Cuma, Eylül 11, 2009

TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR

"Derviş, dervişin arkasına sırayla geçer!", "Tatlı tatlı yemenin, acı acı çıkarması var!", "Allah, ibreti ahrete bırakmaz.", "Gülme komşuna, gelir başına..", "Haramdan bina olmaz." mış...
Bunlar, istemediğimiz kadar sıralayabileceğimiz ata öğütlerimiz. Kim, ne kadar uymuş veya kim, ne kadar uyar, hiç belli değil...
Sen; Dinç Bilgin parçalanırken, malları haraç mezat satılırken seyredeceksin!
Sen; Ciner'ler parçalanırken, kıs kıs gülerek seyredeceksin!
Sen; Karamehmet'ler, Uzan'lar, daha niceleri hâkim güçler tarafından parçalanırken rakiplerinin yok edilişinden aldığın keyifle şampanya patlatacaksın!
Sen; "Türkiye Türklerindir." başlığıyla Türk Milleti'nin gönlünde taht kurmuş bir dev gazetede; enteli-danteli, sağcılıktan-solculuktan geçineni, geçmişine ve şanlı arkadaşlarına ihânet eden paraya tapan, ucuz "Dolma Kalemler"i, milletin başına kanaat önderi olarak belâ edeceksin!
Hele sen!
Hele sen! Aydın Doğan; Başbakan Mesut Yılmaz ve eşi Berna Yılmaz'ın arasında, hiç bir adab-ı muaşeret kuralına uymayan bir oturuşla ve tempo tutamayan acemi ve ukala oturuşunla, hayatımda affedemeyeceğim bir gfotoğraf olarak hafızama kazınacaksın!
Sağ gösterip sol vuracak, tahrik edip üzerine saldığın bürokratların canına okuduğu medya patronlarının yok edilişini, zafer kazanmış edâlarıyla kutlayacak, bu arada Almanya'dan plaket üstüne plaket alacaksın!...
Sana hiç kimse; "Mağrur olma padişahım! Senden büyük Allah var." dememiştir de, sana hiç kimse; "Deveden büyük fil var!", "Dinsizin hakkından imansız gelir!" demedi mi Allah aşkına?
Gerçek kanaat önderleri, gerçek Türk münevverleri, açlık-tokluk arası hayatlarını tevekkül ve şükürle idâme ettirirlerken; şarap kompedanlarıyla, allı-pullu medyatik sosyetelerle, Hac farizâsını dizi yazı haline getiren edep fukaralarıyla, milletin millîyeti ve mukaddesatıyla açıkça alay etmeyi entellik sayan kiralık kafalarla; kapalı kapılar ardındaki kalem tehditleriyle kazandığın-aldığın söylenen ihâlelerle süratle zirvelere tırmanırken, bu çağ dışı aracın freninin patlayacağını ve seni zirveden tepetaklak yuvarlayacağını hiç mi söyleyen çıkmadı?
Kirasını ödeyemediğini bildiğim, yol parası olmadığı için davet edildiği toplantılara elli yalan muazeretle katılamadığını bildiğim, basım parasını temin edemediği için millete çok lâzım olan çalışmalarını kitaplaştıramadıklarını bildiğim Türk Münevverleri varken; boğaza nâzır villalarla transfer ettiğin kalemşorların, kamu vicdânını nasıl yaraladığını, milletin onlara ve patronları olarak sana nasıl kem biçtiğini hiç mi duymadın?
Başbakan'la Eşi arasındaki edep dışı tavrınla oturduğun günlerde seni uyarmak ve itiraz etmek için yaptığım haykırışıma; "Amaaan! Boş verin!" demeğe bile tenezzül etmediğin günden beri, bu günü bekliyordum biliyor musun Aydın Doğan?
Sen; açıkça parçalanan, târ ü mâr edilen meslektaşların gazete patronlarına göbeğini kaşıyarak seyircilik ettiğin, hatta sayısız beddualarla bu gününün beklendiği için, yalnızlığa mahkûmsun!
Seni savunmaya niyetlenenlerin cümlelerindeki inançsızlığın, kendi söylediklerine kendilerinin de inanmayışlarının ne kadar belli olduğunun farkında mısın?
Milletin başına belâ olmasında çok katkın olan Hükümet'in, seni parçalarken ki keyfinden, milletin hiç rahatsız olmadığının farkında mısın?
Parayla değil bu işler Aydın Doğan, sırayla sırayla! Yanlış örnek olduğun medya patronluğunla basın dünyasında yaptığın tahrîbat, nasıl giderilir bilemem ama ciddi vebâldesin Aydın Doğan, çok vebâllisin! Yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette olmamışlardır... Sana ve senden aldıklarıyla şımaran "Dolma Kalemler"e rağmen;
"TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR." vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Eee ne demişler hocam : Keser döner sap döner,gün olur hesap döner .!!! sizcede öyle değilmi... Saygılar .