Pazartesi, Ağustos 10, 2009

ÎMANLI DİKTATÖR DEMOKRATLAR!...

"Dünya! Yıldırmazsın beni ne yapsan!
Ölümden de korkmam! Er-geç ölür insan.
Ölmemek elimizde değil ki bizim,
Adam gibi yaşayamamak beni korkutan!" (Ömer Hayyam)
Üç-beş kişinin, kendi çıkarları doğrultusunda ayarladığı bir uygulamaya, sistem diye mecbûr olarak demokratlaşmışız!
Bir elin parmakları kadar olmayan bu despotlar yüzünden parti taassûbu, dînî taassûbun da önüne geçmiş! Dinden vaz geçmek, parti değişmekten daha kolay bir hâl almış, diyaloglaşmış! Particilik adındaki lider taassûbu, dünyalık sağlamak için tek geçerli yol olmuş! Kurnazlığın adını akıllılık koyan lider mutaassıpları; "Kendine hayrı olmayanın kime ne hayrı olur?" mantığıyla "Rabbena, hep bana!" diyerek ne lâzımsa yapar olmuş!
Adına demokrasi denilerek dört-beş senede bir, milletten zoralımla alınan vergiler ve zamlarla toplanan paralarla, milletin önüne sandık koyulmuş! Üç-beş tane lider(!) kişinin listeye aldıklarını seçmek için sandığa gidilmiş! Lider adındaki demokrat despotların seçilsin dediği kişilere donulmazlık zırhı giydirilsin diye millet olarak "evet" mührü basmışız sadece!
Çocukları, çok zekidir bu liderlerin! 15-16 yaşında dev şirket sahibidirler! Çok hesap kitap bilirler! Kelepir gemi, kelepir emlâk almakta mâhirdirler!
Çocukları, askerlik yapmaya sağlık yönünden genellikle elverişli değillerdir! Mesânesinden, prostatından hasta çürükler, dünyanın en zampara başbakanının da katılımıyla dünya çapında bir düğünle evlenecek kadar sağlıklı ve keyif sahibidir!
Küresel kriz bile onlara bir şey yapamaz! Her oluşan sûni krizde onlar biraz daha zenginleşecek kadar piyasadan haberli, borsa cambazlarıdır!
İmanlıdırlar! İslâmî buyruklara göre giyinir, yaşarlar! Tesettüre uygun kıyafetlerinin tamamının markası frenkçedir!
Onlar, millîdir ama milliyetçilikleri yoktur! Hiç bir kavmin bir diğerine üstünlüğü söz konusu değildir, üstünlük takvadadır inançları gereği ve takva da particilik taassûbuyla kaimdir!
AKP Genel Başkanı'na, Fetullah Gülen Hocaefendi'ye, kabinede temsilcileri olan cemaatlerden her hangi birine bir şey demezseniz en demokratsınız! Birine eskaza bir şey diyecek olursanız kesinlikle Ümraniye Bombaları diye başlayıp sonradan ETÖ'leştirilen ve ETÖ denmesi yasaklanan örgüte mensupsunuz, soluğu Silivri'de alırsınız!
Onlara deymeyen yasa bağımsızdır! Onlara dokunan yargıç kesinlikle ETÖ'cüdür!
Sadece iktidarda olan mı bunları yapar?
Erkek olan, bir genel başkana bir söz söylesin! En kestirmeden, en hafifiyle hain olur!
PeKaKa'nın, İmralı mahkûmunun icâzetiyle vekil olup Meclis'e girmişleriyle tokalaşmak onlara meşrûdur! Gâzi Meclis'in rengini onlarla tamamlayarak demokratlaşmak onların hakkıdır! İlm-i siyâsetle, onları asıp-kesecek gibi nutuk atmak ta onlara haktır!
Ama milletten, hür akıllı biri onlara bir şey diyecek olsa kesinlikle demokrasi düşmanıdır, antidemokrattır!
PeKaKa'ya terörist demeyenle Başbakan olarak görüşmez, parti genel başkanı olarak demokratlıklarını ispat etmek için görüşebilirler! Ama vatandaş PeKaKa'lılara terörist, bölücü, hain, câni, katil derse "daha fazla demokrasi" adındaki Kürt açılımına engel sayılır! Çetecidir, AKP ve Fetullah Gülen'i yıkmak için örgüt kurmuştur!
Yüz yılın organize dolandırıcılığını yaptığı, Alman mahkemelerince söylenen kişi, Başbakan'ın "Temiz kardeş"idir! Bağlı olduğu Devlet Bakanı'nın istifasını almaya gücü yetmez! Mahiyetindeki birini görevden almaya muktedir olmayan aynı Devlet Bakanı, "Daha fazla demokrasi" adını koydukları Kürt Açılımı'nda risk alabilecek kadar cesur bir demokrattır!
Ya Rabbi! İşimiz sana kaldı!
Yolunu sen bilirsin, kurtar bizi bu îmanlı diktatör demokratlardan!
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: