla iyice güzelleştirilip kaynaştırılan Kırmız-Beyaz Bayrakla örtülü na'şına, altından geçsin diye Tanrı, gökkuşağı bahş'etti!
Devletli Denktaş'ın, cenâze korteji ağır, vakûr adımlarla ebedî istirahatgâhına doğru süzülürken, müthîş bir manzara oluşturan gökkuşağını izlediniz mi?
Çocukken gökkuşağının altından geçebilmek için nasıl koşardık!
Gökkuşağının altından geçenin bütün dileklerinin kabûl olunacağını duymuştuk, kimden duymuşsak ve inanmıştık!
Bozkurt Toros'u Tanrı, gökkuşağının altından geçirdi!
Sorma imkânım olsaydı ve; "Dileklerine kavuştun mu Sayın Cumhurbaşkanım?" diye; "Çok özlediğin sevdiklerinle buluştun mu Toros?" diye; "Hoş geldin Oğlum Denktaş! diyerek Atatürk karşıladı mı Bozkurt?" diye sorabilseydim keşke! Bu keşke, şeytân sözü, vesvese başlangıcından da değil farkında mısınız?...
Allah rahmet eylesin!
Tabutuna sarılan, özel yapılmış Bayrak'ta, kırmızı-beyazı müthîş bir uyumla kaynaştırmış ve gönlünce bir şekle sokmuş olanlardan da Allah râzı olsun!
Bayrak sana selâma durdu!
Kıbrıs Türkü ve dünya Türklüğü sana selâma durdu!
Tanrı; "Gök çadırımız, güneş bayrağımız" idealindeki Mete Han'ın, Ulu Türk Atanın dileğine uysun diye gökü selâma durdurdu!
Gökkuşağını gördün mü, altından geçtin mi Devletli Denktaş?
Sana Türk Milletinin gösterdiği ihtirâmı kıskananları biz gördük! Hocaefendi'nin helâllik dileyişindeki kıpırdamayan dudakları izledik ve buradan; "Sen hakkını helâl ettin mi?" diye sormayacağız, biliyoruz ki sen affeder, helâl ederdin!...
Hiç duyulmuş şey midir? İnsan, ölümüyle sevenlerini bahtiyâr edebilir mi?
Sen, olmazı başardın! Ölümünle bile, sevdâlı olduğun milletini bahtiyâr ettin Toros!
Allah ta seni bahtiyâr etsin!
Bütün sevdiklerini sana yâr etsin, seni sevdiklerinle haşr'etsin Yiğit Türk!...
Tarihe, farklı bir kalemle farklı bir tarifle yazıldın! Kendi yazdığın tarihte, sana has, sana ait bir sayfa açıldı Türkçe...
Artık seni tarihten; Rumlar da, Yunanlılar da, Haçlılar da Türkçe okuyacaklar!
Sana sağlığında dünyayı dar etmeye çalışanlara, tarihe sığmayan cesâmetinle dünyalarını dar ettin fâni dünyayı terk ederken!
Sana yakışan da buydu Toros!
Sevdiklerini zâten samîmilerse hatalarından dolayı affederek cezâlandırırdın! Sevdiklerinin, dünya hâfızasına emâneten anlattıklarından öğrendik, öğreniyoruz, öğreneceğiz!
Seni sevmeyenleri de, belki de müttefik(!)imiz Haçlıların baskılarıyla sevmez görünenleri de dünyanı değişip ebediyyete akarken cemaâtinin vakûr bakışıyla, duruşuyla, tarihe ve dünyaya diklenişleriyle affettin!
Allah ta seni affetsin! Taksirâtından geçsin! Sevdiklerin ve özlediklerinle haşr'etsin Toros!
Artık tarihin bağrında, Türk Milleti'nin kadirşinâs belleğinde, Yavru Vatan Kıbrıs toprağında, sâdece Tanrımız'a emânetsin!
Bundan sonra ne yapılsa yakışır azîz hâtırana vesselâm...
"TÜRK'E BAŞ OLAMAZ TÜRK'ÜM DEMEYEN."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: