Çarşamba, Eylül 23, 2009

HER KES KONUŞSUN...

İçeriği meçhûl "açılım"la ilgili kapanım manevraları son hızla devam ederken, Başbakanımız, "oradaki dost"a tekmil vermek üzere seyahatteyken, sadece konuşmuş olmak için ağzı olan konuşuyorken, her kesin yaptığı gibi ben de öküzümün altında buzağı aramakla meşguldüm!
"Söylesem tesiri yok, sussam gönül râzı değil." diye Fuzuli'ce sitem edeli epeyce zaman oldu ama!... Bizde de ağız vardı ve ağzı olan konuşacaktı!
"Açılım" vardı memlekette! Önce "Kürt Açılımı", sonra "Daha Fazla Demokrasi Açılımı"... Öylesine bir açılım ki; devlete-millete düşman, kırk bin insanımızın katline imza atmış, yüz milyarlarca liranın harcanmasına sebep olmuş, on bine yakın devlet görevlimizin şehâdetine sebep şakilere 'Daha Fazla Demokratik Hak" sağlayacak!...
Bu açılım ortamında; İmralı mahkûmu konuşacak, yol haritası belirtip devleti tehdît edecek! Teröristlerin siyasallaşmışları konuşacak; Genel Kurmay'ı, Devleti, Başbakanı tehdit edecek! Magazin basının meşhûr lekelisi serçelikten kargalığa terfi ederek konuşacak; devletin-milletin bütünlüğünü savunan en az 65 milyon Türk'ü, iki cihanda lekeli ilan edecek!
Gene magazin basınımızın değişmez popüleri, Avşar Kızımız konuşacak; "Bu işe başladıysanız bitirmek zorundasınız. En azından başarmaya doğru gidildiğini hissettireceksiniz. Aksi halde bu yeni doğmuş bebeğin ağzına memeyi verip en güzel anında çekmeye benzer ki bu çok tehlikeli! Çünkü o zaman ne olur o bebek? Kıyameti koparır, olay çıkarır! Ne zaman ki sen yine o memeyi ağzına verirsin ya da başka bir meme; ancak o zaman susar, başka türlü kurtulamazsın artık. " diyerek İmralı mahkûmunun, dağdaki eşkiyaların sözlerini, tefsîr ederek söyleyecek!
"12 Kötü Adam" konuşacak! Birileri adına PeKaKa kamplarına kuryelik edecekler, dağdaki canileri gitarlarla poz verdirerek resmedecek, Mehmetçiğime kalleşçe kurşun sıkan hainleri becerebildiklerince mazlumlaştıracak ve demokrasi silahıyla, demokratlık maskesiyle sistemi-cumhuriyeti tehdît edecek!
Kürt konuşacak, Kürtçü bölücü konuşacak, Ermeni diyasporası temsilcileri konuşacak, AB ve ABD işbirlikçileri konuşacak, Vatikan'ın Ilımlı İslamcı temsilcileri konuşacak, cemaat şeyhleri konuşacak, iman tacirleri konuşacak ve konuşma haklarını kullanacaklar amaaaa;
Türk konuşmayacak! Atatürk'ün vârisleri konuşmayacak! " Hiç bir Kürdümü onlara yem ve piyon etmem! Ne bir Kürdümün saçının telinden, ne de bir çakıl taşımdan vaz geçmem! Bu toprağı hangi bedelle alarak vatanlaştırdıysam aynı bedelle veririm." diyen Vatanperver, milliyetperver konuşmayacak!
Genel Kurmay ve Ordu mensupları, Yüksek Yargı Mensupları konuşmayacak! Bunlardan konuşanlar; "Açılımı bölünme tehlikesi görenler asıl bölücülüğü yapıyorlar!" diye Başbakan tarafından itham edilecek ve eğer dokunulmazlığı yoksa konuşan soluğu Silivri'de alacak!
Ağzı olanın konuştuğu bu Demokratik Türkiye'de, Asker konuşmasın diyenlere Prof.Dr. Mümtaz SOYSAL, geçtiğimiz günlerde televizyonda;" Herkesin konuşması gereken demokraside asker niye konuşmasın? Konuşmasın ne yapsın? Konuşmayıp darbe mi yapsın?" mealinde müthiş bir soru sordu!...
Art niyetli ve konuşmaması gerekenlerin konuşturulduğu, açılımla ilgili fikirlerine müracaat edildiği bu günlerde Millet te konuşuyor: Otuz yıllık yüz karamız olan 12 Eylül Kıyameti figüranlarını, kamu vicdanının yargıladığı ve hak ettiği yere koyduğu bu günlerde; 12 Eylül'ün, "ABD'nin Bizim Çocuklar"ını; "Onları tenkid edelim diyerek Orduyu tahkîr ediyorlar!" mantığıyla savunmanın da bir mantık olmadığını söylüyor!
Türk Milleti ne Ordusundan, ne de dininden asla vaz geçmez! Ordunun bizim evlatlarımızdan müteşekkil olduğunu, devletimizin-milletimizin bekası için olmazsa olmaz olduğunu biliriz. Komuta Kademesi de içlerinde "ABD'nin Bizim Çocuklar"ının olduğunu, samimi millet evlatlarına insanlık dışı işkenceler uyguladıklarını, bu yüzden başımıza PeKaKa belasının açılmasına sebeplik ettiklerini, bir özeleştiriyle söyleyerek konuşsunlar! Böylece yeniden başımızın tacı, yüreklerimizin Paşası olsunlar!
Nasıl ki sahabîler içinden yani Peygamber(s.a.v.)'imizi görenler içinden Ebu Cehil'e ve benzerlerine lânet okunuyorsa; Ordumuz'un içindeki bilinen ve milletin nefretine muhatap kişilere söylenenlerin de asla ve kat'a Güçlü Ordumuz'a mal edilmemesi, böyle tefsir edilerek yanlış anlamlar yüklenmemesi gerektiğini söylüyor!
Devletin; birbirine protokol sıralaması ve emir komuta zinciriyle bağlı kurumlardan oluştuğunu, her kurumun birbirini denetlemekle yükümlü olduğunu bilerek ve yanlış yapan kurumu yertkili diğer kurumun uyarması için konuşması gereğini hiç unutmadan; gerçekten 'Konuşan Türkiye'de nice mutlu bayramlara dileklerimle...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: