Cuma, Ağustos 12, 2011

ZAMANSIZ VE GEREKSİZ MÜNAKAŞALAR...

Ey vaaaah ki ey vaaah!
Adamlar; bütün gayr-ı milliliklerine rağmen, bütün mürâiliklerine rağmen, bütün "Haçlı Müslüman"lıklarına rağmen itibarlarını artırarak piyasadalar! Bütün işbirlikçiliklerine, BOP Eş Başkanlığı'na rağmen iki kişiden birinin oyunu alıyorlar, yarın seçim olsa daha fazlasını alacak gibi görünüyorlar!
Vatan fiilen bölünmüş, ordu nerdeyse lağvedilmiş, polisten yeni silahlı kuvvet icat edilmek üzere! Sanki ikiyüz sene sonra yeniden "Nizam-ı Cedîd" yaşıyoruz! Tersane yok, fabrika yok, olan KİT'ler babalar gibi satılmış; bütçemiz dolarla ifâde ediliyor, camilerde papazlara ayin yaptırılıyor; Ermeniyim, Rumum, bilmem neyim demek serbest, Türk'üm demek ırkçılık ve tahrîk nedeni! On kişiden az olunca şehit dikkat çekmiyor! Her gün sokakta asker-polis katlediliyor! Güvenlik Güçleri'nin can güvenliği kalmamış! Memlekette PKK sıkıyönetimi var! Sıcak ilişkimiz olan tek komşu ülke kalmadı, artık resmen ABD'nin postabaşıcılığını yapıyoruz ve ma'lesef biz millet olarak kimin kime ne dediğini bile anlamayı denemeden körün fili tarifi gibi bir kavramlar karmaşasına düşmüşüz!
Devam edin! Öfkeyle sizden de ancak bu beklenir demekten başka çarem yok!
Bir memleketin; devletperverleri, milletperverleri, vatanperverleri, aydınları, münevverleri bu gördüklerim ise artık düşmana ne gerek var ki?
Recep Tayyip Erdoğan'a dokunmak ibâdet ve aleyhinde bir şey söylemek akıllıca değil çünkü hemen derdest edilirsiniz! PKK'lılara birşey demek akıllıca değil çünkü "ileri demokrasi"ye zarar verdiğiniz için cezalandırılır, zarar görürsünüz! Herkes takmış bir "fikir maskesi"ni; nasılsa hem dînen hem de fikren birbirimizin kardeşiyiz avuntusu ve Habil-Kabil'ce kardeşlikle vuralım o zaman birbirimize!
Ey vaaaah ki ey vaaaah!
Benim bildiğim Türk Milliyetçisi; önce kendini, sonra ailesini, sonra komşularını, sonra derneğini, sonra teşkilatını, sonra da partisini sahiplenerek yanlış yapmaz, yanlış yaptırmaz! Yapmamalı, yaptırmamalı! Ahmete kızıp mehmete gitmekle; ahmete kızıp mehmete vurmakla, karanlıkta kaybedip ışıkta aramakla, babasından korkup dilsiz çocuğu çimdiklemekle mücâdele de olmaz, mücâdele adamlığı da! Bu tavrın adı, en basit ve kibar şekliyle kalleşliktir!
Yapmayın Allah aşkına! Biz ne zaman partiler üstü bir duruş sergileyerek Türk'üm diyen, Türk Milliyetçisiyim diyen, vatanın-milletin bölünmezliğine inanan, Atatürk ve Türkeş'e sâdık millî düşünceli insanların, millî çâreler üretmesiyle, fikir kabızlığından kurtulacağız?
Mevcut Genel Başkanlara muhalefet, dışardan yapılabilir mi? Yapılsa etkisi ne olur? Lütfen kaybı olan, yitiğini kaybettiği yerde arasın! Eğer fikir dünyamızda bu seviyesiz ve tek kelimeyle mide bulandırıcı münakaşa zannedilen nifaklarla oyalanacaksak amaçtan sapılmıştır ve şahsen ilgi alanımdan çıkar!
Beceren bütün hür akıllı arkadaşlardan ricam; özellikle Devlet Bahçeli ve MHP üstüne münakaşa açanları bir kere uyarın, uymazlarsa içimizden tecrit edin, dışlayın! Her gün büyüyen ciddi ve millî mes'eleler karşısında birliğimizi koruyamazsak yarın, hiç bir şeyimizi koruyamayız! Yaşımın gereği öğüt ve rica hakkımı kullanıyorum! Duyup duymamakta, uyup uymamakta elbette herkes serbest!...
Zaten son zamanların çok popüler bir davranışıyla ve sanalağın özelliğinden istifade ederek, adlarını açıklamaktan korkan cesûr savaşçılar, ya sanalağdan ya da adreslere yazılan özel iletilerden açık adres ve kimlikli kişileri gûya tehdît ederken tahrîk ediyorlar! Tahrîk ettikleri açık kimlikli kişilerin cevâbi sözlerini de kopyalayarak ilgili yere götürüp muhbirlik, çaşıtlık, casusluk, Türkçesi kahpelik ediyorlar!
Bu tuzağa, bu oyuna düşenlere, düşeceklere de ma'lesef artık sözüm kalmadı! Bütün samîmilerin Türk yüreklerinden Türk'çe öperek; TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ inancımı tekrarla;
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

1 yorum:

mahmutemin dedi ki...

İkiye bölünmüş yazınız, şöylece yorum yapmak niyetindeyim,B.;
1.Bölüm: Suriye ziyaretinde Davutoğlu’nun verdiği mesajı hatırlayalım; “, “Önce güvenlik sonra reform derseniz, o gün hiç gelmez Sayın Başkan”. Bu cümle AKP’nin güvenlik, PKK ve sair güçlere yaklaşımını açık ediyor. Her zaman olduğu gibi Türk yine mazlumdur.
2.Bölüm: Hayatımın bütün evresinde ‘muhalif’ kalarak bir şeyler üretmeye çalışmış biri olarak,(Arkadaşlarım muhalif M.derlerdi) Özellikle sanalağda karşılaştığım ukalalıklar, edepsizler, haddini bilmezlikler, (daha doğrusu bilgisizlikler), iman yoksunlukları… Hakikaten ürkütücü ve ızdırap vericidir. Bir çaresi olmalıdır? Bir çözümü olmalıdır? Fakir bulamıyor. Bulsa da ehemmiyeti yoktur. Öyle sanırım ki, susturmak en iyisidir. Fakat kim, nasıl yapacak? Bilmiyorum. Özellikle Genel Başkan İsmi verilerek açılan sayfada ne acaiplikler, ne hakaretler yapılmaktadır. Bunların önüne geçilmelidir. Hadleri bildirilmelidir. Kaldı ki, muhalif tarafta olduğumu da bildirmiştim.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Emeğiniz yağlı olsun.
Saygılarımla
Mahmut EMİN