Cumartesi, Ağustos 06, 2011

SAHÛR DEDİ-KODUM!...

Aklım, kırk parça! Fikrim, kırka bölünmüş! Gönlüm, kırk ayrı yerde kırk yiğitle bir arada! Öfkem, kırka bölünmüş olmasına rağmen her bir parçası kırk kere öfkeli! Dostlar, ayrı yerlerden, kıymetli gönüldaşlarımdan "İftar dâveti" var ve ben katılmıyorum!
Öfkeme kırk kere yenik öfkem yüzüden fikrim, kırk parça; gönlüm, kırk ayrı yerde kırkar yiğitle bir arada! Kırk dileğimi bir edip, kırk duamı, kırk rüzgârla göndererek teselli buluyorum!...
Bu Pazar, Erciyes'te olup olmamak arasında çok gittim geldim! Erciyes'te olmanın davet gerektirmediğini bilmeme rağmen, çok ölçtüm biçtim! Çok indirdim bindirdim! Gitmek, sessiz sedasız yürekleri buluşturmak için Erciyes'te olan -kaç kişiyse- ülküdaşıma karışmak için çok çırpındım. Vaz geçtim!
Evvelki sene, Türkçe öfkesine dayanamayarak bizi Paşa'sız bırakan bir Türk kalbin azizliğine uğramış, Erciyes'te Paşa'sız kalmıştık! Önce Paşamız'a ve oğluna "Paşa" adını verecek kadar Paşalarına sevdâlı Babası'na rahmetler diliyorum. Türk Milletine sevdâlı Türk gönlümü, Erciyes'teki Türk yüreklerin ayakları altına atsın diye rüzgâra emânet ediyorum! Eğer Türk gönlüm ayaklar altına alınacaksa, kendi rızamla Erciyes'e tırmanan gıyaplarında kutsadığım ayakların altında kalıversin!...
Kulağımda son telefon görüşmemizdeki; "Senden bir ricam olsun! Eğer birileri beni zemm'edecekse Allah rızâsı için beni çoluk-çocuğa terk etme! Sen zemmet Gardaşım!" diyen Ozan Arif sesi! Yeni dedi-kodulara malzeme vermemek için, hatta daha doğrusu, taraftarlıkla ülküdaşlık arasındaki farkı, bilmedikleri için fark edemeyen ve bilmezliklerinden dolayı mazur saydığım genç Kardeşlerimizin, gönüllerine saygımdan sessizim!
Erciyes'te Türk Öfkesine yenilen Türk Kalbini sebep kılarak bizden, Tanrı Katı'na alınan rahmetli Paşa Tombay'ımızdan sonra, hiç bir Türk Yüreği öfkelendirmeğe cesâretim yok! Türk'ü öfkelendirmekten korkuttu beni Paşa'mız!
Kırk yerde, kırkar kırkar toplanmış, Kırklar Meclisi encâmlı Gönüldaşlarımın izinleriyle, ben başka bir dedi-kodu yapmak istiyorum, Allah affetsin!
Cezaevlerinde tutsak Kandaşlarımız var! ABD'nin "bizim çocuklar"ının başı "Netekim General"in zulmünden yaşının tutmaması yüzünden kurtulmuş bir Ülküdaşımız, kanser illetiyle boğuşuyor; bakıma, desteğe, paraya ihtiyâcı var!
Erciyes'in eteklerinde "Bozkurt yuvası, Kayseri Ovası"nda; "Türk'ün yumruğu!" sıfatlı yumruğun sahibi Türk Yiğit, Kayseri'de işsiz-güçsüz; "Namuslu yaşamak istiyorum!" diye haykırıyor sanal ağda!
Rahmetli Paşa'mızdan sonra hiç birine yakıştıramadığım "paşa" sıfatlı Generaller, tutuklanıyor! Tutuklanmayan, beyaz bayrak sallayanlar; 4 saatte terfiler ettirilerek "Paşa"laşmak hevesiyle generalleşiyorlar!
Sesleri kısılmak, unutturulmak istenen, 21.yy. Maltası'nda sürgün Türk Milliyetçileri var ki aklımı başımdan alıyorlar! 21.yy. Maltası'ndan bile kükremeyi başaran Türk Milliyetçisi Kürt Kızımız Müyesser YILDIZ; Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesinin -1991'den beri- Basın Sözcüsü ve 22 Ocak 2008'den beri "Tutukluluğa Mahkûm" Sevgi ERENEROL; hukuk adamlığının örneklerinden BOP Eş Başkanı Başbakan'ı -sembolik te olsa- para cezasına çarptırmayı başaran Kemal KERİNÇSİZ; milletin bölünmezliği, devletin bekası için aldıkları emirleri yerine getiren ve defalarca madalyalarla ödüllendirilen millî vicdân Kahramanları M. Levent GÖKTAŞ, Engin ALAN Paşa ve daha niceleri cezaevlerindeyken, Toplu İftar Yemekleri beni rahatsız ediyor!
Bu iftarların Allah nezdinde bir mükâfatı inşallah vardır ama sanal ağda yardım istenen, "Netekim General"in zûlmünden Allah'ın yardımıyla kurtulmuş, iki kere idamlık bir Ülküdaşımız; Kayseri'de "Türk'ün Yumruğu" sıfatını hak etmiş, işe ve ekmeğe muhtaç bir Türk Yiğit varken siyâsi gövde gösterisi kokan iftar yemekleri, beni incitiyor!
Allah hayırları, iftarları kabûl etsin ama bu rahatsızlığı ve rahatsızlıkta tek olmadığımı da söylemesem olmazdı!
Bütün dardaki, zordaki, sevdiklerine hasretlerin; Erdem Karakoç Kandaşımız'dan sonra içerde yalnızlığa terk edilmiş Dört Delikanlımız'ın yüreklerindeki sitemlerine tercüman olmazsam, kendimle hesaplaşamazdım! Aynadaki sûret, bana çok kızgın vesselâm!...
"BİRİMİZ HEPİMİZ, HEPİMİZ BİRİMİN İÇİN" dik!...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: