Perşembe, Eylül 17, 2009

"SİZ BİZSİNİZ BİZ DE SİZ..."

Asena Esma Erçoban; "MHP... SİZ BİZSİNİZ BİZDE SİZ." diye bir ileti göndermişler bendenize!...
Ziyâdesiyle duygulandım! Koptum şu lânet olası "açılım"lı, saçılımlı, cehennemleştirilmiş -içinde cennet vatanımızın da olduğu- fâni dünyadan!...
Adıyla müsemma Asena Esma;
"Bizde, bize biz derler, sizde bize ne derler?" tekerlemesiyle büyüyüp biz de; size de, sana da, ona da biz dedik hiç yüksünmeden. Çünkü biliyorduk ki ne kadar çok sen-ben'i bizleştirebilirsek o kadar bizleşecek, o kadar büyüyecek, o kadar güçlenecektik...
Başbuğ'lu özel ve güzel yıllarda sen-ben'leri azaltabildiğimizce azaltıp biz'i büyütebildiğimizce büyütmüştük te...
Birden bire, bir kara 4 Nisan'da gök kubbe yıkıldı başımıza!... Emr-i Hakk tecellî etti, Başbuğsuz kaldık, başsız kaldık...
Başsız, Başbuğsuz kalınca yıllarca didinerek bizleştirdiğimiz polat kıvamlı karargâhımızın içine, -biz can acımızla meşgulken- kurtçuklar giriverdi! Tabiatın bu iskeletsiz yaratıkları, fıtratları gereği bütün meyvelerin olduğu gibi bizim de 40 yıllık emeğimizin tam göbeğine yerleştiler!... Acımıza alışıp dünyaya geri döndüğümüzde tam kalbimize yerleşmiş, yerleştirilmiş kurtçukları fark ettik ama geç kalmıştık!... Çürümemek için direnebildiğimizce direndik...
Nasıl oldu, ne zaman oldu ve niye olduğunu anlayamadığımız bir uygulamayla; Başbuğumuz'la birlikte "MHP Davası"ndan yargılanan kahramanlarımız, sabıkalı sayılarak seçim listelerinden silindi! Sarkık bıyıklı, delikanlı edâlı yürüyüşlerinden dolayı isimsizliği tercih etmiş "Dâvânın Aysbergleri", sessizce teşkilatlarımızdan ihrâc edildiler!...
Mevcut Genel Başkan'a, kongrelerde muhalif olmamıza rağmen hemen kongreden sonra ; "Ülkücü irâde tecellî etmiştir." diyerek, teşkilatımızın emrinde olduğumuzu yazdık-söyledik ama yetmedi!...
Kendimizi parçalayarak, hançeremizi yırtarak; "Biz de sizdeniz! Biz de sizdeniiiiz!" diye haykırdık ama bizim, "bizimkiler" dediklerimiz, bize "hâin" dediler!...
MHP, bizim evimizdi. Ülkü Ocakları, bizim yurdumuzdu, yuvamızdı... Partiden ve Ocak'tan uzakta kendimizi sudan çıkarılmış balık gibi hissettik! Kendimizi, elinden en sevdiği oyuncağı alınmış yaramaz çocuk gibi hissettik!
Tepindik, bağırdık, yırtındık ama "Yol Arkadaşları" bize tercîh edilmiş, "Yol Arkadaşları"nca Genel Başkan'a muhalifliğimiz yüzünden, yağcılık olsun diye "hâin"leştirilmiştik!...
"Ne mozaiği ulaaaan?" kükremesine, "Çiçek Bahçesi" ile; "Onlar ne kadar Kürtse ben de o kadar Kürdüm, ben ne kadar Türk'sem onlar da o kadar Türk'tür." katalizörlüğüne; "Farklılıkların farkında olarak ülke yönetimi" ile sessizce karşı çıkıldı ve bunun adı demokratlık koyuldu!
PeKaKa'nın en tescillî siyâsallarıyla tokalaşılarak, kucaklaşılarak, Doğu Türkistan'da karşılıklı göbek atılarak, "Gâzi Meclis"in rengi tamamlandı! İncindik Asena Esma Ablam!... Yüreklerimiz târ u mâr oldu!...
Türk kimliğimize ve Atatürk'ümüze karşılığını bütün siyâsi hayatında hiç saklamamış birinin "Köşk"e çıkışını, Recep Tayyip Erdoğan'a rağmen kolayladılar! Başbakanlık'ta da Deniz Baykal'ın siyâsi yasağını kaldırttırarak demokratlaştığı Recep Tayyip Erdoğan olunca; seksen yıllık Cumhuriyet kazanımlarını, iki yıl gibi kısa bir zamanda kadrolaşarak yok etmeğe başladılar!Bizden zannettiğimiz, "Bizimkiler" dediklerimiz yüzünden; yüzyılın son iki Başbuğu, Başbuğ Atatürk'ün seksen yıllık, Başbuğ Türkeş'in kırk yıllık emekleri zâyi edilmek üzere!
Bütün bunlara rağmen, evet bütün bunlara rağmen haklısın Asena Esma Ablam;
"SİZ BİZSİNİZ, BİZ DE SİZ.." vesselâm..."
TÜRK'ÜN HER ŞEYİ GÜZELDİR VE HER ŞEYDEN GÜZELDİR.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: