Cuma, Ağustos 26, 2011

CAMİDE ANAYASA ANLATILIR MI?...

Bir yandaş yazar ve televizyon programcısının, Kayseri'de bir camide yaptığı "Anayasa Değişikliği" propogandasına itiraz edenlere ettiği hakaret, Gazetemizde haber edildi! Haberdi ve yapılması gerekirdi!
Ben, konuya farklı bir yerden bakmak ve doğru yerde, doğru taktikle, yanlışların savunulmasına ve itirâz şeklinin yanlışlıklarına itirâz edeceğim! Camilerde partizanlık yapılmaz, doğrudur! Maaşını Devletten alan imam-hatiplerin, partizanlıklarına itiraz edelim tamam da millî mes'eleler camilerde konuşulmazsa nerede konuşulur? Kahvehanelerde tartışılmazsa nerede tartışılır? Kışla ve Karargâhta siyâseti, Atatürk'ün haklı olarak yasakladığını da biliyoruz! Öyle ise?...
Atatürk'ün unutturulan Balıkesir Cuma Hutbesi'ni hatırlatıp alıntılarla başlamak istiyorum:
"Ey millet! Allah birdir. Şânı büyüktür Allah'ın selâmeti, âtifeti ve hayrı üzerimize olsun. Peygamberimiz Efendimiz(s.a.v.), Cenâb-ı Hak tarafından insanlara hakâyık-ı dîniyyeyi (dînî gerçekleri) teblihe (bildirmeye) memur ve resûl olmuştur. Kanûn-u esâsisi (anayasası), cümlemizce ma'lûmdur ki, Kur’an-ı Azimüşşandaki nusûstur (naslar -kesin olanlar-dır). ... Arkadaşlar; Cenâb-ı Peygamber mesâisinde iki dâra (yere), iki hâneye malik (sahip) bulunuyordu. Biri kendi hânesi, diğeri Allah'ın evi idi. Millet işlerini, Allah’ın evinde yapardı. Hazreti Peygamberin isr-i mübarekelerine (mübarek izlerine) iktifaen (örnek alarak) bu dakikada milletimize; milletimizin hal ve istikbaline ait husûsatı (konuları) görüşmek maksadıyle bu dar-ı kutside (kutsal yerde) Allah'ın huzûrunda bulunuyoruz. ... Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler itaat ve ibadet ile beraber din ve dünya için neler yapılmak lazım geldiğini düşünmek, yani meşveret için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin zihni, başlı başına faaliyette bulunmak elzemdir. İşte biz burada din ve dünya için, istikbal ve istiklâlimiz için, bilhassa hâkimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşündüklerini anlamak istiyorum. ... Binaenaleyh (bundan dolayı) benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim." (7 Şubat 1923- Paşa camii-Balıkesir)
Atatürk'ün Cuma hutbesi veren ilk ve tek Cumhurbaşkanımız olduğunu da altını çizerek vurguladıktan; Mehmet Âkif'in, Galip Hoca'nın ve diğer millî hâtip ve zatların Millî Mücâdele meş'âlesini camilerde yaktıklarını hatırlattıktan sonra asıl konumuza gelelim.
Devâsa iç ve dış mes'eleler malûm! İçerde âsâyiş , dışarda millî itibârımız ve politikamız yok! Müstemleke valiliği yapıyoruz! Yüzlerce yıl vatandaş ve sınırlarımız olan komşu ve akrabalarımızla aramıza telâfisi zor düşmanlıklar koyuluyor! Sayısız Haçlı Seferi'ne İslâm adına, tek başına göğüsleyen Türk Milleti ve Devleti, Haçlı ile birlikte din kardeşlerinin başına "demokrasi bombaları" yağdırıyor!
İçerde de üçüncü kere seçim kazanmanın rahatlığıyla bütün devlet kurumlarını, tek tek istediği şekle sokuyor! Her türlü milliyetçiliğe karşılığını açıklayan Başbakan'ın, Türk Milliyetçiliği'ni ve Anayasa'dan Türk Kimliğini kaldırabilmek için millî kurumları değiştirmesi şarttı! Başında "millî" sıfatı bulunan; Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nı millîlikten nasıl uzaklaştırdığını zannederim söylemeğe gerek yok!
Camilerin yıllarca nasıl siyasî kamplar olarak kullanıldığını da hepimiz bilir ve söyleriz! Mütedeyyin Müslüman insanlarımızla buluşma adresi camilere, hâlâ uzak durmayı mahâret sayan diğer gayr-ı milli düşünceli Laik maskeli taklitçi entel yobazlar yüzünden, millî mes'elelerimizi milletimize, doğru adreslerde anlatan yok!
AKP Anayasa'yı değiştirecek! Meclisteki muhalefetin gücü engellemeğe yetmez! Anayasa Mahkemesi'de artık AKP'nin yaptığına hayır demez! O zaman? AKP'yi milletten başka şikâyet edebileceğimiz bir yer var mı? Muhâlefetin millete gitme heveslerini de gününden önce, camilerde -anayasalarını hiç anlatmadan- karşı çıkacakları peşinen millete şikâyetle bitirmeğe başlamışlar!
Gerçek işlevlerinden çıkarılmış, hoparlör ve baz istasyonları yerleştirmek için kullanılan minârelerden ve tek merkezden yayınlanan ezâna itirazla başlamışlar ki söyledikleri doğru! Kilise çanından rahatsız olmayan en-tellek-tüellerin yüksek sesli ezandan şikâyetlerini de koz edinerek adamlar işlerini -Allah var- güzel yapıyorlar!
Genel Merkezlerinden çıkmadan, cami cemaati ve kahvehane sakinleriyle sıcak temas sağlamadan muhalefet partilerinin bu Anayasa değişikliğine engel olmalarını beklersek daha çoook bekleriz! Şimdiden Türkiyeli AKP'nin "2. Cumhuriyet Anayasası" hayırlı olsun vesselâm!...
"ERKEN ÇIKAN YOL ALIR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

1 yorum:

mahmutemin dedi ki...

“Ah üstad ah… Cami de ‘hoparlörlük’ görevi yapan kişi ile ilgili olarak vaktiyle, ‘en büyük düşmanın o ve onlar olduğunu’ söylediğimde, ‘Yok ya..Hiç olmazsa adamlar Müslüman’ diyordu bazıları!(anladınız bu bazılarını).Oysa,dini,İslâmi,Kur’an’î,İlâhî kelime ve kavramları kullanarak Milletimizi öyle bir avladılar ki..her şey gözümün önünde vücuda geldi. Şimdi 12 Eylül referandumundan bahse bile lüzum yok, hatırlayınız –evet-ci cepheye biat eden –bizimkiler,komünistler,liberaller,İslâm’cılar…-hasılı adamlar(adam demeye dilim varmıyor) hangi ‘av’ı, hangi silahla vuracaklarını iyi talim etmişler.Şimdi ben demez miyim (yetmez ama evet)ci cepheye iltihak eden zavallılara, alın size kına –nerenize isterseniz sürebilirsiniz- diye. Buna Hakkımız yok mu yani?
Hasılı,gerici,yobaz,aydınlığa düşman cephedekilere ne yapılması lazımsa sizinleyim.
Güzeller yardımcımız olsun.
Saygılarımla-Mahmut EMİN