Cumartesi, Aralık 13, 2008

SEÇİMLERDE GÖRÜŞMEK ÜZERE...

İnternetten, gruplarda yayımlanan bir fıkra, aynen aktarıyorum:
"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, görevi sona erince Konut'u boşaltır. Bir sabah yaşlı bir adam konutun kapısına gelip görevli polise:
- Recep Bey ile görüşmek istiyorum.
Der. Kapıdaki koruma polis memuru:
- Recep Bey artık başbakan değil ve burada oturmuyor.
Yaşlı adam polise teşekkür eder ve ayrılır. Ertesi gün sabah yine aynı yaşlı adam :
- Affedersiniz, acaba Recep Bey ile görüşmem mümkün mü?
Kapıdaki aynı polis :
- Bakın efendim Recep Bey başbakan değil. Konutu boşalttılar.
Yaşlı adam sesini çıkarmadan arkasını dönerek uzaklaşır. Üçüncü gün, yine aynı yaşlı adam aynı taleple polis memuruna başvurunca... Tepesi atan memur, adama çıkışarak 'Bakın efendim, bu üçüncü günkü gelişiniz' der ve:
- Size konutun boş olduğunu ve Recep Bey'in artık başbakan olmadığını her seferinde söylüyorum. Bunu anlamaktan aciz misiniz yoksa? Diye devâm eder. Yaşlı adam 'Ne münasebet evladım? Bunamış gibi bir halim mi var yoksa?' diye bütün nezâketiyle söylendikten sonra:
- Sadece söylediklerinizi tekrar tekrar duymaktan çok büyük zevk alıyorum. Diye devam eder. Polis esas duruşa geçip selâm durarak:
- Yarın görüşmek üzere efendim!..
Diyerek adamı yolcu eder."
.................
Abdülhak Hamit Tarhan; "Türk Milleti söylemez, söylenir." diye tarif etmiş yıllar öncesinden. Biz de dilimizin gücü nisbetinde, milletin söylenmeğe başladığını duyurmaya gayret ettik yıllardır. Artık söylenmeyen milletin, seslice naralar attığını, feryâd ettiğini de hatırlatarak duyurmaya çalıştık.
Ama gâliba sağırlar ki duymadılar veya körler ki yazdıklarımızı görmediler! Bizi etkilemeden teyet geçeceği, Başbakan tarafından bir kaç kere söylenen küresel ekonomik kriz, teyet falan geçmedi! Yürekleri delerek hissedildi! Daha bir kaç günde işinden olan yüzbinlerce insanımız var! Televizyonlara ve gazetecilere; evlerine ekmek götüremedikleri, çocuklarına bir lira harçlık veremedikleri için evlerine gidememekten şikâyetlenen insanları, Başbakan ve kadrosu görmezler mi? Hemen her gün kapılarına kilit vurulan fabrikaları, üretimhaneleri görmezler mi? Yoksa görürler de; sosyal devlet anlayışında yapılması şart olan ve yasalarla belirlenerek düzenlenmesi gereken devlet yardımlarına, biraz daha işsiz insan ekleyip verilecek kömür ve yiyecek yardımlarıyla oylarına mı tâlip olmak hevesindeler?
Kıvrak zekâsına ve hiciv gücüne hayran olduğum Milletimin, teknoloji sayesinde duyurulan söylenmesini, yukarıya aldım. Birilerinin duyar duymaz Başbakan'a iletmeleri hem dileğimdir hem de akıl gereğidir. Zamanında alınmayan tedbir boştur.
Ana muhalefet ve Yavru Muhalefet'in kendi aralarında ve milleti çok öfkelendiren çekişmelerinden dolayı rahatlık varsa, Başbakan ve kadrosuna kendilerinin ilk kazandıkları seçim sath-ı mailini hatırlatırım. İktidarı ve muhalefeti sandığa gömerek cezalandıran milletin ferâsetini, ciddiye almalarını tavsiye ederim.
AB prensi Yunanistan'da ki toplumsal kalkışmayı, zamanında ve doğru okumalarını da tavsiye ederim! Mütevekkilliği ile alay edildiğini, ciddiye alınmadığını hissederse bu milletin nelere muktedir olduğunu, zannederim geçmişte okuduklarından, yaşadıklarından biliyorlardır! Hâlâ AB ve ABD'nin kendi dertleriyle başbaşayken bile iltifatlarına kanarak alternatifsiz olduklarını zannediyorlarsa çok yanlıştadırlar! Kendilerinin kazandıkları ilk seçimlerde de iktidarın ve koalisyon ortaklarının alternatifleri yok gibiydi!...
Milli duruşuyla milletin dikkatini çeken; "Diyarbakır'da yargılar, Habur'da asarım." diye terörist ve bölücülere; "Varlığım Türk varlığına armağan olsun." diye de millete seslenen siyâsilerimiz, ciddi manada göz dolduruyorlar. Bizden söylemesi...
Seçim ola hayr'ola...
"VE TEVEKKEL A'LALLAH."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: