Perşembe, Eylül 10, 2009

ÇÂRELERDE DEMOKRASİ TÜKENMEZ!...

"Bu gidişin sonu iyi değil..."
Uyuyan devi uyandırmayın diye, sesimizin yettiğince haykırıp durduk! Ya duyulmadık ya da önemsenmedik!
Eeee! Ne oldu?
Türk Milleti olarak biz edebe bağlı kaldıkça, ötekileştirilmeden kendilerini öteletmek için "açılım-saçılım" işportacılığına başlayanlar edepsizleştikçe edepsizleştiler! Şirretleştikçe şirretleştiler!
Bu edepsizlere, bu şirretlere bir de "Milletten yetki aldım!" diyen, 'demokrasi tramvayı vatmanı' önderliğinde AKP'lilerin destekleri eklenince, sabır taşı çatladı!
İnternet dünyasında başlatılan ve iki-üç günde beş yüz binden fazla katılımcı toplayan "Türk Açılımı" diyenlerden haberiniz var mı?
Aslında istenen bu!
İki Cumhuriyet ve Atatürk'le dâvâlı zihniyetin işbirliğini seyrediyoruz, sabırla! Bu iki zihniyetin, eş zamanlı olarak demokrasiyi araç kullanmak gibi benzer bir mahâretleri de var! Defalarca kapatılmış partilerin devamı olarak kurulup, hatta kapatılacak partiden ayrılarak cezalandırılmaktan kaçan, yeniden örgütlenenleri, biliyoruz!
Bu zihniyetlerin büyüğü; Avrupa'ya, batıcılığa, AB'ye külliyen karşı olduğu gibi, destekleyenlere de garson derdi! Haçlı uşağı derdi! Laikliği dinsizlik, Atatürk'ü deccal diye târif eden hâtipleri vardı! Bu zihniyet; kapatılacak partiden ayrılıp yeniden teşkilatlanmaya başladığında Genel Başkanı, yasaklıydı! İstanbul belediye başkanlığını tamamlayamadan cezalandırılmıştı! Bir şiir okudu diye cezalandırıldığını, hatta müslüman oldukları için îmansız laiklerce, asker tarafından cezalandırıldıklarını fısıldayıp ağlayarak, yalvararak dergâhlarda, tekkelerde, camilerde propoganda yaptılar! Mazlûma, mağdûra merhametli olan milletten, tahminlerden fazla oy aldılar. Hükümet te oldular ama Genel Başkanları siyâseten yasaklıydı!...
Durur muydu bizim demokrat, laik, Atatürk'ün kurduğu Atatürkçü partinin genel başkanı? Böyle antidemokratik bir ortamda, böyle insanlık dışı bir uygulamaya seyirci kalır mıydı? Antilaik, Cumhuriyet ve Atatürk'le hesapları olduğunu söyleyen, ikinci cumhuriyetçilik adıyla intikama hazırlanan birinin siyâsi yasağını kaldırmamak olur muydu?...
Türkiye'nin gelmiş geçmiş en beyefendi sosyalisti Erdal İnönü'nün; Meclisin ve milletin başına belâ ettiği Kürtçüleri Meclise taşımak demokratlığının benzeri bir davranışla, yasaklı genel başkanın cezasını kaldırtarak Siirt'te iptal edilen ve yenilenen göstermelik seçimle, günümüz Başbakanı'nın önünü açtı demokrasi adına!...
Şimdi de sert muhalefetle milletten iltifat bekliyor demokratça!
Bu gün, zamansız ve talimatla ortaya atıldığı söylenen kapalı "açılım paketi"ne, haklı olarak karşı çıkarken, yıllar önceden açılıma hazır oldukları, kendi raporlarıyla sâbit!
Resmen randevu talep edilirse, görüşecekler elbette! 36 etnik köken içinde en aptal, en zavallı, en devlete sâdık, devlet için ölmeyi ibâdet sayan tek asker millet, Türkler ya!...
Seçim meydanlarında söylediklerini reddetmekte yarışan dinci iktidar ve laik muhalefetin dönme yarışlarını seyreden millet; en iyi takîyyeciye, yâni en iyi dönene, yâni en iyi değişip gelişene, yâni "azîz milletim" derken ayrımcılığa yelken açana, ümmetçilikte kavmiyetçilik-milliyetçilik olmaz diyerek, şövenist-ırkçı-hâin bölücülere destek verene, mecbûr edildi!
Çâresizlikten, çâresizliği çâre diye dayatan gayr-ı milli demokrat maskelilere mecbûr olan millet, çâresiz bırakıldı!
Bu mecbûriyetin sonunda bir mahkûmiyet var! Birilerine mutlaka bedel ödetilecek ama bakalım kime?
Çârelerde demokrasi tükenmezmiş te bizi; "Demokrasilerde çâre tükenmez" diye oyalamışlar!...
TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: