Cumartesi, Aralık 11, 2010

BÖYLE GÖZ ÇIKARMAYA İHTİYÂÇ YOK!...

"Türkiye'nin bugünlerde bu tür tokalaşmalara çok ihtiyâcı var!" mış! TÜSİAD'daki hazırlanıldığından şüphelendiğimiz karşılaşmada PKK'nın siyasallaşmışlarıyla tokalaşmayı soranlara böyle açıklamış Bahçeli!
Bu tavra ve savunmaya sesli itirazlar var!
Bu tokalaşılanların, seçim sistemimizi delerek, İmralıdaki bebek katili caninin onayı ile bağımsız girip PKK'nın silahları gölgesinde Meclis'e taşındıktan sonra partileştikleri, unutuldu mu?
Abdulhak Hamit; "Türk Milleti söylemez, söylenir." demişti. Biz de yıllardır milletin söylentilerini seslendirerek söylemeğe uğraşırız! Ortadoğuda, doğuda, uzakdoğuda, Orta Asyada dîne direnen töreden olan "Kan davası"; beğensek te-beğenmesek te, tenkît etsek te-etmesek te var! Kan davası sonlandırılmadan, barışılmadan davalıyla tokalaşılırsa peşînen yenilgiyi kabullenmek diye yorumlanır!
Son günlerdeki öğrenci olaylarında uygulanan faşizan baskı ile orantısız, zalimce güç kullanımı ile bölücülerin şehir yapılanması olduğu artık saklanmayan KCK'lıların taşlı-sopalı, molotoflu, bombalı saldırılarına karşı "İleri Demokrasi" uygulamalarını, millet kıyaslamıyor mu?
Silahsız, molotofsuz öğrencilere acımasızca saldırırken; PKK'nın şehir yapılanması olduğu kesin bilinen KCK'lıların polise, askere yaptıkları işaret fişekli, molotoflu, taşlı-sopalı, silahlı saldırılarına karşı, "İleri Demokrasi" adıyla teslîm olunmasıyla bir farkı var mıdır bu tokalaşmanın?
Tesâdüfen karşılaşmada nezâket gereği tokalaşılıp sorulduğunda da; "Mecbûren, nezâket gereği!" denilseydi, bu tokalaşma dikkat bile çekmezdi!
Söylenenlere göre bu tokalaşmaya ihtiyaç yok!
Dahası nezâketen tokalaşmaya mecbûriyet oluşturulan; bu, Meclis'teki yeminlerine ihânet eden yalancıların, ilk seçimlerde sandıktan çıkmamaları için ne lazımsa onu yapmak ihtiyâç! PKK'nın siyasallaşmışlarını sistem alt edemediyse, sandıkta alt etmek ihtiyâç!
BDP'nin hiçbir ankette veya hiçbir tahminde barajı aşabilmesi mümkün görünmüyor! Seçim Barajı ayıbına bir daha sığınarak meseleye bakarsak bu yemînlerini inkâr eden yalancıların parti olarak seçime girecekleri mi zannediliyor? Bunlar bir daha, İmralı'dan onay alabilirlerse bağımsız olarak seçimlere girmeyecekler mi?
Asıl ihtiyâç bu yemîn kaçkınlarının, seçimlere katılmalarını yasal yollardan engellemek, engellenemiyorsa seçimde altetmek değil midir?
Kolay işleri bu kadar zorlaştırmaya neden bu kadar hevesli olunur?
AKP'nin ABD ve AB zorlamalarıyla "açılım" adıyla dayattığı bölücülükle mücâdele, bölücülerin şehir yapılanmaları olduklarını artık saklamayan bölücü siyasallarla tokalaşmak mıdır? Bunlarla tokalaşarak kimle barışılacak? Bunlar bir daha seçilirlerse, dokunulmazlık zırhıyla korunarak bütün millî değerlere saldırmayacaklar mı?
Halkları birleştirerek milletleştiren millî teâmülün adı olan Türk Milliyetçiliğinin, millet-devlet-vatan düşmanlarına yaklaşımı bu mudur?
ABD Büyük Elçisine randevu vermeyen, Pensilvanya'da oturup Dînimizi "Ilımlı" adıyla başka şekle sokmaya çalışanlara açıkça meydan okuyan, "Ordu millet" sıfatlı Türk Milleti'nin tavrını temsîlen asimetrik saldırıya muhatap Paşalara sahip çıkan, "Gerekirse Anadolu'yu yeniden fethederiz!" diye kükreyen, misyonerlik çalışmalarını ödüllendirmek diye algılanan kilise açılışlarına-tamiratlarına karşı Anı'da Cuma Namazı kılarak Türk yürekleri fetheden olumludan da olumlu millî davranışlardan sonra; "Bu tokalaşmalara ihtiyâç" neden olsun ki?
Kaş alalım derken göz çıkarmak bu değil mi?
CHP'nin yeniden SODEP veya SHP'leştirildiği bugünlerde, MHP'den başka millî duruş yokken bu tokalaşmaya neden ihtiyâç duyulsun ki?
Bu tavırdan nasıl dönülür bilemem ama sür'atle dönülmesi gerek diye Devletin Milletin Bekası için Birlik dâvetine koşmaya hazırlanan herkesin söylenmelerini kendimiz de söylenerek iletmek durumundayız vesselam!...
"TÜRK'E BAŞ OLAMAZ TÜRK'ÜM DEMEYEN."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: