Cumartesi, Aralık 25, 2010

VALLAHİ DURMANIN ZAMANI DEĞİL!...

(16 Aralık 2005 tarihli bir yazım.)
Tekrar tekrar ikrârdan şeref duyarım: Aklım kesti keseli Ülkücüyüm. 1967-1968 yıllarında "Türkeşçi" olarak çıktığım fikrî yolculuğumda; Başbuğ Türkeş tarafından Ülkücü edilenlerdenim. Ülkücülüğümden hayatım boyunca hiç tavizim olmadı. Ülkücülükte kararlıyım!...
Son nefesime kadar da; "İnadına MHP" diye haykıracağım! Bütün Ülküdaşlarımı da "Durmanın zamanı değil !" diye tahrîk ederek "İnadına MHP" demeğe davet edeceğim!
Tabi soru cevaplarla bu sloganı hâfızâlara kazımaya gayret ederek...
Kimlerin inadına? MHP'li olmayanların! MHP'yi sudan bahânelerle terk edenlerin! Ülkücülüğün bânisi, siyaset sahnesine sokan tek ismi olan Başbuğ'un; "Ülkücü otomatikman MHP'lidir." tarifini, vasîyetini inkâr edenlerin inadına! MHP'yi niye terk ettiğini kendileri de bilmeyen ve derme-çatma "deprem çadırları"na niye gittiklerinin de farkında olamadan "Ülkücülükten geçinenler"in inadına!...
Herkes; Miliyetçi, Türkçü, Kürtçü, bilmem neci olabilir! Herkes; sağcı, solcu, ümmetçi, liberal, kapitalist, faşist olabilir! Herkes; sosyal demokrat, demokratik solcu, komünist, renksiz, ateist olabilir! Herkes; değişip gelişenlerden, dünü inkâr edenlerden, terk edenlerden olabilir! Herkes, her istediği ortama girebilir ve girdiği ortamın siyâsi şeklini alarak istediği siyasi kimliğe bürünebilir... Ama MHP'li olmayan birinin "Ülkücüyüm." demeye hakkı olamaz! Ülkücülük, MHP'liliği şart koşar. Bu olmazsa olmazdır! "Eski Ülkücü!" uydurmasına da karşı çıkarız! Ülkücü ve Ülkücülük eskimeyen, eskitilemeyen bir Türkçe direncin adıdır!
AKP içindeki MHP kökenlilere Devlet Bahçeli'nin; "...onlar da orada kalıp milletle hesaplaşsa daha iyi olur!" yorum tavsiyesini, sağcı-milliyetçi-ümmetçi-ulusalcı partilerde olan ve "Eski" kimliği ile gezenler için de Ülkücü camia söylemektedir. MHP'de olmayan eskimişler de oldukları yerde kalarak hem milletle, hem de ülküdaşlarıyla yüzleşmek zorundadır! Tercîh hakları yarı yarıya; ya sessiz sedâsız terk ettikleri safa dönerler, ya da gittikleri yerde milletle ve ülküdaşlarıyla yüzleşirler!
Son zamanlardaki "İnadına MHP." sloganım ve ısrarım yüzünden sitemlere ve sözlü saldırılara muhatabım! Bir daha ve ısrarla diyorum: Terk ettiğiniz safa dönmek hakkınız var! Ama Osman Yüksel Serdengeçti edep ve adabıyla! Nedir o? Bir daha hatırlayarak rahmetle yâd edelim...
Serdengeçti, Başbuğ'a kızar ve MHP'yi terk eder. Milli Selamet Partisi'ne gider. MSP'de rahatsız olur ve tekrar MHP'ye döner. Gidişi ile dönüşü, sadece kırk gündür.
O tarihlerde İstanbul'da öğrenciydim. Bir iş dolayısıyla Ankara'ya gelmiştim. Bahçeli'deki MHP Genel Merkezine de uğradım. Serdengeçtiyi' "Mabetsiz Şehir" adlı risâlesinden biliyor ama tanımıyordum. Genel Merkez'in bahçe kapısı önündeki ağaca yaslanarak bekleyen rind birine, Teşkilattan biri; "Serdengeçti! Niye bekliyorsun içeri girsene!" dedi. Serdengeçti adını duyunca dikkat kesildim. Demek ki o dev adam, buydu! "Ne kolay! Buradan uzak kırk günün kefâretini ödemeden girmek ne kolay!" cevâbıyla Serdengeçti, hafızama silinmeyecek şekilde kazınmıştı!...
Şimdi, herkes gelmeli. Gelen her Ülküdaşımıza yüreğimizde yer var! Hatta gitmelerine rağmen yuvalarını soğutmadık bile! Ama edeple gelmeliler! Gelip sadece safa girmeli ve işlerine bıraktıkları yerden devam etmeliler. Kendilerinden, uzakta geçirdikleri zamanın kefâretini de istemeyiz! Herkese dediğimiz gibi onlara da; "Vallahi durmanın zamanı değil!" deriz... Çünkü; AKP tasfiye edilmezse, korkarız Türkiye tasfiye edilir, endişesini taşıyoruz!
"VE TEVEKKEL A'LALLAH."
Selam, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: