Cumartesi, Nisan 17, 2010

ESKİMEYEN VE ESKİTMEYENLERE SELÂM...

Abdala ayân olurmuş! Son günlerde canımın Türk yanı acıdığından, "Tanrı Türk'ü korusun." Türkçe dileğine; "Türk te Türk'ü korusun." eklemesiyle sözlerimi bitiriyorum. Aslında ne yazdıklarım, ne de sözüm bitmiyor ama yerim yetmiyor! Yerim dar olunca; "Oynamak bilmeyen, yerim dar dermiş!" tarifine düşmemek için yapabileceğim en çarpıcı hareketle, aslında oynamak istediğimi, oynamayı bildiğimi ama yerimin dar olduğunu belli etmeğe çalışıyorum!
Dînimizce en makbûl duanın, çalışmak olduğunu biliyoruz. Atımızı sağlam kazığa bağlamadan Allah'a emânet edemeyeceğimizi de... Buradan hareketle; duadan çalışmaya, çalışmadan korumaya geçmeğe gayret edeceğim. "Tanrı Türk'ü korusun." Bir dua... Çok güzel ve doğru bir dua ama Türk, Türk'ü korumazsa; Tanrı'nın desteğini dileyerek Türk, Türk'ü korumaya başlamazsa Tanrı, Türk'ü nasıl koruyacak? Kime korutacak?
Daldan dala atlayıp, sözden söze uzanıp, gözden göze batmayı deneyeceğim bu gün! Becerebilirsem önce kendimi, sonra kendimden zannettiklerimi, sonra kendimden zannetiklerimi inciten kendiminkileri incitmeye niyetliyim!
Okyanus ötesinde, asla benim rızam olmadan benim adıma da "Dinler Arası Diyalog"u südürüp, Allah'ın kesin yasağına rağmen, onlarla birlik olup onlardan olmaktan çekinmeden, "Ilımlı İslâm" adında yeni bir din icâd etmekle görevli, din tâciri ve yandaşı gazetelerde; "Eski Ülkücü" kimliği ile AKP'nin kendini dokunulmaz etmek düşüncesiyle ve Okyanus ötesi tâlimatıyla gündeme sürdüğü "Anayasa değişikliği"ne destek verdiklerini açıklayan "12 Eylül Mağdurları"ndan ve "Eski" sıfatlı ülkücüler olduklarını söyleyenler çıkmış!
Elbette ülkücülük, kimsenin babasının malı değil! Bir insan, neyim diyorsa elbette odur! Hatta, taa 1959 yılında; "Bir toplumun bütün bireyleri ülkücü olmaz. Ülkücüler, yüreği daha fazla yanıp tutuşan, gördüklerinden gözleri daha fazla yaşaran insanlardır. Böylesi de az bulunur, ama bulunur. Bunlar, toplum arabasını götüren ön tekerler gibidir. Ön tekerler nereye giderse, arka tekerler de oraya gider. Hiçbir toplum ülkücülersiz olmaz, bunlarsız ilerleyemez." diyen Fakir Baykurt'ta ülkücülükten söz eder. Dikkat edilirse idealistin yerine ülkücü kelimesini kullanan, Fakir Baykurt, yıllardır ölmüş olmasına rağmen eskimedi, eskitilemedi!
Ama birileri, mahâretmiş gibi; "Eskiyim." diyorsa, hemen; "Eskiye rağbet olsa bit pazarına nûr yağardı!" deyiversem, kim ne diyebilir? Ömrüm, eskimeyen ve eskitmeyen Ülküdaşlarımı severek geçiyor. Bir daha selâm olsun asla eskimeyen ve eskitmeyen vefâlı Ülküdaşlarıma.
"Tenkîd Ederken Tahrîp Edenler" de demiştik! Tenkîd, faydalı ve olmazsa olmaz bir uyarıcıdır. En acı tenkîdi de, en fazla sevenler yaparlar! Dabakçı en kıymetli derisini taştan taşa çalar, it bokuyla terbiye eder!
Eğer birileri; zamânenin en mürâi, en renksiz, en Haçlı taraftarı, en "diyalogcu", en "Medeniyetler Arası ittifak"çı; Haçlı Seferi diye ilan ederek Irak'ı işgâl edip müslümanlara zulmeden, tasallût ve tecâvüz eden ABD askerlerine dua eden siyâsi "Ilımlı İslâm"cıları en fazla metheden bir "pravda"da; AKP'nin Anayasa Değişikliği'ne, "12 Eylül'le hesaplaşma" adına desteğe niyetlilerse, kendi bilecekleri iştir! Ve eğer onlarla dost iseler, kesinlikle onlardandırlar!
Bir insan müslümandır diye cehenneme gitmez diye bir kural mı var? Adam, eskiden bizle berâbermiş ama sonradan vaz geçmiş, bizden uzaklaşmış, meselâ Türköne'leşmişse veya Türköne'leşerek ikbâl kazanmayı kendine göre meşrû saymışsa da kendi bileceği iştir! Şahsen onları ne tenkîde, ne de onlara siteme tenezzül bile etmem!
Türk Milliyetçiliğinin , dolayısıyla Ülkücülüğün her şeye, bütün inciticiliklere rağmen tek adresi Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı'nın da; bu kendilerini eski diye sıfatlandırmaktan rahatsız olmayan kişileri kaale almasını da hiç anlayamam!
Başka işiniz mi yok Sayın Genel Başkan? Önümüze zorla getirilen "tozlu çuval"dan daha vurmadan çıkan tozların farkındalıkla elinize alacağınız bir yün çubuğu ile bu tozlu çuvalı çırpmak varken, size ne eskilerden-eskimişlerden Allah aşkına?...
Eskiyen eskisin! Elbette dünyanın her yerinde, her zaman paralı antikacılar olacaktır! Umarım bizdenken eskiyenlerin de birer paralı antikacı alıcıları çıksın!
Balgat ta dâhil, bulaşanlara bulaşırım ama eskimem, eskitmem vesselâm...
Tekrâren; selâm olsun eskimeyen ve asla eskitmeyenlere...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: