Cuma, Eylül 04, 2009

AB'DE YENİDEN ÎDAM...

Bir kalem ehlinin alabileceği tek ödül, okunduğunu bilmesidir. "Dünyayı Türkçe Okuyan" vefâkâr Yeniçağ okurları sağ olsunlar tenkîtleri ve tebrîkleriyle bunu ziyâdesiyle hissettiriyorlar. Varlıklarıyla onurlu ve yürekliyim elbette.
Bir yazımda HEPAR Genel Başkanı Osman PAMUKOĞLU'ndan; resmî rakamlarla Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarındaki şehitlerin içinde "Kürçüler"in olmadığını söylediğini alıntılamıştım. Bir okurum; "Mustafa Bey; Osman Pamukoğlu Paşa, Kürtçü demedi, Kürtler dedi. O kıvırtmadı, siz de kıvırtmayın. Siz Kürtleri tanıyorsunuz. Ayrıca, dünkü (bilmem hangi paçavrada bilmem kimin) "Türk Bölücübaşısı Osman Pamukoğlu" başlıklı yazısına bakınız, o doğru anlamış, siz de doğru anlayınız ve gerçek Türkçü kimmiş görünüz." diye anında uyarmış sağ olsun! Paçavranın ve anılan kimlik fukarasının adını, sütûnum murdarlanmasın diye yazmadım! Ben de; "Doğru söze ne denir?" diye cevap verdim. Sadece birlikte büyüdüğüm ve hayatları boyunca Türk Milliyetçiliğinden zerrece sapmayan Kardeşlerimin, Dostlarımın varlığından bahisle bir "Türkçe nezâket" hakkımı kullandığımı söyledim.
Bu "Türkçe nezâket" ve vefâ hakkımı kullanmaya, devâm edeceğim. Kıçına sinirlenenin donunu berbât edeceğini, pahalı bedellerle öğrendik! Kurunun oduna yaşın yandığı da bilinen bir genel zûlümdür! Ama Türk'ün hükümranlığında bu genel zûlüm, asla olmamıştır. Türk'ün Türkçe yönetiminde her zaman suçlu cezalandırılıp, başarılı ödüllendirilmiştir. Bu cezâlandırmada ve ödüllendirmede kıstas, kesinlikle ihânet ve sadâkattir.
Tarihimizde, îdam edilen Türk sadrazamlar olduğu gibi, Türk olmayan ama yükselmiş, iz bırakmış devlet adamı örnekleri mevcûttur.
Yâni; Devlete, Millete, Vatana, Bayrağa, yasalara saygılı-sâdık ve "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyen kim olursa olsun başımızın tâcı olmuş; bunlara ve mukaddeslerimize ihânet eden de lâyıkını bulmuştur.
Tam burada Osman PAMUKOĞLU'nun; "Önümüzdeki günlerde Avrupa, idam cezâsını geri getirecektir. Hazırlıkları başlamıştır." haberini hatırlatırım!
Mâdem AKP'liler, yıllarca lânet ve buğz ettikleri AB'ye sadâkatte karar kıldılar şimdi bu sadâkate devamla Milletle de barışma şansı yakaladılar! İdamı geri getiren, -AB'ye uyarak, hatta onları beklemeden hep yaptıkları gibi tavsiye raporlarına uyarak- İmralı mahkûmunu asacak yasayı sür'atle çıkarırlar ve "Açılım" gerçekten olur!
Hem müttefik(!)imizin şımartmasıyla vırraklayan Kürtçü kurbağaların gölüne taş atılmış, hem de milyonlarca gönlü kırık, Devlete, Millete, Vatana, Bayrağa ve yasalara sâdık Türk'ün ve Kürt'ün de gönüllerini fethederler! 40.000 suçsuz günahsız insanımızın anasını ağlatan psikopat bebek katilinin anasının ağladığını görmek, milyonların hakkı değil mi? Seçim yasalarımızdan istifâdeyle bağımsız olarak Meclisimize girip partileşenler de anında hizâya girmezler mi?
Suçlunun Devletçe cezalandırıldığını görmek, herkesin Devlete olan güvenini tazelemez mi?
Suçsuz günahsız katledilen 30.000 den fazla Kürt vatandaşımızın yakınları, Devlet yanında olmanın doğruluğunu görmezler mi?
Niye olduğu, niye acele edildiği anlaşılamayan bu "Açılım" paketinin bile; yakın geçmişimizde "Bayrağa Saygı Mitingleri"nde, Güneydoğu Anadolu'daki meydanlara sığmayan Kürt kalabalığı unutturamadığını, hükümet edenler bilmezler mi?
"Diklenmeden dik duruşla" iki kere milletten tek başına iktidar vekâleti alan AKP, böylece Recep Tayyip Erdoğan'ın ömrü boyunca vekâlet almaz mı? Ayrıca târihe altın varakla yazılmaz mı?...
Biliyor ve inanıyoruz ki; AKP de yapmazsa, mutlaka yapan biri çıkacaktır.
Bu millet, kırk bin suçsuz günahsız insanının kanından kolay vaz geçmez...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: