Pazartesi, Eylül 24, 2012

İNSANDAN İNSANA, İNSANCA...

Hani bazen insanın susası gelir ya! Bütün öfkesini, zehrini içine kusası gelir ya insanın!
Bazen bakar ya insan, karşısına pür-dikkat! Bakışının her ânı, ok niyetine, tetiğine basılmış silahın namlusundan fırlayan mermi niyetinedir ya!...
Hani bazen insan; bakar geçer, geçer bakar ya! Bakışları değil, baktığı kaçak olur ya insanın! Kartalca, kurtça, bozkurtça, Türk'çe, delişmence baksa da yakalayamaz ya bazen insan baktığının bakışlarını!...
Serçe yürekli, akbaba esvâplı aktörlere takılır ya insan bazen sahnelerde!
Duruşundan, oturuş-kalkışından, mızrakça-okça-mermice bakışından belli olur ya bazen savaşçının, savaşa hazırlığı!...
Bazen akıllının, aklıyla kavgası olur ya! Hani i'tidâle kafa tutar ya bazen akıllının deliliği!...
Hani bazen insanın daralan sol yanını, sol eliyle kavrarken, sağ eli yumruklaşır ya can almacasına vurmak için!...
Hani bazen suskunun dili çözülür ya bildiği bütün küfürleri etmecesine...
Hani bazen insanın bütün sevaplarını, günahlarına dövdüresi gelir ya!..
En âsi karakterlinin bazen, kaçası tutar ya! Sevdiklerine kıyamayacağından arkasını dönüp gitmek ister ya insan!
Bazen kuduran sevgisini kontrol edemeyince ısırır ya insan sevdiğini!...
Galibiyeti şike ile elinden alınan; her zaman, her yerde yeneceği kişilerin el birliği ile kurdukları tuzakta bazen alt edilir ya insan!
Kaybedeceğini bildiği yarıştan uzak duran onurlu insanlar bazen, oturdukları yerde, hiç yarışmadan mağlûp i'lan edilirler ya!
Bazen yokuş yukarı akar ya insanın sabır seli, taşar ya! Aşıp taşıp, akıl bendini darmadağın eder ya!
Bâzen daralır ya insan!
Şeytana uyan Havva Anamız'a kanarak yasak meyveye dokunup Cennet'ten kovulan ve bir ömür -Adem'in şahsında- kovulduğu Cennet'e girebilmek için nefsine azâb veren insanın, Adem'le kavga edesi tutar ya!
Bazen babasına kızar ya insan! Bazen gücü yetmediği için büyüdüğünde Annesini cezalandırmanın hesaplarını yapar ya manyakçasına insan!...
Şeytan sözü "keşke"lerle başlayan vesvesenin başlattığı akılla îmanın kavgaları olur ya insanın içinde bazen...
İnsanın karaya ak, aka kara diyerek ve bilerek yaptığı yanlışında ısrarla karşısındaki haklıyı incitesi tutar ya!
Aklının, vicdânının med-cezirlerinde, beynine olmadık işkenceleri revâ görür ya bazen insan...
O haldeyim! Bu hallerdeyim!...
Niye sevdiğimi hiç sorgulamadığım sevdiklerime karşı, sükûtumla şavaş başlatmak üzereyim! Sevdiğim için azıcık söylenenleri bile çok dinlememe rağmen; çok söylediklerimi azıcık dinlemeyen, dinlemeğe tenezzül etmeyen sevdiklerimi, susarak ödüllendirmek arzûsundayım!...
"Olmaz!" diyen sevdiklerimin inâdına olmazları yapmak; "Olmaz!" dediğim olmazları yapan sevdiklerimin inâdına; "Yok ya! Yapmaz ya!" dedirtmek için en olmazları yapmak üzereyim!...
Yıllardır ağzını yırtarcasına gemini çekiştirdiğim nefs atımın, dizginlerini bırakmak istiyorum! Yıllardır cehennem azâbı yaşattığım kendi şeytanım nefsimin gönlünü almak istiyorum! Korkularımdan korkmamı, terk etmek istiyorum bir ân... Sevdiğim için bile bile lâdes dediğim incitilmelerimin hesâbını sorasım tuttu!
Sevdiklerime küfretmek; sevmediklerimi en şûh öpücüklerimle ayartmak istiyorum! Şişesine mahkûm alkolü, içip içip kusarak her yanıma kötü kokularımı yaymak istiyorum!
Aaaa! Olmaz mı? Olamaz mı?
Neden mi?
İnsanlaşmak istiyorum! "İnsan ise çok zâlim ve çok cahil olduğu halde onu yüklendi" diye (Ahzâb-72)'de Allah'ın tarif ettiği, insandan olmak istiyorum! Bu son cümlemden bile yaratılış özelliğime uymayı mahâretimmiş gibi söyleyerek içine düştüğüm hâlet-i rûhiyyemi belli edemediysem, öfkemin çâresizliğini daha nasıl anlatırım? İnsanca; insanlığı, insanlığımı sorguluyorum! Umarım yargılamam!...
Dün küfredenler, bugün küfrettiklerine methiye diziyorlar!
Dün methedenler, bugün methettiklerine küfrediyorlar!...
İğrenerek, öfkelenerek, tiksinerek seyretmeğe mecbûr bırakılıyorum ve dün sevdiğine bugün küfredenlere de; dün küfrettiklerini bugün meth'edenlere de; yeni icâdım, gün görmemiş küfürlerimin en kallavilerini gönderip içimde kopan fırtınalarıma yol veriyorum!
Yoksa çatlarım! Yoksa patlayacağım! Çatlayacağım yoksa, çatlayacağım!...
Ey insanım diye insanlar içinde ayrıcalıklı gibi dolaşma aptallığında ısrar eden insanlar! Yahu; Vallahi de, Billahi de, Tallahi de aynen sizin gibiyiz! Yahu, biz de insanız! İnsanım ben de!
Sevemediğim, "öz ağzından kafatasını kusan" ın kusmuklarını içesim, en sevdiklerime içiresim var!
Öfkeli insanın, insanlığa seslenişi böyle mi olurmuş? Bu insanî seslenişi de duymazlar mı insanlar? Kaçamak bakışlarıyla Nesimi'ce derisini yüzdükleri insanın can acısını anlayabilmeleri için, tek tek derilerini mi yüzmeli insanların?
Ne dersiniz?
Boş verin! Siz de susun isterseniz! Becerebilirseniz siz de kafatasınızı öz ağzınızdan kusuverin! Kusmuk yiyecek itten çok ne var etrâfımızda?...
Kılavuzu Adem sâyesinde Cennet'ten uzaklaştırılmış bir ademoğlunun, Adem'e hazret deyip Havva'ya kızmasındaki riyâkârlığını, hâlâ ifâde edemediysem, Vallahi o da insanlığımdandır vesselâm!...
İNSANIN KILAVUZU, İNSANDAN OLUR.
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: