Cumartesi, Eylül 08, 2012

"YA ÖLECEK, YA OLACAK" LARMIŞ!...

Recep Tayyip Erdoğan merkezli, kindâr-dindâr temelli, Dinlerarası Diyalog eksenli, Okyanus ötesinden güdümlü siyâsetle on yılda geldiğimiz durum ortada!
ABD'nin, "Bizim çocuklar"ı ile kotardığı Birinci 12 Eylül darbesinden sonra bölgede sahnelenen, "Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi"nin Türkiye perdesinde Eş Başkan olarak sahneye sürdüğü "İnadına Tayyip" argümanı, ülke ve bölgeyi bu hâle getirirken epeyce yıprandı!
Türkiye, İslâm Dünyâsı ve Ortadoğu'da tarihte hiç olmadığı kadar yalnızlaştı! Kırılmayan dost ülke, incitilmeyen Müslüman komşu kalmadı! "Sıfır Sorun" iddiâsıyla ortaya çıkanlar, "Sırf Sorun" olarak ortada dıpdızlak kaldılar!
"Her türlü etnik, dinsel ve bölgesel milliyetçiliğe karşıyız." diye bütün etnik farklılıkları kaşıyıp tahrîk ederek dünyânın ender huzûr ülkelerinden birini cehenneme çevirdiler!
İtle alâmete, kurtla kıyâmete kalan "Netekim General" ve ondan sonraki Özal döneminde, Türkiye'ye Anadolu denilmesi, Devletin adının değiştirilmesi, gerekirse federasyonlar bile tartışma konusu edilerek millî dokumuz gevşetildi! Millî Devlet olan Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün kurumları, millîlikten çıkarıldı!
Atatürk ve Partisinin devâmı olduğunu söyleyen SODEP-SHP'nin Genel Başkanı Erdal İnönü ve ekibinin Kemalist devrim(!)leriyle bölücüler Meclis'e taşındı!
Yüzlerce yıl, defalarca Haçlı Seferi diye gelip geldikleri gibi giden Vahşî Batı; Osmanlı'dan koparılan Afrika, Balkanlar, Adalar ve Kafkaslar'la yetinmeyip Türkiye'yi de parçalayacağını hiç saklamadı! Türkiye'nin de arasında olduğu 22 ülkenin sınırlarının değiştirilmesi olan Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eş Başkanlığı'nı verdikleri kişiyi, Başbakan ederek büyük mesâfe katettiler!
Arap Baharı diye İslâm Ülkelerine getirilen bombalı demokrasi(!)lerde akrabamız, komşumuz Müslümanlara Türkiye eliyle de vurdurdular!
Önce palazlandırıp işleri bittikten sonra kendi vatandaşlarına astırıp linç ettirdikleri Saddâm, Mübârek ve Kaddâfi'yi içimiz burkularak izledik!
Suriye ve İran'dan sonra sıranın kimde olduğu apaçıkken BOP Eş Başkanlığı ile övünen Erdoğan, girdiği bütün seçimleri kazanınca, kendini "He-Man" zannetti!
ABD ile dostluk ve AB'ye girmek gibi imkânsız bir hayâlde AKP ile yarış aymazlığına giren muhalefet de, Erdoğan'ın "He-Man"leşmesine yardım ettiler ve Erdoğan'ın, İkinci Cumhuriyet adlı istibdâdını yaşıyoruz!
Dinlendiği, izlendiği endîşesi taşımayan vatandaş, yok! Memur; atanmış âmirinin iki dudağı arasına hapsedilen istikbâliyle kontrol altında!
Başımıza çuval geçirerek bunun; "AKP'ye karşı değil, AKP politikalarına direnen bazı güçlerin cezalandırılması" olduğunu söyleyen ABD'nin desteği ile Silahlı Kuvvetler Karargâhı, vesâyet altında!
Bütün KİT'ler, BİT'ler, madenler Babalar gibi satıldı! Esnaf ve vatandaş, Yeşil Sermâye ya da Batılı Bankalara mahkûm!
Sıfırlanmış terör; "Açılım, Kürt Açılımı, Millî Birlik Projesi" uygulamalarıyla kırsaldan kentlere indirildi! Yurdun bir kesiminde PKK sıkıyönetimi var!
Şehît haberinde infiâl oluşan memleketi, günde yirmi-yirmi beş şehîte kanıksattılar!
Cezaevleri; nâmûslu adamlarla, gazetecilerle, madalyalı Paşalar ve Subaylarla dolduruldu!
Sonunda bumerang, acemi sahîbine geri döndü!
Bu kadar baskıyla tamâmen sinmesi gereken Türk Milletinin diş gıcırtıları ve homurtuları karşısında, AKP panikledi! Bu yüzden, gücünü kaybettiğini gören Erdoğan'ın hırçınlıklarını izliyoruz!
Şımardıkça şımaran PKK siyâsallarının teröristlerle kucaklaşmaları üzerine patlayan millet öfkesi üzerine kontrolden çıkan Erdoğan'ın yaptığı son konuşmasındaki İleri Demokratlıklara bakın hele!... "Ya öleceğiz, ya olacağız dedik! ... medya içindeki bazı kesimler de taşeronluk yapıyor! ... Bölücü terör örgütünün eşbaşkanında yüz olsa parlamentoda değil Kandil'e çıkar! ... Biz tâlimâtı verdik yargı gerekeni zaten yapıyor, biz de gerekeni yapacağız."
Başbakan da şikâyetleniyor, Anamuhalefet te! Diğer Muhalefet ise BOP Eş Başkanı'na, alacağı "millî kararlar"ında destek va'dediyor! PKK-KCK-DTK adlı bölücüler, Diyarbakır'da "Kürdistan İslâm Kongresi" yapıyorlar! "Dere ıs'sız, tilki bey!" Vesselâm...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN."
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: