Salı, Ağustos 16, 2011

SORULASI SORULAR!

Tarih, böyle yaşandı, böyle yazıldı!
Canımızı acıtan olayları bizzat yaşadığımız için zaman geçmez gibi görünüyor ama zaman -hem de çok sür'atle- geçiyor, ömürler bitiyor, olanlar oluyor, tarih te kaydediyor!
Yetmiş yıllık insan ömrünün; anlayarak, anlaşılarak yaşanan elli yılı, sona yaklaşıldıkça kısalığının fark edildiği bitmez zannedilen bir zaman! Oysa tarihe göre yetmiş yıllar, yüz yıllar saniye mesâbesinde bile değil!
Yaşayan kuşak; sorgulayan, araştıran, sebep-sonuç ilişkisini sağlam kuran bir kuşaksa o zaman diliminde üretim vardır, üretimi paylaşım vardır, huzûr vardır, âsâyiş vardır. Yoksa yaşadığımız zaman diliminde olduğu gibi; üretmeden, üretip satmadan, paradan para kazanmak gibi aslâ âdil olmayan, paylaşımın esâmisi okunmayan, sosyal sınıflar arasındaki korkunç açılım ve sosyal patlama noktasına gelen gerginlikler olur!
Reçete aslında bir tek sorunun cevabında saklı! Tabi önce o tek soruyu soran, sorgulayanların olması lâzım ve "Neden?" sorusunun, kulakları patlatacak tonlamayla sorulması lazım!
Aklıma takılan "Neden?" leri sormayla bu doğru işi başlatmak istiyorum:
Neden; adâlet mülkün (devletin) temeli değil?
Neden; milletle sistem, bir türlü barıştırılamadı?
Neden; -Devleti temsîlen- sistem, milletle devlet arasına bir asma köprü olsun kurmadı?
Neden; Devletin madalyalı elemanlarıyla, milletin kahramanları hep karşı karşıya gösterildi?
Neden; sistemin emirle çalışanları, milletin meşrû-gayrı meşrû temsilcilerini ezerek devleti zalimleştirdi?
Neden; adâlet dağıtan "Köroğlu" namlı eşkiyâlar hep oldu?
Neden; "Bilenle bilmeyen bir olur mu?" gerçeği dînen, vicdânen, ahlâken bilinmesine rağmen bilmeyenler, bilenlere hükmetti?
Neden; sermâyedârların; "En çok bilenleri, en çok maaşla işe alır, en iyiyi yaptırırız!" mantığıyla maddiyâtın liyâkata hükmetmesinden devlet rahatsız olmadı?
Neden; 'Demokratik Sultanlar'ın sermâyedâr müşâvirlerinden vergi rekortmenleri çıkmadı, çıkmıyor?
Neden; bir bekçi düdüğü ile sağlanan asâyiş, uçaklar, helikopterler, tanklar, toplar, panzerler, biber gazları, gözyaşartıcı bombalar, coplara rağmen sağlanamıyor?
Neden; güçe güçlüye teslim olması doğal olan ahâli, bir başka güçlünün alt ettiği eski güçlüye karşı, eski arena seyircileri gibi bu kadar acımasız?
Neden; mazlûmlar, zâlim konumuna geçti?
Neden; "Atla katır tepişir, arada eşeğin canı çıkar!" feodal-ortaçağ uygulaması, her yere hakim?
Neden; topluma, halka, millete hükmeden korku erki, dağlardan kentlere indi?
Neden; Devletin en son teknolojik silahları, çocukların taşları, sapanları karşısında acze düştü?
Neden; eşkiya dünyaya hükümrân oldu?
Neden; hukuka, hukukçuya, hakime, savcıya güven kalmadı?
Neden; cezaevleri can güvenliği bakımından dışardan daha emîn?
Neden; milyonlarca hiç bir şey bilmeyen üniversite diplomalı var?
Neden; "Altın bilezik" tanımlı meslekler yok artık ve kimse kendine yetemiyor?
Neden; veteriner, çoban kadar hayvan tanımaz?
Neden; şair, edip, ressam, bestekâr, sanatkâr, zenaatkâr, en önemlisi münevver yok?
Neden; "Sormaz ki bilsin, bilmez ki sorsun!" gerçeğimiz, yüzlerce yıldır değişmedi?
Bu cevapsız "Neden?"leri herkes kendi zaviyesinden istediği kadar artırabilir!
Özetlersek; "Neden; Devletli'liğimizi hissedemiyor, hissettiremiyoruz?" sorusunun cevabında saklı herşey ve bence herkes te bu soruyu, söyleniyor!
Herkes, bu sorunun cevabını da söyleniyor ama söylentileri/rivâyetleri söyleyenler yok! Ya da söyletileri/rivâyetleri söyleyenleri duyan-dinleyen-anlayan veya kaale alan yok!
Şahsen bu gidişâtın sonundan endîşeliyim!
Sorusu olan muhatabına sormalı, muhatabı da mutlaka soruyu cevaplamalı yoksa yüksekten düşenlerin canları çok daha fazla yanar vesselâm...
MAZLÛMUN ÂHI, İNDİRİR ŞÂHI...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: