Pazartesi, Ağustos 03, 2009

DAĞLAR, KAHRAMANLARINDIR!...

At izi ile it izi değil, bu kere katil ile yatakçıların izi karıştı!
"Demokratik açılım" diye ülkenin parçalanması konuşuluyor! Konuşanlardan biri; Devletin İçişleri Bakanı, diğeri Haçlı diktesi, dayatma yasalarla kellesini kurtarmış îdam mahkûmu taşeron bölücü!
Birisi; "Bugün size işin özüyle ilgili bir şey söyleyecek değilim. Ama süreç ve zamanlamayla ilgili bilgiler vereceğim. ... Çözüm sürecinin yönü demokratikleşmedir." diyor.
Diğeri; "Bu sorunun demokratik çözümü için bir müzakereye ihtiyaç var. ... şartlarımın da düzeltilmesi gerekir." şeklinde yol haritasını belirttikten sonra siyâsilere seslenerek;" Ey Bahçeli! 70'lerde solcuları bitirdiniz, şimdi de Kürtleri bitirmeyi düşünüyorsunuz. ... Kürt Türksüz, Türk de Kürtsüz olmaz. Kürt olmadan siz bitersiniz." diye konuşturuluyor! (kanalD-Haber)
Lâ havle velâ kuvvete illa billâh!
"Deyirem, ölürem! Demirem, olmur!" lardayım! Susarsam namertim! Söyleyeceğim!
Seçim meydanlarında, Amerika'yla en iyi ilişki vaat yarışına girenlerin haline bakın! Büyük senarist kimle, kimi muhatap ediyor ve zamansız sözlerle, kimleri ne hallere sokuyor!
Bayrağa yapılan ilk saldırı provalarında ülkücülere sokakları, mitingleri yasaklayan en organize siyâsi güç, şimdi ülkücülere dağları işaret ediyor!
Hani sokak yasaktı! Hani ülkücüleri kimse sokağa çıkaramazdı! PKaKa'lılara, DTP'lilere, SP'lilere serbest olan demokratik miting hakkı sadece MeHaPe'ye mi yasaktı? Dağ yolunu göstermek, miting hakkını kullanamayan demokrata mı kaldı?
Yalancı çoban tarifli birinin sözüyle, kim kimin tavuğuna "Kış!" der zannediliyor? Susulacak zamanda ceketini ilikleyip sussana be Demokrat!
Ana Muhalefet, susmuş! Toros yaylalarından, "İyi şeyler olacak." diye pembe tablolar çiziyor! Sitemin canı çıkarılırken, adâlet mekanizması kendi içinde ölümüne savaşırken, tatilde!
Hükümetle idam mahkûmu, demokratik hakların genişletilmesinden bahsediyor! D. Bahçeli'ye demokratlık methiyeleri yazan 12 Dolma Kalem; doldurulan mürekkeplerinin renginde hareketle, ülkesiyle milletiyle bölünmez Türkiye'yi parçalamak için çekiştiriyorlar!
MHP Genel Başkanı; 12 yıllık genel başkanlığındaki sayılı doğru sözlerinden birini, yanlış zamanda beceremediği bir üslûpla bağırıp çağırarak bütün Ülkücüleri, küresel demokrat zalimlere hedef ediyor!
Kuvva-y-ı Seyyâre bir Türk Milliyetçisi olarak; "Ben ölmeden Bayrak inmez! Vatan bölünmez! Dağlar da benimdir, miting alanları da! Ben Türk'üm. Kurtça payım vardır gelip geçende ki alırım vermek istemeseler de." diyenlerdenim! Toyu da bilirim, vay'ı da!...
Bahçeli ile yaptığımız son görüşmemizde; "Sayın Genel Başkan, sizinle kavga meydanlarında olmak elbette onurdur ama kavga sizin değil bizim işimiz!" demiştim! Miting alanlarını milletten ve ülkücülerden sakınan bir irâdenin, Türk Milletini ve Türk Milliyetçilerini dağlara yönlendirme hakkı olamaz!
"Ne mozaiği ulan! Onlar ne kadar Kürtse ben de o kadar Kürdüm, ben ne kadar Türksem onlar da o kadar Türktür." inancı yerine Çiçek Bahçesi'ni monte etmeye çalışan, terörün siyasallaş/tırıl/mışlarıyla Gâzi Meclis'in rengini tamamlayan zihniyetin, şimdi dağlardan bahsetmek hakkı yoktur! Yüzde yüz haklı olan ama söyleyene yakışmayan bu sözlerle; ameliyat öncesi narkozlanmış kamu oyuna, demokratik maskeli bölücülüğe verilmiş destekleri unutturmak mümkün müdür? Millete dağ yolu gösterenin Erciyes Dağı'ndaki Türk Kurultaylarını yasaklamak gibi bir ayıbı olabilir mi?
Hareket zamanı duran, konuşulması gereken zamanlarda susan, kendisiyle birlikte en mücadeleci Türk kesimini de susturan, demokratlığını Balgat'ta ki yumuşak koltuğundan tarif eden zihniyet, dağlardan bahsedemez! Dağlar, kahramanların destan meydanlarıdır!
Bu sözlere ve söyleyene de kimse inanmaz!
Sonuç? Düzelir, düzelir! Vallahi de, Billahi de düzelir!
Dünya durdukça Türk durur, Tanrı Türk'ü Türk'e korutur!
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: