Pazartesi, Ağustos 22, 2011

30 AĞUSTOS RESEPSİYON İPTÂLİ!...

Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyül azîm! Ordu yas tutar veya orduya yas tutturulur mu?"Her kes sakız çiğner, Kürt kızı tadını çıkarır." derler ya aynen öyle!
30 Ağustos Resepsiyonları'nın iptâlini, iptâl ediliş sebebini hazmetmeğe, kendimi zorlayarak alışmaya çalışıyorum, beceremiyorum!
"Şehitler varken resepsiyonlar doğru değil"miş! Yapmayın Allah aşkına yaaa!
Tam; "Doğruyu mu yapıyorlar acaba?" diye vicdânen sorgulamaya başlamış ve nerdeyse bu düşüncemi dillendirecekken bu ne şimdi?
Ordunun görevi ölmek-öldürmek, hedefi zafer kazanmak değil midir? Zaferin bedeli can ve verilen canın kat kat fazlasını almak değil midir? Kimlerin desteklediği, kimlerin yönlendirdiği, kimlere taşeronluk yaptığı artık açıkça bilinen bölücü terör örgütünün yuvası, inleri cehenneme döndürülüyorken, siyasallaşmış "PeKeKe"lilerin küçük dilleri bilmem nerelerine kaçmışken, insansız araçların belirlemesi ile 13 PeKaKa'lı itlâf edilmişken, Ordu'ya yas mı tutturulur? Bu ne şimdi Allah aşkına?
Aslında tamamen tersi çok coşkulu bir Resmî Kabûl yapmak gerekmez miydi? Daha önce, şehit cenâzesinde duygularını kontrol edemeyerek ağlayan Genel Kurmay Başkanı'na itiraz etmiştik! Ederiz de! Ordu'nun görevi, Türk Anneleri ağlatan alçakların analarını ağlatmak değil midir?
Ordu'ya yas, Ordu'ya ağlamak ayıptır! Yasak olmalıdır!
Şehît var diye 30 Ağustos Zafer Bayramı Resepsiyonu'nun iptâlini Türk Milleti anlayabilir mi? Şehâdet, şehîdin cennet müjdesi değil midir? Şehîdine Ordu, yas mı tutarmış?
Analarımızı ağlatanların analarının ağlatılmasından rahatsızlık mı var yoksa? Kandil susmuşken, siyâsallaşmış bölücüler dillerini yurmuşken, Devlet'in Zirvesi'ndeki sükûneti, bütün Türk Milleti fırtına öncesi sessizlik diye yorumlayıp nefesini tutarak, sınır ötesi kara harekâtı beklenirken bu ne şimdi?
Bölücü şerefsizler, 40 kilo patlayıcıyla 13 mehmetçiğimizi şehit ediyorken Kandil'e yağdırılan tonlarca bomba ile 13 PeKaKa'lının itlâfını duyurarak milletin gazı mı alınmak isteniyor?
Sayın Gül! Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Kurucu Cumhurbaşkanı Atatürk'ün ve Ordu'nun Başkomutanı makamındasınız! Türk Ordusu'nun destan zaferinin yıldönümü Resmî Kabûlü'nü ertelemeyiniz! Sizin; "İyi şeyler olacak." vaadinizin gerçekleştirilmeğe başlandığı sayılan ve milletin Kandil'in cehenneme döndürülmesinin beklendiği bu özel günlerde Türk Ordusu'na yas tutturmayınız! Aksine bu Resmî Kabûlü abartabildiğiniz kadar coşkulayınız! Türk Milleti'nin otuz yıldır anaları ağlıyor! Otuz yıldır analarımızı ağlatanların, anaları ağlatılmaya başlanmışken bu coşkuyu ertelememelisiniz!
Yoksa; "Siz de mi şartların oluşmasını beklediniz dokuz yıl? Şartların oluştuğuna kani olarak PeKaKa'yı külliyen bitirmek için başlatılan harekâtı, durdurmanızı isteyen müttefik mi var yoksa?" soruları haklılık kazanır!
Kime ne bizim 30 Ağustos Zafer Resepsiyonumuzdan? Ordu'nun zafer yıldönümünü kutlamasından hangi kanı bozuk rahatsız olabilir? Mâdem şehitlere yas tutulması gerekiyor -ki öyle olmalı- neden yandaş televizyonlardaki sazlı-sözlü eğlence programlarına müdahele edilmez? Hadi resmî yas ilan edilmez de 13 Şehidimizin duyurulduğu gün iptâl edilmeyen eğlence programlarına RTÜK neden müdahele etmez?
Savaşta son saldırı öncesi, Mehterân "Hücûm Marşı" çalmaz mı? Anadolu'nun her köşesinde "Hücûm Marşı" gibi algılanacak olan 30 Ağustos Resepsiyonu'nun, şehitlere yas sebebi ile iptâlinin, askeri akılla bir alâkası olabilir mi?
Alah aşkına dönün bu yanlıştan! Aksine daha coşkulu bir resepsiyon yapın-yaptırın ki biz, artık dirilmemecesine PeKaKa'nın itlâf edileceğine inançla ve sabırla harekâtın sonucunu bekleyelim ve canları yanan otuz binden fazla Kürt kardeşimizi, yaslı ama coşkulu yüreklerimizle teselliye başlayalım!...
Millet olarak eğlence programlarını, TRT 6'daki Kürtçe oturak alemlerini biz tel'în edelim, şehitlerimize yas tutalım ama "Bıçak kemiğe dayandı! Kanları yerde kalmayacak!" sözlerinin uygulamasını görerek, şühedâmızın intikamının alındığını hissederek coşalım!
Millete bu coşkuyu sağlayamazsanız bilesiniz ki teknolojik sür'atle; "Yalancının mumu yatsıya kadar" dayanmıyor vesselâm...
CAN VERMEDEN ŞÂN ALINMAZ!

Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: