Cumartesi, Nisan 24, 2010

BİR TÜRK, BAŞLI BAŞINA BİR MİLLETTİR...

Atatürk ve kazanımlarından istifâde ederek geldiği yerin farkında olan, sâdık birinden, bir millet evlâdından bahsetmeden önce, bir cümlesine bakalım: "Bu memleket bizi yoktan var etti. Fakirlikten bu makamlara geldik. Bu ülkenin yatılı okullarında okuduk. Millete ve vatana karşı bir vefa borcumuz var. Bu memleketi yok etmeye çalışan insanlara karşı da mücadelemiz sürüyor." diyor Devlet'e sevdâlı bu millet evlâdı...
Bu memlekette, vatanperver-milletperver, sağcı-solcu, liberal-kapitalist, devrimci- karşıdevrimci, ulusalcı-ümmetçi geçinip özel okullarda, Amerika'da özel kolejlerde tahsil yapanlar, baş örtülerinden dolayı koleje mecbûr kaldıklarını söyleyebilecek kadar mürâi şımarık zenginler ve çocuklarına inat; yatılı okulda okuduğu için kendini millete, devlete karşı borçlu hissedecek kadar sâdık bir yürek...
Şahsen tanışamadım. Aslında, geçmişte hafızama kaydettiğim, yanlı-yaygın basından okuduğum haberlerle yıllarca öfkeyle bakmıştım bu şahsa! Bırakın lehinde yazmayı, aleyhinde yazarak bile adını anarak propogandasını yapmamak için protesto etmiştim yıllarca!
ABD'nin 'Yeni Bizim Çocuklar'ı AKP Cuntası işbaşına geldi geleli; alkışladığım, tebrîk ettiğim tek Millet vekîli oldu! Hatta ailece verdikleri mücâdele ve gayretlere devamla, T.Özal'ın cumhurbaşkanlığını ve seçiliş şeklini kabûl etmeyerek sîne-i millete dönen tek vekîl Sayın Murat Sökmenoğlu'ndan sonra tebrîk ettiğim ikinci Millet Vekîli...
Milletiyle, seçmeniyle bütünleşmiş, hangi partiden veya bağımsız aday olsa dahi seçim kazanarak Meclis'e gelecek kadar rüştünü ispatlamış biri...
Hayatı, siyah-beyaz Türk filmlerine birebir uyan bu millet vekîlini, herkesin tanıması gerek diye düşündüm. Yatılı lisede okurken tatillerde baba mesleği ameleliği sürdürerek hayata direnen ve buna rağmen kendini millete borçlu sayan bu idealist adamı, tanımak ve tanıtmak gerek diye düşündüm...
1981 yılında Tunceli'den Danışma Meclisi Üyeliği'ne getirilen bu cesûr gerçekten demokrat adam, Danışma Meclisi'nde, Cuntacı Generallerin sert uyarılarına rağmen üç kere; "Hayır! Hayır! Hayır!" diye haykırarak bir idamı reddettikten sonra akşam evde radyo haberlerinde; "Ağca oylamasında 149 kabule karşılık bir ret oyu çıktı." anonsunu duyan eşinin; " Hangi kafasız ret verdi acaba?" sorusuna; "Yahu hanım ben verdim! Niye kızıyorsun? İnancımın gereğini yaptım." cevâbını ve 12 Eylül Anayasası'nın tümüne hayır dediğini, Danışma Meclisi Üyeliği'nden istifâ ettiğini; Cuntacı Generaller tarafından adaylığının veto edildiğini, bütün engelleme ve vetolara rağmen 1983'ten beri kesintisiz vekâletle Meclis'te olan bu şahsın ibretlik hayat hikâyesini ve esnemesiz duruşunu bilmek, bu adam gibi adamı tanımak gerek diye düşündüm.
Birine kızmak veya sevmek için evvelâ o şahsı tanımak şartsa, herkesin; devrimci-karşıdevrimci, sağcı-solcu, laik-antilaik, ülkücü-devrimci, demokrat-antidemokrat herkesin şu anda tek başına parti görevi yapan bu yüreği tanıması gerek... Kamer Genç'ten bahsediyorum!
Siyasallaşmış PKK'lıların, dosyaları meclis raflarında tozlanan zanlıların dokunulmazlığının aynısına sahip olmasına rağmen dokunulmazların dokunmasından MHP Genel Başkanı'nın yanına oturtularak korunan Kamer Genç'ten bahsediyorum!
Kürsüden; "Sayın MHP Genel Başkanı Beyefendi’ye çok teşekkür ederim. Lütfettiler, beni yanlarına çağırdılar. Gösterdikleri hüsn-ü kabûlden dolayı kendilerine şükranlarımı arz ediyorum." diyen Kamer Genç'le birlikte Sayın Bahçeli'ye bendeniz de teşekkür ederek bir ezber de ben bozmak istiyorum! Millî mes'elelerde; "... iki el bir baş içindir." duruşu, bu olsa gerek...
Teşekkürler Kamer Genç, çok teşekkürler. Bana ünlü Arap Kelâm düşünürü Câhiz'in "Fazâil el-Etrâk / Türklerin Fazîletleri" kitâbında yazdığı; "Bir Türk, başlı başına bir millettir." sözünü hatırlattın. Tesellîm oldun, çok teşekkürler...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: