Cumartesi, Ağustos 20, 2011

AYIKLARIZ BU DİKENLERİ!...

Sevdâ eylemiştik sevgimizi. Ferhat'ça dağlar delmiştik yol etmek için birliğe-dirliğe doğru ve o yollarla buluşmuştuk bin yıldır...
Kurşunlardan esas duruş, dar ağaçlarından merâsim kıtası törenleri almıştık birlikte! Sırtımızı kahpelere nişangâh, göysümüzü körük eylemiştik Ergenekonu eritsin diye "Ocak"lara! "Yüz milyonluk Milliyetçi Türkiye" idi ikinci Ergenekon Anadolu'nun adı. Türkiye'den Turan'a varılacaktı Kur'an rehberliğinde...
Bugün gibi hatırımızda; aksakallarımız, bilgelerimiz, ülküdaşlarımızla 26 Ağustos 1971'de Malazgirt tepelerinde kavilleşmiştik binlerce kişi, Allah(c.c.)'a and içerek Başbuğ'la!...
Çoğumuz ülkücülüğü bilmezdik bile! "Gönül Seferberliği"ne gönüllü Genç Osman'lardık bıyıkları tarak tutmayan! Tarakları gümüşleyip saplamıştık bıyıksız dudaklarımıza bu sefere katılmak için! Tuğumuz vardı Üç Hilâl'li, Başbuğumuz vardı sağı-solu aksakallı!...
Malazgirt'te yer yatak, taş yastıktı! Söyleseler inanmazdık. Çayır döşek sıcaklığında, taşlar yastık yumuşaklığındaydı! Binlerce Anadolu Türk'ü nefesiyle gök yüzü sıcak, Başbuğ'un kılavuzluğunda yollar açık, 900 yıl önce Sultan Alparslan'ın Malazgirt'e vurduğu Türk mührü dipdiriydi!...
Malazgirtli Kürtler milleti, millet adına Bozkurtlar Malazgirtlileri sarıp sarmalamış kucaklaşmıştık. Ne alt kimlik vardı, ne üst kimlik! Ne şu'nculuk, ne bu'nculuk! Malazgirt Zaferi'nin 900. yıl dönümü için toplanmış ülkücülerle Malazgirtli Kürtler birdik, bütündük. Tek millettik, Türk'tük... Sevgimizi sunup karşılık olarak muhabbet almıştık "Ne mutlu Türk'üm diyene." diyen millet mensûbu Malazgirt Kürtlerinden...
1974'te Erzurum-Karayazı Cezaevinde, yetmiş hükümlü-tutuklu arasında Kürtçe bilmeyen üç kişiydik. Moskova ve Erivan'dan yapılan Kürtçe yayınları az bulup; "Neden biz, TRT'den sabahtan akşama kadar Kürtçe yayın yapmıyoruz?" diye devrin Cumhurbaşkanı'na, Meclis Başkanı'na, Başbakan ve İçişleri Bakanı'na soran mektuplar yazabilecek kadar birdik Kürt kardeşlerimizle! Biz üç kişi onlar kadar Kürt'tük; onlar, üçümüz kadar Türk'lerdi... Her hafta yapılan açık görüşlerde; aynı töre ve hürmetle ağırlardık ziyâretçilerimizi. Minderlerimiz ortaktı, kumanyalarımız birdi. Kimse öteki, kimse beriki edâsıyla kabına çekilmezdi. Sevdâlaştırdığımız sevgimizi sakınmamıştık birbirimizden. Birdik, iriydik, diriydik, hep berâber Türk Milletiydik...
Particilik yüzünden çıkan çok sert, silâhlı bir kavgadan tutukluyduk. Dışarda vuruştuğumuz kişilerin, yakın akrabalarıyla yatıyorduk ve hayretle hatırlıyoruz ki hasımlarımızın içerdeki yakınları, bize hiç öteki gözüyle bakmamışlardı! Bizim de aklımıza onlara öteki gözüyle bakmak hiç gelmemişti!...
Çok sert kavgaların yöresel izlerine rağmen hâlâ Karayazı'dan Kürt dostlarımız var. Basîretsiz siyâsiler yüzünden otuz yıldır devlete isyân ettirilen Kürt düşmanı, Türk haini PKK'lılara rağmen Malazgirt'ten Kürt dostlarımız var. Diyarbakır'dan, Ağrı'dan, Adıyaman'dan, Bingöl'den, Van'dan, Muş'tan, Ardahan'dan vazgeçemeyeceğimiz, başına and içtiğimiz Kürt dostlarımız var. Sevdâ eyleyip sevgilerimizi paylaşmışız çünkü bütün yüreğimizle. Sevgi alış verişi yapmışız bütün gönlümüzle.
Sonunda sevgi şifremizi çözmeğe niyetlendiler! Paylaştığımız sevgimizi, sevgiyle bütünleşmiş milletliğimizi hedef aldılar İslâm'ın-insanlığın yüz karaları! Sünnetsiz kâfir taşeronlara Kürtlerimizi katlettirdiler! Yaptıklarına Halklara özgürlük, İleri Demokrasi dediler nâmertler!
"PKK eylem yapmamalı, Devlet de yapmamalı. Silahlar susmalı"ymış! PKK adiliği ile Devlet'in kolluk görevi aynı: Eylem!
Oooo! İte bak, yattığı yere bak!
Devlet yönetiminde, % 50 oyla millet yetkisiyle oturanlar; artık ya bu densizlere hadlerini bildirin ya da milletin biten sabrının farkında olarak, millî öfkeden koruyun bu salakları! Bunlar gibi yüz taşeron da gelse, bin yıllık kardeşliğin, etle tırnağın arasına giremez! Çıkarın atın tırnağımızdaki dikeni! Yoksa mavzerini kapan Kirvem'le Ardahan'dan kalkan tatar, bu kere "kelle" atar tutar vesselâm...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: