Perşembe, Eylül 03, 2009

YENİ TÜRBAN: AÇILIM...

Tramvay vatmanı, sağ gösterip sol vurmaya, devam ediyor!
"Düğün değil, bayram değil ... ?" misâli; devâsa ekonomik sıkıntılar, işsizlik-aşsızlık, mayınlı araziler, ha bire şehît haberleri, ABD'nin Irak'tan çekilirken yerine bırakacağı bir bataklık nöbetçisi arayışları devam ederken birden bire; "Kürt Açılımı-Açılım-Demokratik Açılım" sıralı adlandırmasıyla bir sanal fırtına koparıldı!
Bir zamanlar, Meclis'te veya kapalı kapılar ardında, milletten gizli halledilmek istenen işler olduğunda örtü olarak kullanılan bir türban vardı! Türban, delik-deşik! Türban'ın malzeme edildiği ve artık milletin pek umurunda olmadığı anlaşılınca, yeni bir gündem örtüsüne ihtiyaç vardı!
Demokrasiyi amaçlarına ulaşmak için tramvay gören ve vatmanlığına kadar yükselen -haklarını teslîm edelim, başarılı- siyâsetçiler, yeni örtüyü açıkladılar: Ağlayan analar ve Kürtçüler!
Başbakan, Özel Hareketçi Emniyet mensuplarına verdiği iftar yemeğinde; "Anneliğin sağcılığı solculuğu yoktur. Bizim bu süreçte annelerin göz yaşlarını dindirmekten başka bir gayemiz yoktur. " dediler! Doğrudur!...
Analığın, fikrî ve siyâsal taassûbu yoktur! Hatta; demokrasi getirmek için işgâl edilen Irak'ta conilerin tecâvüz ettiği kadınlar dahi, "piç"lerini doğururken ve doğurduktan sonra anadır! Hayatları boyunca taşımakla mükellef oldukları bir nâmus ve esâret "leke"sini, anaca beslemek ve büyütmekle mes'ûldürler!
İtlâf edilen bir PeKaKa'lının hesâbını, -canını da aldıktan sonra- elbette ciğeri yanan Kürt Ana'dan sormak, vicdân işi değildir! Böyle bir şey de yok. Ama devlete baş kaldırıp hudûtu ve huzûru korumakla görevli Kınalı Kuzu'ları şehît ederek ciğeri parçalanan anayla, o hâinin anasını benzeştirmek te vicdân işi değildir!
"Leke"lilerin "İki cihanda lekeli" diye ilan etmeğe çalıştığı vatanperverler, milliyetperverler olarak kendi kurdukları korku tüneline giremeyen siyâsi korkak kurnazlara; "Kapalı kapılar ardında yaptığınız ve ortalığı "Açılım" diye toz duman ederek başarıyla sakladığınız Ermenistan Sınır Meselesi'ni millete izahta çok zorlanacaksınız çoook!" diye hatırlatırız.
Daha dün Azerbaycan Meclisinde ayakta alkışlanmadınız mı? Karabağ meselesi halledilmeden sınır açılmaz demediniz mi? "Tek millet, iki devlet" tarifli kardeşlerimiz ve millet nazarında yalancılığı, bu kadar kolay mı kabul ediyorsunuz? Bu millet sizin duruşunuza, -ne demekse-; "Diklenmeden dik duruşunuza" iki kere oy vermedi mi?
Hadi köşeye sıkışmış PeKaKa'yı, İmralı mahkûmunca fırçalanmış ve paniklemiş DTP'yi ve salaklıkları tarihte defaetle tescîlli, kolay kullanılabilen Kürtçüleri kandırdınız! Ya Türk Milleti'ni ne yapacaksınız? Sağcı-solcu samîmi dindarlara, partilerine öfkelenip size oy veren milliyetçilere ve sosyal demokratlara, Atatürkseverlere, Kara Kalpaklılara, Ülkücülere, Devrimcilere, Kınalı Kuzularını Devlete-Vatana kurban gönderen ciğerleri yanık Türk Analar'a da mı aptal muamelesi yapıyorsunuz?
"Açılım falan yok! Bir şeylerin üzerini örtüyorlar!" diye yırtınıyordum! Beni bu kadar çabuk haklı çıkararak millî-ma'şerî vicdanda ne hâle düştüğünüzün farkında mısınız? Öz dedesinin Menemen'de Kubilay'ı testereyle kesen kişi olduğu internet sitelerinde günlerdir yazılan çizilen Bülent Arınç'ın; "Bu, seçim kaybetmemize sebep olabilecek kadar risktir." sözleriyle nerelere mesaj verdiriyordunuz?
Önünüze müthiş bir Türkçe dirençle çıkan MHP Genel Başkanı ve CHP Genel Başkanına; "İspatlayamayan alçaktır! Namussuzdur!" diye saldırarak, Ermenilerle yaptığınız anlaşmaları mı kamufle ediyordunuz?
Sorular çok, cevâp tek: Amaca ulaşmak için araç olarak kullanılan demokrasi sâyesinde millet, iki kere kandırıldı! Millet, kandırıldığının farkında bilesiniz! Ne kadar yüksekten düşerseniz, o kadar çok kırığınız olacak bilesiniz!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: