Cumartesi, Nisan 17, 2010

YUMRUK HAVAYA, MİLLET BURAYA...

Seferdeyim aklım kesti keseli... Yolun bitmeyeceğini bile bile, ulaşamasam da, Tûran yolunda ölmeye hevesle seferdeyim!
Akındayım aklım kesti keseli... Akıncı mıyım, Akıncı Beyi mi bilmem, önemli de değil!
"Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik/Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!" diye destanlar yazdırdım sayısızca! Ne akından vaz geçtim, ne akıncılıktan! Akıncıysam Beyim olurdu, Akıncı Beyi isem akıncılarım!
Ama bu gün yalnızım! Yumruğum havada, yumruğum hain suratlarda! Akındayım, yalnızım!
Yüreğine, bileğine, kalemine çok itimat ettiğim H. Nurcan Yazıcı Gönüldaşım; "Beni yalnız gördü ya, gelir bende kalır yalnızlık!" deyivermiş!
Bu kadar kalabalık bir kalabalığın içinde var mı yalnızlık? Sessizliğin gürültüsünden var mı bunalmak? Veya tarihin gözü önünde, böylesine zor bir günde, böylesine kıyasıya bir savaşta var mı yalnız bırakılmak?
Hâşâ! Kimseye sitemim yok! Yalnızlıktan korkum ve şikâyetimde! "Allah var, ne gam var?" inancımla, yalnız olmadığımı, istesem de yalnız kalamayacağımı bile bile şikâyetim yok yalnızlıktan ama ömrüm boyu yanlarında olduklarım nerdeler?
Arkadaşlarım, yoldaşlarım, gönüdaşlarım, ülküdaşlarım nerdeler?
Nerdesiniz milletimin ahfâdı? Nerdesiniz devletimin geleceği, umudu gençlik?
Sorulmuş bir soruyu bir de ben tekrarlayayım: "Yoksa öldünüz mü?"
Ya sesime ses verin, ses verin ki sizlere yeni destanlar yazayım seferimde verdiğim molalarımda; ya da sessizliğinizden öldüğünüze kanaat getirerek yasla çalayım kılıcımı, hem de intikam almak için!...
Çanakkale'de "Düvel-i Muaazama"yı sadece îmanlı göysünü siper ederek durduran ırkın ahfâdı; bombalara, mermilere, puşt molotoflara, piçlerin ellerine, sapanlarına yerleştirilen taşlara karşı sadece dişlerini sıkarak yumruk vuran gençlik; Allahını seversen sesime ses ver!
Sizi duyamazsam, sizi hissedemezsem yorulurum!
Sizi sağ yumruklarınız sıkılı ve havada göremezsem, durulurum!
Sizi ömrüm boyu hiç bakmadığım arkamda hissedemezsem; arkadan hançerlenirim, vurulurum!
Yalnızlığı, Kuva-y-ı Seyyâreliği kendim seçtim tamam! Milletim; senin için, senin devletleştirdiğin ve berâber kutsadığımız devletimin bekâsı için ölmeğe ama ölümü öldürerek ölmeğe niyetliyim tamam!
"Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin,
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten!" diye nara atalı, yüz yıl oldu tamam da...
Artık ya Akıncı beyimi, ya da beysem akıncılarımı görmek istiyorum!
Yeniden Tandoğan Meydanı'nda, yüz binlerin sıkılı sağ yumruğunun semâya sancaklaştığını görmek istiyorum!
O Türkçe duruşu, o milyonlarca Türkçe haykırışı, o manzarayı özlüyorum!
Akıncının kaderi, yalnızlıktır bilirim! Kuva-y-ı Seyyâreliğin, olmazsa olmazı yalnızlık! Ama kadirşinâs milletimizin de, bu yalnızların millet yalnız kalmasın diye seferde olduğunu bildiğini bilmek istiyorum!
Bir yumruğunun; on BOP Eş Başkanı'ndan, on Başbakan'dan, yüzlerce tanktan, on demokratik bombadan daha etkili olduğunu fark etmedin mi Milletim?
Türk Milleti hadi!
Asker kışlaya, imam camiye, bütün karanlık düşünceler yeniden tarihin karanlık dehlizlerine ve umutlu yarınlarımızın şafağını açmaya vesile olacak yumruklar havaya!
Yumruklar havaya, Türk Milleti buraya! Milleti temsîlen Türk Milliyetçileri ve onları temsîlen de Milliyetçi Hareket Partisi meydâna, Tandoğan'a...
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN. TÜRK TE TÜRK'Ü KORUSUN.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: