Pazar, Eylül 06, 2009

KARDEŞ, KARDEŞİN KAMBURU...

Şu kardeşlik terânesine, bir de ben dokunayım!
Varlıklarıyla müftehîr olduğum; yoldaşlarım, arkadaşlarım, dostlarım, Kürt Ülküdaşlarıma hiç ama hiç kardeşim demedim! Onların da bana kardeş demelerine itiraz ettim! Çünkü:
Bir; kardeşin kardeşe ne yapabileceği, Habil'le Kabil'den bilinir.
İki; kardeş kardeşin kamburudur!
Hayatı düzenli, huzûrlu, istedikleri gibi yaşamak isteyenler; yabancıdan, elden, hatta yabandan arkadaş edinirler. Arkadaşın arkadaşa hatası, yok denecek kadar azdır. Çünkü müthiş ayıptır! "Kardeş kardeşe benzemez." ama "Söyle arkadaşını, ne olduğunu söyleyeyim." diye bir el terâzisi de vardır!
Büyüklerimden, nasîhat olarak çok dinledim: İnsana musallât olan bütün dertlere ameliyatla müdâhele edilir. Meselâ kalbe, mideye, böbreğe, dalağa, göze... Hatta, elden koldan, bacaktan biri kopacak olsa protez takılır. Kalp nakli, göz nakli, böbrek, dalak vs. nakli mümkündür ama bir illet vardır ki ona ameliyatla müdâhele mümkün değildir! O illetle doğan, ömür boyu çekmeğe mecbûrdur; Kambur!...
Kardeş te kardeşin kamburudur! Kardeş, istemeden edindiği kardeşini, çok rahatsız olsa bile ömür boyu taşımakla mükelleftir! Kötü kardeşinden vaz geçenin arkadaşlığı da makbûl sayılmaz! Çünkü kötü kardeşine ihtiyâcı olduğunda destek vermeyenin, arkadaşına desteği inandırıcı olmaz!
Bu yüzden varlıklarıyla müftehîr olduğum, beraber büyüdüğüm Kürt Dostlarıma kardeş demedim ama -dostlarımı tenzîh ederek- Kürtlere Kardeşlerim demiştim, diyorum!
Çanakkale Savaşında da, Kurtuluş Savaşı'nda da kardeşlerden Kabil'liği yapmış olan Kürtlerimizi asla ötelememeğe, asla ve kat'a emperyalizmin taşeronları bölücülere yem etmemeğe kararlıyım! Ne bir Kürt kardeşimden, ne de bir çakılımdan vaz geçmemeğe bedeli can bile olsa kararlıyım! Çünkü ben Türk'üm, kardeşim ve kardeşimden asla vaz geçmem...
Demokrasiyi amaçları için araç kullanan iki zihniyetin, art niyetli emellerine Kürt Kardeşlerimi yem etmem! Yıllarca, demokrasiyi araç gördüğünü saklamadan iktidara kadar yükselen bir zihniyetle demokrasi ve seçim sistemimizi araç kullanıp seçimlere bağımsız girip terörist tehditleriyle seçilerek meclisimize kadar giren bölücü zihniyetin, işbirliği ile muhatabız! İçinde ne olduğu bilinmeyen "Açılım Paketi"nde, Cumhuriyet ve Atatürk'le hesaplaşmak isteyen bu iki zihniyetin ittifâkı var!...
Türkiye'de 36 etnik grup olduğunu ve kendisinin Gürcü asıllı olduğunu da söyleyen bir Başbakan var. "Kendi Meclis Grubu'nun içinde bu etnik tasnîfi yapmış mıdır?" diye soran, kanaat önderi okurlarım var. Hatta; " 'Hüsniyâdis Hortladı' adlı ve Bülent Arınç'ın Büyük Amcası'nın hayatını hikâye eden kitaptan haberi var mıdır? Menemen'de Kubilay'ı testere ile kesen Derviş Mehmed'in yine Arınç'ın öz dedesi olduğuna dair internet bilgilerinden, haberdâr mıdır?" diye sorulara muhatabım. Elçiye zevâl olmaz! İleteyim!...
Ve Kardeş bildiğim, ömür boyu taşımakla mükellef olduğum ve kambur olarak ta kabulleneceğim Kürtlerimizi, hiç bir emperyalizm taşeronuna yem etmemeğe kararlılığımı bir daha ifâde edeyim...
Cehâletleri dolayısıyla; şıhları ve ağaları yüzünden eğitim alamamış Kardeşlerimizin aslâ bu taşeronlarla olmadıklarını bilirim. Kürt olmayan ve Kürtçe bilmeyen Apo'nun, Kürtçe bilmeyen Ayna'nın ve Ermeni, Arap oldukları bilinen teröristlerin asla Kürtlerin hakkı gibi bir düşüncelerinin olmadığını bildiğimizi de zavallı kardeşlerimize hatırlatarak yüksek sesle söylemeliyim!
Son söz olarak ta; kardeş kardeşin kamburudur ve ele-güne karşı kardeşimizi taşımakla mükellefiz vesselâm...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: