Pazartesi, Ağustos 01, 2011

MİLLET MUHTIRASI...

Türk'üm, elhamdülillâh. "Göklerin ve yerin yaratılmasıyla dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun ayetlerindendir." (Rûm-22) âyetinde; ayrı dilden, ayrı renkten yaratıldığıma işâret ediliyor. Türk yaratılışıma ve aklımın îmanıyla İslâm'la şereflendirilmeme sonsuz kere şükr'ediyorum.
"Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır."(Enâm-159) uyarısına rağmen; tarîkat, cemaat, dinci ticâri şirketler eliyle müslümanlar arasına tefrîka sokanlara direnmeğe çalışıyoruz, tahammülümüzün gücü kadar!
"Biz bu şekilde her kentte/her medeniyette kodamanları, o kent ve medeniyetin suçluları yaptık ki, orada oyunlar tezgâhlayıp tuzaklar kursunlar. Aslında onlar öz benliklerinden başkasına oyun oynamıyorlar ama farkında değiller."(Enâm-123) ikazına rağmen yıllarca mazlûm rolüne yatıp gücü ele aldıktan sonra zalimleşenlerin, sonlarını görmek için sabırla bekliyoruz.
"Küfr'ün karşısında susmak dilsiz şeytanlıktır." Peygamber(s.a.v.) buyruğuna uyarak haksızlığa karşı gücüm kadar direndik, direniyoruz, direneceğiz.
Onlarca yıl, camileri, cemaatleri, tekke ve dergâhları karargâh edinip fısıltıyla ağlaşarak; "alıştıra, hazmettire" üçüncü kere ve oylarını artırarak iktidar oldular! Ben oy vermedim ama nasılsa yine de kazandılar! Tebrîkler!...
Her seferinde -ve bilerek- millî vicdanda kabûl görmemiş "ithâl dikte yasalar"ı ihlâl ederek partilerini kapattırdılar! "Kemalizm" denen ve Atatürk'le hiç uyuşmayan, uyduruk batılı tavırlarla milletten uzaklaşan üst rütbeli Generallere muhtıralar verdirdiler ve "Asker vesâyeti"nden şikâyetle oylarını artırdılar, artırdılar!
Çok söyledik, az işitildi! Şanlı Ordumuzu'un komuta kademesine, defalarca seslenerek; "Size ne siyâsetten? Siz sınırları ve düşmanlara karşı Devleti koruyun! Allah korusun ölürseniz şehîdimiz, kalırsanız gâzilerimiz olun! Siyâseti, doğruyu buluncaya kadar -deneme/yanılma yoluyla- bize bırakın!" diye feryât ettik! Duymaya tenezzül buyurmadılar! Şeref madalyalı Kahraman Millet Evlâtları, gözleri önünde derdest edilirken seyrettiler! "Sıranız gelecek, geliyor!" diye çırpındık, kendilerine güç yetmez zannedip görmediler! Sonunda yenildiler, baş eğdiler, emeklilik istediler! Şimdi destek bekliyorlar! Çoook beklerler!
Sonuna kadar güvenmek istediğimiz Türk Adâleti'nin, Kahraman Millet Evlâtlarını akladığında; Türk Milleti'nin Ordusu'na, kahramanına, evlâdına nasıl sahip çıktığını, bütün dünya görecek!
Milletin, şımaranlara mutlaka haddini bildireceğini biliyorduk ama şu an ki hesaplaşmanın millîliğini, millet adına olduğunu, kim söyleyebilir? Başbakanları, bakanları, Ülkücü-Devrimci Trük Gençliğini kafalarına göre asanları savunan, elbette çok zor çıkar, hatta çıkmaz ama üç-beş NATO Generaline kızıp Şerefli Türk Ordusu'na toz da kondurtmaz bu millet! Binlerce yıllık teamülleri olan Türk Devleti'nin de böyle basit hesaplaşmalara ve şahsî intikamlara izin vereceğine, asla ihtimâl vermeyiz!
Türk Milleti olarak; BOP Eş Başkanlığıyla övünen, "Her türlü Milliyetçiliğe karşıyım!" demesine rağmen, yıllarca tescilli bölücü Kürtçülere danışan, akıl alan Başbakan'ın; neden hiç Türk Milliyetçisi birinden akıl almadığını merak ediyoruz!
Ülkücüler olarak hiç "Sistem-i Ebed Müddet" demedik! Sistem diye dayatılan, kendi dünyalarını, statükoculuk diye savunanlara da bedel ödeyerek hep karşı çıktık! Hiç Atatürkçülükten geçinmedik ama Atatürk'ün emânetlerine ihânet te etmedik! Türk Milliyetçileri olarak milletle devlet arasında, camiyle devlet arasında, sessiz sedasız köprülük ettik! Takvânın tanığının olmayacağını bildiğimizden ibâdetimizi, siyasî malzeme etmedik, ettirmedik!
Sonuçta statüko, dincilere yenildi! Dayatmacı-merhâmetsiz sistem, bir başka dayatmacı-zâlim zihniyetçe çökertildi! Cunta statükosu öldü, yaşasın dinci statüko!...
Artık "millî vesâyet" zamanı! Devleti yönet diye partilere iş veren söz sahibinin, "Millet Muhtırası"nın zamanı! Artık, doğru yapmaya mecbûrsunuz! Teröristi bitirmeli, Kandil'i cehennem etmelisiniz! Devlet'e baş kaldıranlara sür'atle baş eğdirmelisiniz! Her kuruma, her kese nasıl gücünüz yetiyorsa bölücülere-teröristlere, şahsınızda Devlet'e; "has...tir!" çekenlere de güç yetirmek zorundasınız! Yoksa Türk Milleti'nin, sandıkta nasıl kıyâmet olduğunu, hatırlayın! Türkiye'nin sadece siz ve size muhalefeti beceremeyenlerden oluşmadığını, bir gün mutlaka göreceksiniz! Her gün, ha bire şehît veriyoruz, farkındasınız değil mi? "Harâm Aylar"da kan döküyor dinsizler!
Biz bekliyoruz! Siz de, sizden korkanlar da, size baş eğenler de bekleyin, beklesinler vesselâm!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: