Çarşamba, Eylül 26, 2012

ÜLKÜCÜ İRÂDE'YE ŞİKÂYET VAR!...

Okur mektuplarını, iletilerini, mutlaka cevaplarım. Dünyayı Türkçe Okuyan ve Okutan Gazetemizi, Gazetemiz'den de fakîri okuma zahmetine katlanış sebeplerini biliyorum çünkü... Bizim de yaptığımız gibi; ya bizde kendilerini veya kendilerinde bizi buldukları için okuyorlar sağ olsunlar...
Yine biliyorum ki; okurlarımızla biz, birbirimizi tamamlayan yarımlarız!
Bugün kulaklarımı patlatan bir feryâdı, yüreğimi dağlayan bir okur mektûbunu, paylaşmak istiyorum.
MHP'de; "Fikirde Öze Dönüş, Yönetimde Değişim"in, artık niye farz olduğunun anlaşılmasına katkı verir inşallah... Buyurun mektûba:
"Bugün ben yazayım, siz okuyun Reis!... 
Kalemim güçlü değil ama duygularıma gem vuramıyorum! Beynimde harp var; kendimle mi, yoksa kimlerle mi bilmiyorum! 
Reis sona geldik galiba! Hani şâir diyor ya ,"Bu dava hor, bu dava öksüz" bugün onu kabullendim! 
Bir saat önce Ocak Başkanımla konuştum ,oğlum yaşındaki Başkan perişan halde durumu izah etti. Ben adeta tükendim Reis!...
Başkan, Ramazan ayında iftâr için Ankara'ya çağrılır.
Usulünce; "Gelmeyelim biz!" der ama kabul etmezler. Bir emanet araba bulurlar, K....'tan yola çıkarlar. K...... S.... ilçesinde kaza yaparlar, arabayla takla atmışlar! Beş kişi, ağır olmayan yaralarla kurtulurlar şükürler olsun! Çok sevindik ama araba emânet! Kaskosu yok, trafik sigortası da tek taraflı kaza olduğu için işlem yapmıyor. Ve arabada onbir bin liralık hasar var! 
Bu çocuklar, 18-23 yaşlarında babalarının verdiği harçlıkla geçinen, çoğu öğrenci gençler. Nerden bulsunlar bu kadar parayı? Ben kendimce bir hesap yaptım, yüz Ülkücü yüzer lira verse on bin eder bu işi hallederiz sandım ama nafile! K.....'ta yüz lira verecek yüz ülkücü bulamadık! Maalesef anlı şanlı ülkücüler, lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar, duymuyorlar, görmüyorlar, resmen sağır-dilsizleri oynuyorlar! Zaten zengin olanlar bizi hiç görmüyor! 
Bir vekilimiz var, Dâvâ'ya maddi mânevi yirmi beş kuruşluk katkısı olmamış! Vekil yapmışız, aylık on-onbeş bin lira maaş alıyor, yine Dâvâ için kuruş katkısı yok!
İki evi iki arabası olanlar var; "Biraz yardım yap." deyince; "Durumum yok." deyip çıkıyorlar!. 
İlk Şehidimizin cebinden otuz beş kuruş çıkmıştı! Yanlış hatırlamıyorsam iki günlük de açtı! Onlara ne diyeceğiz Reis mahşerde karşılaşınca? 
Allaha şükür en fakirimiz bile o günlerden bin kat daha iyi durumda ama ruh kalmamış Reis!
Ben; bir olaydan dolayı, kendisi olayda olmamasına rağmen hapis yatan, ülküdaşını gammazlamayan ülkü devlerini biliyorum! 
Bu günler için mi canlar verildi, bugünler için mi hapis yattılar? 
Lisede biz ders yaparken bahçede nöbet tutan, hapse düşen, hayatını karartan, çıktıktan sonra hayatını bir düzene sokamayan, hatta polis aramalarında rahatsız edilmesinler diye eşinden boşanan ülküdaşlarımızı gördüm!
Çocuklarını dil eğitimine yurt dışına gönderen, ama Ocağa göndermeyen ülkücüler de gördüm! 
İmansızlar Allah(cc)'dan umudunu kesermiş, iyi ki imanımız kuvvetli!...
Bu ülkücü geçinenlerden umudumu kesdim de, Allah(cc) rızâsı için beş bin şehit veren bu Dâvâ'dan umudumu kesemiyorum! 
Yaradan'ın İslam'a sancaktarlık yapmış bu milletin istikbâli gençleri ve bu Dâvâ'nın neferleri ülkücüleri yarı yolda bırakacağını sanmıyorum.
Rabbim yâr ve yardımcımız olsun. Selamlar... (B. GÖZLER)
Mektup aynen bu! 
Bir iki imlâ hatâsına müdâhil olarak aynen aktardım!
"Çocuklarını dil eğitimine yurt dışına gönderen ama Ocağa göndermeyen Ülkücüler de gördüm!" cümlesi, canımı çok acıttı! Ama biliyorum ki bu, bütün Türkiye'de Ocaklar'a ülkücü ana-babaların bakış şekli ve sebebi sorulduğunda herkesin ma'kûl ve ikna edici cevabı olan bir ayıbımız!
Bir zamanlar çocuğunun Ülkü Ocakları'nda olduğunu duyunca memnûn olan ve gönül rahatlığıyla evine dönen ailelerin yerini bugün, çocuğunu Ülkü Ocakları'na göndermeyen Ülkücü aileler almış! Tuhaf mı? Anormal mi? Ayıp mı? Suç mu? Günâh mı? Şahsen bilemedim!...
Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nin, maddî hiç bir sıkıntısının olmadığını biliyoruz, tabi değirmenin suyunun nereden olduğunu da!... "Ülkücüyüm" diyen herkesin fikir medresesi, dergâhı olarak bilip inandığımız Ülkü Ocakları'nın, Ankara'ya çağırdıkları bir İl Ocak Başkanı'nı, kaza geçirdiğinde sahipsiz ve ilgisiz bırakmalarını; ne anlayabiliyor, ne de hazmedebiliyoruz!
Mevcût MHP Genel Başkanı'nca Ülkü Ocakları, Parti Gençlik Kolları gibi kullanılarak partizanlaştırılınca, Ülkü Ocakları'nın millet gönlündeki yeri, hem de Ülkücü ailelerin gözündeki itibârı, yok edildi, Allah sorsun!...
Bu mektûbu ve ortak olduğum şikâyetimizi; sadece ve sadece "Ülkücü İrâde" adlı Kongre Üst Kurul Delegeleri'nin dikkatlerine ve Ülkücü vicdânlarına havâle ediyorum! Bu feryâdı duyun Allah aşkına!...
KURDUN KILAVUZU, BOZKURT OLMALI vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: