Pazartesi, Temmuz 11, 2011

MONARŞİMİZ HAYIRLI OLSUN!...

"İleri Demokratik AKP Monarşisi", CeHaPe'nin yeminiyle tamamlandı! Hayırlı olsun!
"Kürt Açılımı, Demokratik Açılım, Milli Birlik Projesi" sıfatlarıyla güne, bölgeye ve Erdoğan'ın moraline göre değişen-değiştirilen ta'vîzlerle şımarıklığın tadını çıkaranlar da; güpegündüz asker katleden, yol kesip asker kaçıran eşkiyalar biraz daha ta'vîz kopardıktan ve İmralı ile nihâi anlaşmadan sonra gelip göstermelik yemîni ettiklerinde iyice hayırlı olsun, "İleri Demokratik AKP Monarşisi"!...
"Gâzi Meclis Kürsüsü"nün neye yaradığını gösteren biri vardı Meclis'te şükr'olsun! Kamer GENÇ'i yedi kere seçip gönderen Tuncelilileri, ben de tebrîk ederim! Ayrıca yedi kere niye seçildiğini ispatlayan duruşuyla Kamer GENÇ'i de bütün Türkiye adına alkışlarım! Türkiye adına alkış hakkımı da kendim verdim! Türkiye'nin milleti ve vatanıyla bölünmez bütünlüğü için ölmek hakkımı kendim verebiliyorsam; Türkiye'nin tek hakimi edilen AKP'ye muhalefet etme hakkımı kendi irademle kullanıyorsam; Türkiye adına teşekkür etme hakkını da kendime, kendim verdim! Hem, Deniz Feneri'nde toplanan paraların bir kısmının "Demokrat Monarşist Erdoğan"ın Oğlu'nun Bacanağına gönderildiğini; hem, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin İçişleri Bakanlığı'nca soruşturulmasına izin verilmeyen yüzlerce dosyasını; hem de MHP'li Engin Alan Paşa'nın ayağa kalkmadığı için Erdoğan tarafından cezalandırıldığını, kendi beyanlarını hatırlatarak dillendirdiği için teşekkürler, alkışlar!...
Önemsediğim bir konuya da değinmeliyim. Sözümüzün, asıl muhataplarınca dinlenmemesinden rahatsızız elbette! Sözümüzün dinlenmemesinin, doğru olmamasından değil, ilgililerinin doğrudan rahatsız olmalarından olduğunu bilmelerine rağmen, "Ülkücü" adı ile bize saldırılardan iki kere rahatsızız! Taraftarlıkla ülküdaşlık arasındaki farkın farkında olamayan veya taraftarlığı ülküdaşlığa tercih eden, eyyâmcılığı, kurnazlığı akıllılık sayanların saldırılarını, tek geçim kaynakları olduğunu bildiğimiz için anlayışla karşılarız ama bizi yok sayıp, bazılarını davet edip sonra rencîde eden ve seçimden hemen sonra bütün emeklerimizi inkâr edeni ve yol arkadaşlarını anlamamız da, anlayışla karşılamamız da mümkün değil!
Hele son günlerin flaş genç fikir adamlarının; "80 öncesini ve 80 öncesinden kalanları silip atmak gerek." mealindeki karar yorumlarından sonra; "Acaba?"lardayım! Boynuz elbette kulağı geçmeli ama "Başkasının boynuzundan bize ne?" diye sorgulamadan da edemem! Dede-Torun sıcak ilişkisiyle torunlarımızın, çok şirince "Bozkurt işareti" yaptığını biliyorum; onlar büyüyünceye kadar çoğumuzun dünyamızı değişmiş olacağımızı da... Sağlığımızda kuşağımızı "silip atmak" hazırlığındaki bir neslin elinde, torunlarımız ne kadar millî duygu alırlar, merak ederim!
"Silip atmak" ta öyle söylendiği kadar kolay değil elbette! Çünkü silmek için önce yazmak gerek. Bizim kuşağı, bu gençler yazmamışlardır o yüzden de mümessil olmayana yazmadığını silme hakkını kimse tanımaz! Aynı mantıkla "atmak" için de önce ele almak gerek ki hele buna ne bu gençlerin, ne de hiç kimsenin gücü yetmez!
Bunlardan birilerini tahrîk ve tenkît için bahsetmedim!
Öğretmenlik ve dedelikle pekişmiş babalığımdan bilirim ki dünyanın en dayanılmaz işkencesi öğüt dinlemektir. Soğuk demir ustası bir babanın, hekim oğluna parmaktaki dolamayı tedavi nasihatine elbette can dayanmaz! Amaaa; bilek kalınlığında bir demiri elle eğip bükmenin yolunu, usta demirci babadan dinlemeyen inşaaatçi evlâda ise ey vaaah ki ey vah!
Çâre, ikrâr sayılmayacak bir tarzda susmak galiba! Hesap adamlarının, eyyamcıların, kurnazların iltifat gördüğü bir zaman ve zemînde, sözümüzün hükümsüz sayılmasına dayanamayacağımıza göre Rahmetli Durmuş HOCAOĞLU'nun düşünüp yazamadığı; "Geleceğe Mektuplar"ı, becerebildiğimiz kadar yazmak üzere siyâseten susmak gerek!
Atatürk emâneti Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin saygınlığını, yıllardır çıkardıkları dikte yasalarla zayıflatan Meclis'in "saygınlığını korumak" için koşarak gidenleri, ayaklarını sürüyerek gidenleri ve inanmadıkları için uymayacaklarını söylemelerine rağmen önümüzdeki günlerde gelmeleri beklenen Demokrat Tröristleri, saygın(!)lıklarıyla başbaşa bırakmak en saygın iş gibi!
"HASSO'YU HANA SOKAN YOK; O, HANÇERİNİ ASACAK YER ARAR!"
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: