Çarşamba, Ağustos 10, 2011

EŞEK, MODULLAMADAN GİTMEZ!...

Müşavir ve müşaverenin ne olduğunu veya yol arkadaşının veya kader paylaşımının, ülkü paylaşımının yani ülküdaşlığın ne olduğunu veya "Her şey Allah rızâsı için" inancı gereğinin nasıl ortaya koyulduğunu çok güzel anlattığı için bir kıssayı, bir daha paylaşmak istiyoruz.

Kıssamızda; Osmanlı'nın neden başarılı olduğu, sonra neden başarısız olduğu, sonra Osmanlı'nın çöküş nedenleri ve sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin destansı kuruluşunun, Türk milletinin mucizevî dirilişinin; cebren ve hîle ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersânelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş; bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahîm olmak üzere memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyânet içinde olmasına rağmen, hatta bu iktidâr sahipleri şahsî menfaatlerini müstevlîlerin siyâsi emelleriyle tevhît ediyor olmalarına rağmen; millet, fakr ü zarûret içinde harap ve bîtap düşmüş olmasına rağmen "Yedi Düvel" adlı Haçlı'ya karşı kazanılan zaferin hikâye ve şifresi saklıdır.

Tarih; ibret almak, yanlışı görmek, doğruya sahiplenmek ve tekrar tökezlememek için tedbîr alarak yarına hazırlanmak içindir. Tarih yazılır. Tarihe kaynaklık eden olaylar, kıssalaştırılarak tarihin yazılmasına destek olsun diye kuşaktan kuşağa anlatılarak taşınır. Dününü, atasını bilen, kendini tanıyan bir milletin millî karakterine uygun tedbîrler alması, teamülleşmiş davranışlar sergilemesi kolay olur dedikten sonra kıssamız:

Yavuz Sultan Selim, tahta çıkar. Yapacağı işlerin başında, kadrosunu kurmak vardır. Fısıltı ile ilk divanda sadrazam atayacağını duyurur. Saraydaki bütün paşaların, sadrazamlık hayalleri de başlar!

Paşaların tamamına yakını Enderûn'lu yani tahsîllidir. Sadece Pîri Mehmet Gâzi; cepheden cepheye, savaştan savaşa atılarak "Gâzi" ünvanını kazanmış alaylıdır.

Divan günü, bütün paşalar, saatlerce önceden koşarak Padişah'a yakın yerlerde otururlar. Pîri Mehmet Gâzi, divan'a bir kaç dakika kala gelir, her yer kapılmış olduğu için kapıya yakın boş bir iskemle bularak oturur.

Sultan gelir. Selâm-sabah, hoş-beşten sonra divanı açar. "Bre Paşalar! Bir karara vardım, ne dersiniz?" diye kararını açıklar ve sormaya başlar. "Falan Paşa, filan paşa ne dersin?" sorusuna, her sırası gelen; "Muvâfıktır Hünkârım! Çok muvâfıktır Hünkârım! Siz ne diyorsanız doğrudur Sultanım! Siz yeryüzünde Allah'ın sâyesisiniz, yanlış yapmazsınız hâşâ Hünkârım!" gibi ve Padişah'ın gözüne girmek amaçlı cevaplar verirler. Oysa açıklanan karar, devletin tamamen aleyhinedir! Sıra Pîri Mehmet Paşa'ya gelir.

- Bre Pîri Paşa, sen ne dersin?

- Külliyen yanlıştır Hünkârım! Cevâbıyla korkunç bir sessizlik başlar!

Yavuz'un gazabı, celâli, hiddeti efsâneleşmiştir! Enderunlu bütün paşalar, bir rakiplerinin eksildiğini düşünerek içten içe sevinmektedir! Yavuz, kükrer:

- Bre Pîri! Bilmez misin biz kelle alırız? Bizden korkmaz mısın?

Koca Gâzi, edeple diklenir. Yeni bir cephede, yeni bir savaştaymış gibi, haksızlığa karşı "Her şey Allah rızâsı için" düstûruyla celâllenir ve saygılı ama aynı mert tonlamayla:

- Hâşâ Hünkârım! Yüreğimizi Allah korkusu öylesine kaplamıştır ki başka bir korkuya asla yer yoktur! Uğruna bu kelle verilmezse millet yaşayamaz! Cevabıyla şimşek bakışların çakışması, bakışlardaki yıldırımların bereket sağanağına dönüşmesi ve Pîri Mehmet Gâzi'nin Sadrazamlığıyla divan son bulur!

Sekiz yılda Yavuz'un, seksen yıla sığmayacak başarılarının sırrı da işte bu kadrodadır!

Hissemiz: emânet ehline verilirse, Allah rızâsı için yapılması şart olan görevler, Allah korkusunu bilen kişilere verilirse başarı, mecbûriyet olur.

Bu kıssa ile yönetime gelen, millî meselelerde sorumluluk üstlenen her kişiye seslendik! Türk Milleti'nin her zaman sayısız Pîri Mehmetlerinin olduğunu ama Yavuzların ender çıkacağını söyledik. Pîri Mehmetlere görev verecek Yavuzları aratmasın diye Allah'a dualar ettik!

Zor günlerdeyiz! Allah(c.c.) millet bağrından Pîri Mehmetleri bulup çıkararak görevlendirecek Yavuzumuzu, tezlikle iş başına getirsin diye dualardayız!

Biliriz ki lider seçilmez! Biliriz ki lider, lider olarak yaratılır ve biliriz ki zamanı geldiğinde işin başında olur. Ne atanır, ne de seçilir. Bilinir ki deve kervânının başını eşek çeker ama o da modullamadan yürümez vesselâm...

"TÜRK ULU TANRI'NIN SOYLU GÖZDESİ/ BUDUR İNSANLIĞA HAKK'IN MÜJDESİ..."

Selâm, sevgi, dua...

Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: