Çarşamba, Eylül 30, 2009

STADLARDAKİ AÇILIM...

Baba ocağından, ana kucağından ayrılarak 1971'de istanbul'a geldiğim ilk yıllarda; "şarklı-garplı" diye bir gruplaşma vardı, açıkça hissedilir ve hissettirilirdi.
18 yaşımdan beri Kars'tan uzaktayım. Hayatımı programladığım ve dostluklarımın oluştuğu, 1973-1980 yıllarındaki Erzurum ikâmetim, doğduğum yere en yakın olduğum mesafeydi! Mesafe yakındı ama iki şehir arasındaki komşuluk bağı yok edilmiş, koparılmıştı!
Erzurum'da bir Karslı olarak hiç bir rahatsızlığım olmadı ama Erzurum'da hem de siyâseten tek hakim güç olan Ülkücüler arasında gördüğüm ihtiramdan hareketle, çoğu Erzurumluyu Karslı olduğuma inandıramadım yıllarca!
Erzurumlu popüler Devrimciler varken o zamanlarda da anlayamadığım, yorumlayamadığım bir şehircilik taassubuyla onlara bir şey denilmez ama otobüs terminalinde 70 yaşındaki köylü bir Karslıya komünist diye saldırılırdı!
Şehircilik-hemşericilik taassubuna bir de mezhebî taassup eklenince, içinden çıkılmaz bir durum oluşurdu! Cahil Erzurumluların gözünde Karslı demek, "Kızılbaş-komünist" demekti ve bu cahiller ne hikmetse üniversiteliydi ve onlara göre bir kızılbaşın müslüman olabilmesi için ayağının altındaki tuğla eriyinceye kadar gusül abdesti alması gerekti! Kötüden elbette örnek olmaz!
Bana göre, hâlâ "Huzûr Şehri" diyebileceğim tek adres, Erzurum. Bu tarifte Eşim'in Erzurumlu olmasının bir katkısı var mı diye hep sordum kendime. Kaçarak evlendiğimiz için oğlum ilk okul dördüncü sınıfta olmasına rağmen kayınlarımla küskün olduğumuzu hatırlayarak bu etkinin, az olduğunu biliyorum ama Erzurum ve Erzurumluların 'Çocuklarımın Dayıları' olduğunu da keyifle biliyorum...
Çok kolay zannedilen zor bir konu mecra'ına girdiğimi fark ettim! 60'lı-70'li yıllarda bölgecilikle başlayıp, hemşericilikle süren ve 80'li yıllarda şehirciliğe, daha sonra da ilçe- kasaba-köycülüğe kadar lokalleştirilen bu ayrımcılıktan hep korktum! Şehir derneklerine, ilçe-kasaba-köy derneklerine bu yüzden hep mesâfeli kaldım! Bir insanın hem fikir mensûbu olup, hem de hemşericilik denen ayrımcılığı yapabilmesini hiç anlayamadım!
Fikrî yapımın temelini kazandığım, doğduğum şehirle en sert düşmanlıkların yaşandığı yıllarda Erzurum'da edindiğim dostluklar, elbette bu düşüncemde pay sahibidir.
Bu konuda mutlaka detaylı, gözlemlerle desteklenen bilgilerin paylaşılması ve bu şehir-ilçe-kasaba-köy dernekçiliklerinden sür'atle ve mutlaka vaz geçilmesi gereğine inanırım.
Tam burada, son "Bursa Spor-Diyarbakır Spor Maçı"na geçelim çünkü sağ duyulu her kesi çok rahatsız eden ve ürküten bir olaydı stadyumda seyircilerin, stad önünde yöneticilerin yaptıkları!
Sağ duyulu Diyarbakırlıların yönettiği, -yanlış anlaşılmasın diye adını vermeyeceğim- bir internet sitesinde, olaylarla ilgili yorumları okuduğumda, korkumda haklı olduğumu gördüm!
70'li yıllarda, DDKO (Devrimci Doğu Kültür Ocakları) kurulduğunda, Kürt Ülküdaşlarımızın buna karşılık kurmak istedikleri; "Milliyetçi-Ülkücü Doğu Kültür Ocakları" fikrine, "Ayrımcılık olur!" düşüncesiyle çok sert karşı çıkan Merhûm Alparslan Türkeş'i ve bu sert karşı koyuşa asla gönül koymamış Kürt Ülkücüleri hatırlayınca, bir hoş oldum...
Bizi, nereden nereye getirdiler!
Bursalılar, Diyarbakırlılara insafsız bir ön yargıyla; "PKK'lı" etiketi yapıştırırken Diyarbakırlılar da Bursalıların geneline hiç te hoş olmayan bir sıfat yakıştırmışlar! Alın size açılım!...
Yüzlerce yıllık iki kültür merkezimizi, Bursa ile Diyarbakır'ı getirdiğiniz hâle bakın! "Hayâ, imandandır." öğretisini hatırlayarak utanın eğer hâlâ varsa bu duygunuz!
Dil birliğimizi, millî birliğimizi, kültür birliğimizi, hayal birliğimizi ayrıştırarak dağdaki teröriste demokratik haklar vermek uğraşısına girilirse; teröristlerin siyasallaşmışları, millet vekili dokunulmazlığı zırhıyla mahkemelere kafa tutarsa; devlete çok başarılı ve kahramanca görevler yapmış, anlı-şanlı Paşalar, görevliler polis zoruyla derdest edilirse; bu yapılan gerçek manada "açılım" değil, araların açılımı olur ki oluyor!
Böyle bir projenin olmayacağı, olamayacağı, AKP tarafından da anlaşılmış olmalı ki önce iki kere adını değiştirdiler, şimdi de zamana yayarak unutturma gayretindeler!
Biz unutmaya hazırız! Yanlışın neresinden dönülürse kârdır mantığıyla dönülsün yeter ki! Bunun siyasal rantını da kim kazanırsa kazansın!
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: