Cuma, Ağustos 19, 2011

BIÇAK KEMİĞE, BOMBA BOŞ DAĞLARA!...

Kocaman kocaman adamlar, mahallede kovboyculuk oynuyorlar! Hani çocuklar Amerikan kovboy filmlerinin etkisiyle oyuncak tabancalarla saklanır, siper alır, pusu atar ve birden çıkarak; "Öl! Öl! Ölll!" yaparlar ya! Ne öldüren öldürebilir, ne de öldürülen biraz şirretse ölür!
Bir kaç gün önce bir PKK'lı itirafçı, yapılacakları söylemişti! Mayın patlatacaklarını, adam kaçırarak askeri peşlerine kırsala çektikten sonra saldıracaklarını söylemişti! Allah'tan Ağrı Dağı'na, Valinin de katılacağı turistik gezi, bu itiraf üzerine iptal edildi!
İtirafçının söyledikleri harfiyyen yapılıyor! Bile bile, bizimkiler kovboyculuk oynarken teröristin itirafları, uygulanıyor! Otuz yıldır, değişik ağızlardan duya duya kanıksadığımız; "Bıçak kemiğe dayandı!" uyarısıyla Kandil ve bütün PKK kampları boşaltıldıktan sonra boş dağlara milyarlarca liralık mühimmatı sarf ediyoruz! Terörist Hakkari'de, terörist Şırnak'ta, Diyarbakır'da, istanbul'da, aramızda ve dağı taşı bombalayarak; "Öl! Öl! Öllll!" yapanlara, nanik yapıyorlar!
Diyarbakır'da özerklik ilan edenler, operasyonu; "İç savaş hesabı yapıyorlar!" diye niteliyorlar!
Ha bire fidan gibi millet evlâtları toprağa düşüyor; ha bire ocaklar sönüyor, emekli havacı generaller; "Diyarbakır'dan hava harekatı sağlıklı olmaz çünkü oradan haber verirler!" diye uyarıyor ve bizimkiler "İleri Demokrasi"ci yandaş basının da haberdar ederek boşalttığı dağları sabaha kadar bombalayarak "Öl! Öl! Ölll!"le milleti oyalıyorlar!
Adamlar, elli kilo patlayıcıyla on evlâdımızı şehit ediyor; biz tonlarca bomba ve patlayıcıyla daha PKK'lı gebertip gebertemediğimizi bilmiyoruz!
"Kelin dermanı olsa başına sürer!"i atlayarak veya milleti atlatarak her gün üçer-beşer şehidimiz varken; kendi âsâyişimizi sağlamaktan acizken, özerklik ilan edilen vilayetlerimizde PKK sıkıyönetimi varken; biz, Suriye'nin iki ay önceki Kanka Devlet Başkanı'nı; "Sabrımızı taşırma!" diye Amerikan'ca-Barak'ça tehdît ediyoruz! İngiliz'ce dolmuşla Amerikan'ca durağa doğru, indirimli yolcu topluyoruz!
Teröristler, azdılar! Azıttılar! Kudurmuşça saldırıyorlar! Teslîm rolüyle gelen ve verdiği bilgilerle derin istihbaratçılarımıza sığınanlar da olmasa; "Bedelini fazlasıyla ödeyecekler!"den operasyona başladık başlayalı, kaç PKK'lı itin gebertildiğini bilen var mı?
Havadan bomba ve top atışları sürerken karadan kamplara girilmezse; sıcak takip ve sıcak temasla PKK'lılar gebertilmezse dağı-taşı niye boşuna bombalarsınız?
Türkiye'yi Amerika'dan izleyen ve yazan Savaş Süzal; "Bir kere ABD tarafından korunan bir bölgede üslenen, ABD diplomatlarının sürekli ziyaretine mazhar olan, ABD tarafından silah ve lojistik destek sağlanan, ABD tarafından şartlı olarak lideri Türkiye’ye verilen bir terör örgütünü, ABD tarafından verilen istihbaratı kullanan, ABD tarafından verilen izinle terörist kovalayan, ABD tarafından kafasına torba geçirilen, ABD’nin verdiği bilgilerle komutanları toplanan bir askeri güç ve ABD tarafından desteklenerek iktidara getirilen bir siyasi iktidarın, mücadele edemeyeceğini, çökertemeyeceğini bilirsiniz. Onu isterse ancak ABD yok eder. ..." diyor! Yanlış mı?
Mehmetçik ölüyor! Cumhurbaşkanı kınıyor! Başbakan şiddetle kınıyor! İçişleri Bakanı, son zamanlarda -niyeyse- bir de Milli Savunma Bakanı kınayarak tel'in ediyor; millet te, şehit aileleri de, biz de; "Allah belâlarını versin!" beddualarıyla kınıyoruz!
PKK'nın özerklik ilan eden siyasallaşmışları ve onların etrafındaki teröristler, içimizde, aramızdalarken biz dağı-taşı bombalıyoruz, bombalayacağız! Ve yanık ciğerimizle, içimizi yakan acımızla biz de bu göz boyamadan tatmîn olacağız öyle mi?
Hani "Kürt açılımı, açılım, Millî Birlik Projesi" için "İleri Demokrasi" hayâllerimize ne oldu? Boşuna mı kırmızı halılarla karşıladık? Boşuna mı ayaklarına özel seyyâr mahkemeler taşıdık? Boşuna mı; "Liderin talimatıyla barış elçileri olarak" gelenleri, pişman olmadan pişmanlıktan yararlandırdık?
Bu kadar olandan sonra; bazılarının "Pişmanlık yasası"ndan istifâde etmeden gerçekten pişmân olduklarını açıklamaları gerekmez mi hiç değilse?
Millî duygular törpüleniyor, acıya kanıksatılıyoruz; toplu şehâdetleri alıştıra-hazmettire kabullenmeğe başladık! Şehîdimize sahip çıkmaya utanıyoruz! Balkona asılan bayrak tahrîk nedeni ve bizim kahrolası "istikrârımız" devâm ediyor! Bir ölüp, birer birer öldürülüyoruz! Kahroluyorum, Allah kahretsin!
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: