Cumartesi, Şubat 25, 2012

BEN TÜRK'ÜM, TÜRK BEN'İM...

Ben, Türk'üm. Benimle uğraşmamak, akıl gereği!
Ben milletim! Ben devletim! Ben devletli ve Peygamber(s.a.v.)'den duâlı bir milletim!
Dünya müslümanları benim, ben Müslümanım!
Hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeyen, mazlûma merhâmetli, zâlime acımasız ve dininden dönenleri islâh etmek üzere yaratıldığı; Allah'ın onlardan, onların da Allah'tan razı olduğu Kur'an-ı Kerim'de -(Maide/54)- işâret edilen millet, benim!...
"Türklerle iyi geçininiz. Çünkü onlar için çok uzun süreli hâkimiyet söz konusudur." hâdisi ile işâret edilen millet, Ben'im...
Ben, dünyanın dengesiyim!
Ben, tarih yapanım! Ben, kendilerine medenî diye iftirâ eden Avrupalı barbarlara, tarihi yazma görevi verenim!
Ben, halkçılık oynayan, işveli dolma kalemlerin yazdıklarını, okumaya tenezzül etmeyenim!
Ben, "Bu memleket; dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az yedi bin senelik bir Türk beşiğidir. Beşik doğanın rüzgârıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk doğanın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu sonra onlara alıştı. Onların oğlu oldu. Birgün o doğa çocuğu; doğa oldu, şimşek, yıldırım, güneş oldu, Türk oldu... Türk budur! Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir!" diye, Muhteşem Türk Atatürk tarafından kitâbesi tarihe tekrâr yazılan milletim!
Ben, "Yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfâdıyım."
Ben, "Biz biliriz bizim işlerimizi/ İşimiz kimseden sorulmamıştır." deyip övünmeden tarihe nezâret etmiş tek milletim!
Ben, bir Genel Kurmay Başkanım'ın ağzından; "Halkımız metin ve milletine bağlı." şeklinde târif edilerek, halkları milletleştirebilmekte mâhir tek milletim!
Benimle yaşayan huzûrlu olur. Huzûrlu kalır. Bana ihanet edenlerin yaşadıkları, ilerde yaşayacaklarının da habercisi olan, kindâr değil gerçek dindâr tek mütevekkîl milletim!
Ben, öldükçe çoğalan, çoğaldıkça Allah yolunda ölümü; "Onlara ölüler demeyiniz. Onlar diridirler." Âyeti ile kabullenerek ölüm yarışına girenim! "Ve dirildik ölümü öldüren bir ölüşle." diye ölümü güzelleştirebilen milletim!
On üç bin yıldır dünyanın her yerine, tarihe emânet edip zamana kafa tutan kalıcı tamgalar vurarak medenîliğin, medeniyet yayıcılığının tek gönüllüsüyüm!
Demire su verip çelikleştiren, çelikleştirdiğim demirden yaptığım kılıçla çağ kapatıp çağ açanım! Aman dileyene kılıç vurmayan, mazlûma zûlmedene hesap soran tek milletim!
Ben Türk'üm. Türk ben'im!...
Türkçe durur, Türkçe vurur, Türkçe korurum!...
Dünyanın hiçbir yerinde ve tarihin hiçbir devresinde benden başka hiç bir millet; benim bağışlayıcılığımdan başka hiç bir sistem, 30.000 kişinin katiline tutsağı olduğu için bakmaz! İnsana bu kadar insan değeri verenim ben!
"İnsanı yaşat ki devlet yaşasın."
öğretisini yaşayarak, yaşatarak dünyaya öğreten milletim! Evrensel insan haklarının ilhâm kaynağıyım ben!
Benimle uğraşmamak akıl gereği!...
Durgunluğum, suskunluğum aczimden değil! On bin yılı aşkın yaşımla teâmüllerim gereği; her şeyi, her ihtimâli göz önünde bulundurarak kurgulanmış her plâna karşı plân hazırlayarak davrandığım için, durgun zannedilirim!
Beni tanımayanların binlerce yıllık basîretsizliklerine gülerek, aşacağım-taşacağım günü beklemekteyim!
"Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi" tarifini hak eden millet, Ben'im!
"Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım." vakârımla duranım!
Ben Türk'üm. Türk, ben'im!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selam, sevgi, dua
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: