Pazar, Eylül 27, 2009

HAZAN MEVSİMİ...

Mevsim, hazan...
Tabiat sararmağa, bitkiler solmağa, ağaçlar yaprak dökmeğe başladı. Caddeler sokaklar, dökülen yapraklarla kirlenmeğe ve belediyelerimize cabadan bir iş çıkmağa başladı!...
Bazı akıllı temizlik elemanları, güçlerinin yettiği fidan irisi ağaçları kuvvetle silkeliyorlar. İşe de yarıyor! Süpürüp daha bir sokak öteye geçmemişken yeniden dökülecek yapraklarla sokağın kirlenmesini belli bir süre de olsa erteliyor bu erken-zorla yaprak dökümü!...
Bu hazan, yani sonbahar beni ziyâdesiyle duygusallaştırır.
İşini akıllı yapan -ve kesinlikle mâzur- bu çöpçüleri; "Zamanı gelmeden çiçek açmaz." öğretisinin hazanda alacağı, "Zamanı gelmeyen yaprak düşmez." öğretisine kafa tutuyorlar gibi algılıyorum!
Bu kafa tutuş da; "Dalından kopan yaprağın kaderini, rüzgâr tayin eder." öğretisini, öğüdünü, siyâsi vasiyetini hatırlatıyor! Ve mırıldanıyorum hemen, iyisiyle-kötüsüyle, millisiyle-işbirlikçisiyle, ülkücüsüyle-devrimcisiyle, iktidarı-muhalefetiyle; "Bana her şey seni hatırlatıyor."
Akıllı çöpçüler tarafından, dallarından zorla silkelenenler olarak o kadar çoğaldık ki!
Dalımızdan koparılmış olmamıza rağmen, savurmak isteyen rüzgâra direnebilmek için öylesine irâde üstü güç sergiledik ki!
İki taşın arasına veya kuytu bir köşeye saklanmayı başararak rüzgâra direnebilenler, çürümeye râzı olduk! Dalımızdan zorla düşürüldüğümüz nokta da kalarak, silkeleyen çöpçüden saklanarak, Okyanus ötesi rüzgârına direnerek, düştüğümüz-düşürüldüğümüz yerde çürümeye ahd ettik! Çürüyüp toprağa karışarak ya yeni bir fidanca düştüğümüz yerden yeşermek, ya da silkelendiğimiz ağacımıza gıda olabilmek, doğal gübre olabilmek için düştüğümüz yerde çürümeye ahd ettik!
Düştüğü yerde kalamayanların ise; yakın mesai arkadaşlarınca akıllı, duyarlı çevrecilerce kurnaz diye târif edilen, silkeleyen çöpçü tarafından; vaktinden önce dalından düşürülüp çöp arabalarıyla mıntıkasından çoook uzaklara atılarak, düştüğü yerde ekolojik sistem içinde seyr ü sefer yapmalarına mâ'ni olundu!
İlk baharlarda bütün sokaklarımızı salgın hastalık sebebi pamuğa boğan kanada kavakları 'pamukçuk'larına serbest olan sokaklarımız bize yasaklandı! Çünkü bizler, yaprak ta olsak henüz kurumamış olduğumuz için kanada kavağı pamukçuğundan daha ağırdık ve rüzgâr kuvvetli olmazsa düştüğümüz yerde kalıp topraklaşırdık!
Toprağımıza karışır, gıda olur, düştüğümüz ağaca sadâkatle besin olurduk! Bu ise ağacımızın uzun ömürlü olması, daha çok seneler yaprak dökmesi ve kurnaz çöpçüye daha uzun yıllar cabadan iş çıkarılması demekti! İzin vermedi!...
İzin verilmiyor ve okyanus ötesinden esen rüzgâra göre izin, verilmeyecek!...
Doğallıktan seracılığa, seracılıktan organik tarıma geçilmesini; kolaycılığı, kurnazlığı, tembelliği, işbirlikçiliği akıllılık ve medenîlik; ayrık otlarını farklılık-renklilik diye tarif eden ve dayatan kurnaz seracılar, kurnaz çöpçüler tarafından her geçen gün biraz daha ekolojik dengemiz bozuluyor!
Gerçek mal sahibi olmayan, kiralık veya emânetçi bahçevanlar bahçeleri, bağbanlar bağları korumamakta benzeşince; gûya ekilmeden yerinde veya dalında pazarlanılan hayâli semereler için verilen yeşil renkli gâvur paraları yüzünden ekim işi de bitti, harman-hasat işi de!
Çiftçiler tohum üretmiyor, bağbanlar bağlara sahiplik etmiyor!
Akıllı çöpçü tarifli îmanlı harâmiler de bağlarımızı, bostanlarımızı talan ediyor hiç saklamadan!
Mevsim hazan dostlar! Yaprak dökümü var ve kör olmayası çöpçüler, bizi hâlâ çok kuvvetle silkeliyorlar!
Ya tam zamanıyken hemen şimdi bir ehîl bağban çıkacak ya da bağımızda, bostanımızda, tarlalarımızda organik tarım adıyla, kotalarla-yasaklarla, ekmeden alınan beleş gâvur paralarıyla, îmanımızın da sâyesinde yok oluş cehenneminin dibini boylayacağız!
Aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünüyor ve belki de görünen köye gitmek için bir kılavuza ihtiyacı olan bakar körler, sadece biziz!
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: