Salı, Ağustos 02, 2011

ERDOĞAN'I NEDEN SEVMİYORUM?

Eskiler; "Dilin kemiği yok." derlerdi. Boşboğazların düşünmeden sarf ettikleri sözler karşısında, sözle savunmanın en kolay yolu, bu olduğu için galiba!
Çıldır/t/an teknoloji ve teknolojik üretim "sanalağ" sayesinde artık elin de kemiği yok! Eskileri rahatsız eden boşboğazlar, ulu orta sarf ettikleri sözlerle gönülleri incitirlerken şimdi sanalağ sayesinde, "kemiksiz el" sahibi boş adamlar, klavyeleriyle gönülleri târ u mâr ediyorlar!
Yine eskiler; "Gırtlak kırk boğumdur." derlerdi, kırk düşünüp bir söyleme gereğini vurgulamak için! Çok gariptir, klavyede de noktalama işâretleri hariç, rakamlarla birlikte kırk tuş var! Demek ki klavyede de kırk arayıp bir tıklamak, işin doğrusu! Ama nerde?!..
Boşboğazlık, ukalâlık ve terbiyesizlik, aynen gerçek hayatta olduğu gibi sanalağ vasıtasıyla oluşturulan sanal dünyada da var! Bir farkla ki gerçek hayatta; yaşa hürmet, makama-mevkiye, belki fizîki görünüme hürmet sağlamak kolay ama sanalağda mümkün değil! Sanal dünyada, sanal saldırgan karşısında yapılabilecek tek şey; rahatsız eden "kemiksiz el"i, silmek ve yasaklamak ama o kadar fazlalar ki sildikçe, yasakladıkça çoğalıyorlar!
Birileri; kendilerini, iki kişiden birinin oyuyla "güç yetmez güç" ettiklerini zannettikleri, dokunmanın ibâdetten sayıldığı, "Recep Tayyip Erdoğan'ı sevenler"den diye tarif ederek, sevmeyenlere hakâret etme yetkisi edinmişler, sanal dünyada!
Olabilir! Sevebilirler! Sevsinler hem de istemedikleri kadar sevsinler! Bilinir ki sinekler iki şeyi çok sever ve üşüşürler! Kovdukça inatlaşır, ilaçlayıp öldürdükçe çoğalarak yeniden gelirler! Bu iki şey; tatlı ve necâsettir! Necâsete toplanan sinekleri -ancak- necâset yiyen itler ve tavuklar ürkütür ama tatlıyı sineklerden korumak, insanoğlunun işidir!
Ne insanları sineğe, ne de Recep Tayyip Erdoğan'ı tatlıdan başka bir şeye benzetmeğe ne ahlâkımız, ne dînimiz, ne de edebimiz izin vermez! Elbette tatlıdır Recep Tayyip Erdoğan! Ve elbette tatlı seven insanlardan rağbet ve itibar görecektir ve görüyor!
Ben de tatlıyı çok sevenlerdenim! Ama tatlı olmasına rağmen öksürük şurubunu sevmem! Hapları, zehrini kapatmak için kaplayan tatlı ve renkli dış cephesine rağmen sevmem! Gırtlak yakan sert içkileri yumuşatmak, tatlandırmak için kullanılan tatlandırıcı tatlı içecekleri de hiç sevmemiştim, sevmem!
Şimdi; "Tatla, tatlıyla, şurupla, ilaçla Erdoğan arasında ne alâka var?" diye itirazları duyar gibiyim! Arz edeyim: İlk olarak; Allah'la, İslâm'la, Kur'an'la, hümanizmle, diyalogla, ittifakla tatlandırılan Haçlı Ortaklığı'nı, asla sevmem, se-ve-mem!...
R. T. Erdoğan'ı; alemlerin en tatlı sözü "Besmele" ile tatlandırarak kilise açtığı için sevmiyorum!
R. T. Erdoğan'ı; yine âlemin en tatlı kelimeleri; "Ya Allah! Bismillah!" diyerek NATO gemileriyle bizim donanmamızı, müslüman Libyalıların üzerine saldığı için sevmiyorum!
R. T. Erdoğan'ı; Libya'daki Haçlı ve "Haçlı Müslümanlar"ın katliamından, canlarını kurtarmak için doluştukları bir gemiyle kaçarken batan ve yardım isteyen yüzlerce müslümanı, NATO izin vermediği için ölüme terk ettiği için sevmiyorum!
R. T. Erdoğan'ı; yıllarca millete, milletin sevdiklerine, evlâtlarına zûlmeden, vesâyetçi, NATO Generalleri'nden; aldığı oylarla elde ettiği güçle hesap soruyormuş gibi görünmesine belki inanabilirim ama "Mesâneden Çürük" raporuyla oğlunu askerden kaçırıp üçer-beşer, onar-onar, yirmişer-yirmişer Şehît olan ana-baba kuzularına; "Askerlik, yan gelip yatma yeri değildir." diye bühtân ettiği için sevmiyorum!
R. T. Erdoğan'ı; "İspatlamayan şerefsizdir!" diye reddettiği, bebek katili caniyle görüşüldüğünü sonra kendisi söylediği için, bebek katili caninin şehit ettiği Mehmetçiğe "kelle", o caniye ise "sayın" dediği için sevmiyorum!
Ve neresinden, hangi yönden bakarsam bakayım karşıma, "BOP Eş Başkanı" zehrini; Allah'la, islamla, türbanla, tesettürle, cemaatle, "Onlarla dost olan, onlardandır." Allah tarifine rağmen "diyalogcu"larla tatlandıran bir Haçlı Dostu çıkıyor ve sevmiyorum!
"Eşhedü en lailahe illallah ve eşhedü enne Muhammed'en Resûlullah" diyen biri olarak; "Tevhit te birliğimiz var. Lailahe illallah demek yeter." diye Hristiyan ve Yahudilere hoş görünmek adına Kelime-i Şehâdetimizle oynamaya cür'et eden birine gösterdiği ihtirâm bile tek başına Recep Tayyip Erdoğan'ı sevmememe yetecek sebeptir. Daha neler var neler, sevmemem için!
Müslüman Türk Milleti'nin Ramazan'ı mübârek olsun...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: