Pazartesi, Ağustos 22, 2011

BİNDİK BİR ALÂMETE!...

Son sürat bir yerlere gidiyoruz, hem de kendi imalatımız hızlı trenle!...
Makinistin ne kadar ehîl olduğunu; kalfalıktan ustalığa geçtiğini söyleyen "Demokrasi Tramvayı Vatmanı"nın "Demokratik rally pilotluğu"nu izliyoruz!
Sanki; "İyi şeyler olacak!" sözünün tezâhürü gibi bir şeylerin olduğu pompalanıyor nerdeyse "Hepimiz PeKeKe'yiz!" deme sürecindeki değişimci yandaş Dolma Kalemlerce!
Ne oluyor? Kim, kime neler yaptırıyor? Ne zaman, nerede, kimlerle ne karşılığında, hangi anlaşmalar yapıldı ki birden bire PKK'nın ve siyâsallaştırılmış, bölücü âsilerin kalemi kırıldı!
Kalem kırıldı kırılmasına da lânet şeytan aklıma hep, Okyanus Ötesi'nin 'Bizim Çocuklar'ının "Birinci 12 Eylül Koruma Kollama Harekâtı"nı getiriyor!
11 Eylül günü oluk oluk akan kan, 12 Eylül sabahı, bıçakla kesilirce kesilmişti! Bazı Konsey Üyesi Generaller; "Şartların oluşmasını beklemiştik." demiş sonra şartları oluşturdukları belgelenmişti! "Siz o zaman tapu müdürü müydünüz? Diye isyânlar edilmişti! ...mıştı! ...mişti!
Yoksa bugün de Okyanus Ötesi'nden Abi BOP Başkanı, artık PKK'dan vaz geçerek Kanka BOP Eş Başkanı'na PKK'yı dövme izni mi verdi? Bunun için de sekiz yıldır, şartların oluşmasını mı bekletti BOP Eş Başkanı'na ve de millete?
Ne oldu? Ne değişti? Daha dün devlete "Has..tirin" çekiyorlardı! Polis tokatlıyor, taşlıyorlardı! "Diyar A.Ş." adıyla trilyonları kontrol ediyor, PKK'nın "beyaz" parasını aklıyorlardı! Halk otobüslerinde suçsuz günahsız çocuklarımızı diri diri yakıyorlardı! Diyarbakır'da ma'sûm Kürt çocuklarımızı dersanede bombalıyorlardı! Sokakları yangın yerine çevirip yağmalıyorlardı! Ceplerine para, ellerine molotof ve taş verdikleri küçücük Kürt çocukları panzerlere saldırttırıyorlardı! PKK'nın ölüm tehdîdiyle topladıkları binlerce Kürdü, canlı kalkan edeceklerini söylüyorlardı! Sokak ortasında, güpegündüz kalleşçe güvenlik güçlerimizi infaz ediyorlardı! 13 Mehmetçiğimizin katledildiği gün Özerklik ilan ediyorlardı! Türkiye'nin her yerini kan gölüne çevirmekle tehdît ediyorlardı! Başbakanlık Korumalarına, Karadeniz'de saldırıyorlardı! Yakıp yıkıyorlardı! Yol kesip Kaymakam, asker, sağlıkçı kaçırıyorlardı! Artık; "İstemiyoruz! Kabul edeceksiniz!" diye kudurmuşça ürüyorlardı!
Bu arada "Açılım-Milli Birlik Projesi-İleri Demokrasi" uğruna ha bire muvazzaf general tutuklanıyordu! Atatürk'ün emeklerini, cumhuriyet kazanımlarını "kemalizm" adıyla milletle ayrıştıranlardan da hesap soruluyordu sanki! İstiklâl Mahkemeleri'ce idam edilen hainlerin torunlarının intikam çığlıklarını izliyorduk! Dokunulamazlara dokunuluyordu! Cezaevleri muvazzaf subaylarla, gazetecilerle, avukatlarla, milliyetçi düşünürlerle, yayımlanmadan yasaklanmış kitap yazarlarıyla, muhalif ulusalcılarla dolduruluyordu! Yapılan her terörist kalleşliğinin, her toplu şehit haberinin peşine; "Açılımı ve istikrârı sabote ediyorlar!" diye şikâyetleniliyordu!
Millet te şikâyet ediyordu, Devlet kurumları da! STK'lar da şikâyet ediyordu, yandaş Dolma Kalemler de! "İki cihanda yüzleri ak" popüler yosmalar da, sahne artıkları da yetmez gibi Cumhurbaşkanı da, Başbakan da, İçişleri Bakanı da, Genel Kurmay Başkanı da şikâyet ediyorlardı!
Biz onlara şikâyet ediyorduk onlar kimi, kime şikâyet ediyorlardı? Üç günde ne oldu? Ne değişti? Beklenen, hazırlanan şartlar oluştu mu? Bu şart oluşmasının bedeli, dokuz ayda dokuz yüz Mehmetçik, binlerce ma'sûm sivil miydi? Sekiz yıl nerdeyse sıfırlanmış terörü, niye bu kadar azdırdılar? Habur'daki rezâletin kerâmeti bu muydu? İran'ın PJAK'ın belini kırmasının, bu işte bir katkısı var mı?
Sevgili Hasan Demir'in; "İran’ın “Karayılan’ı yakaladık” haberinin üç gün önceki Sabah gazetesinin, “Güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgiye göre” kaydından anlıyoruz ki, Milli İstihbarat Teşkilâtı (MİT) ile doğrudan ilgisi varmış." Tesbîtini, açıklayacak biri çıkacak mı?
Biliniyor ki devletler ve milletlerarası kalıcı dostluk ve düşmanlık olmaz! Karşılıklı çıkar hesapları olur. Şimdi olup biteni, millete anlatacak biri var mı?
Sayın Başbakan'dan başkasının açıklamaları da kimseye inandırıcı gelmez! Ne oldu? Ne zaman oldu ve niye oldu? Bu kadar şehîdi, neye bedel olarak verdik?
Kahroluyorum Allah kahretsin!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: