Pazar, Ağustos 23, 2009

SİZİ BENDEN SORANLARA, NE DEYİM?!...

Zor günlerden, zor dönemlerden fire vermeden geldik.
Asıldık, çoğaldık! Vurulduk, kalktık; öldürüldük, çoğaldık!...
Bu gün şehîd olan il-ilçe başkanlarımızın yerini, daha cenâzeleri defnedilmeden doldurduk!
"Son nefer, son nefes..." diye yemîn etmiştik!
"Rehberimiz Kur'an, hedefimiz Turan.." diye andiçmiştik. Bu yüzden de hainlerin "Tamam bittiler." diye sevindikleri zamanlarda bütün vakarımızla karşılarına dikilmiştik!...
Hücrelerde hürriyetimizi sınırsız kullandık!
Ülkü Devi Yusuf Ziya Arpacık'ın "Baş Eğmediler" kitabında; hücredeki bir Ülkücüye ateş verebilmek için şekilden şekile giren gardiyanın şahsında, ezdiğini zanneden âciz zâlimin nasıl ezildiğini görerek iftihar ettik...
Yalpalamadık. Diz kırmadık! Başlıya baş eğdiren, dizliye diz çöktüren bir ırkın ahfâdı olarak dik durduk eğmek isteyen güçlü âcizlere karşı...
Çünkü bizi, Ülkücüleri mücâdeleye çağıran ses, cezbeliydi. Çünkü Ülkücüleri birer bayrak sayan Başbuğ Türkeş'in tarifsiz bir inandırıcılığı vardı. Türkeşçi olarak yola çıkıp sonra farkına bile varmadan Ülkücüleşen nesil olarak, asla hesap adamları olmadık...
Armudun sapıyla, elmanın çöpüyle işimiz olmadı!...
Erzurum'da kar yağsa Rize'de üşüdük! Dünyanın neresinde bir Türk varsa O'nun sıkıntısı bizim oldu... "Türkiye'nin, Cumhurbaşkanından genelev kadınına kadar bütün insanının mes'elesi, mes'elemizdir." diye öğütlendik, örgütlendik...
Milyonlarca Ülkücü, akrabalık bağından daha güçlü bir "Gönül Bağı" ile bağlandık birbirimize...
Bize ne oldu?...
Emperyalist güçlerin tamamının beşinci kollarınca muhatap ve hasım ilan edilen ama güç yetirilemeyen Biz'e ne oldu?...
Dünyanın tek iskeletsiz yaratığı olan "kurtçuk"un meyvemizin özüne girmesine, nasıl izin verdik? Konuşan dilimize, işleyen elimize, düşünen beynimize pranga mı vuruldu? Yoksa bu prangayı kendimiz vurduk ta farkında mı değiliz?!...
Türkiye'de Türk Milliyetçiliği'nin siyaseten ne hâle kaldığını, ne zaman fark edeceğiz?
Evet!.. Israrla; "Kim MHP'li olursa olsun kabul eder ve rahatsız olmayız. Aksine memnûn oluruz. Çünkü biz MHP'yiz." diye haykırdık yıllardır!...
Ama düşürüldüğümüz hâlin, bir alçak hain mahkûmun, ülkücüleri dağlara davet cür'etinden alacağımız bir ders olmamalı mı? Beyinlerimizin, akıllarımızın esir edilmek üzere olduğunun farkında olamayacak mıyız?
Türk Milleti'nin siyasi refleksi olduğuna iman ettiğim Ülkücüler, bu sinsi akıl-vicdan prangalarına baş kaldırmayacak mıyız?...
"Dünyanın en doğru, en güçlü insanı bile yanlış safta durursa yanlış tarifi alır." diyen biz değil miyiz? Yoksa samîmi mi değiliz? Yapılan yanlışlara bigâne kalarak "aferin!" mi diyeceğiz yoksa?!...
Kendimi yargılıyorum! Kendimle beraber Ülküdaşlarımı, Ülküdaşlarıma şikâyet ediyorum! Birimizin tırnağına diken batsa acıyan yüreğimize ne oldu? Emeklerin, ikballerin, canların, kanların, cezaevlerinde devleşerek biten ömürlerin hakkının inkârına, bizden başka itiraz edecek kimse var mı?
Allah aşkına birisi, birileri artık bana ses versin! Cevap versin; bu kıyâmetlere denk olaylar karşısında susan sizi, benden soranlara ne deyiiim?!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

1 yorum:

Unknown dedi ki...

"ABD Büyükelçiliği: Kürt açılımı bir Türk planıdır" Türk Dış İşleri Başkanlığı da bir açıklama yaptı, Vaşington D.C. de Türkiye namına bir katılım yokmuş vs.
Bilinsin isteriz:
EN SON AÇIKLAMAYI TÜRK MİLLETİ YAPACAKTIR!
TÜRK ULUSU ZEKİDİR, TÜRK ULUSU CESURDUR. TÜRK ULUSU MİLLİ BİRLİĞİNİ VE VATANIN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAYA KARARLIDIR, BU KUVVETE SAHİPTİR. HERKES, ÖZELLİKLE DE FÜME RENKLİ emperyalist, AYAĞINI DENK ALSIN. BİZ KENDİ VATANIMIZDA SULH İÇİNDE YAŞAMAK İSTEYEN BARIŞSEVER BİR MİLLETİZ.