Pazartesi, Şubat 27, 2012

ERİVAN'DAN BAKINCA TAKSİM...

26 Şubat'ta Dünya Türklüğünün nabzı, Taksim'de attı!
Dünyanın bir çok yerinde, Türkiye'nin hemen hemen her şehrinde insanlığın yüz karası Ermenilerin cinayetten de öte, iğrenç psikopatlıkları ve Hocalı Soykırımı lânetlendi!
Meseleye Ermeni cenâhından bakmaya çalıştım! Kendimi çok zorladım ama bir anlık empatiyle de olsa AKP Kurmaylığını ve Ermeniliği beceremedim! Gördüklerini; "Ben Savaşı Çekiyorum" adıyla kitaplaştıran Rus Televizyon Muhabiri Yuri Romanov'un anlattığı;
"... helikopterden gördüğüm, bu insanlık dışı dehşet verici manzara, beni dehşetler içinde bırakıyordu! Karın eridiği dağ yamacındaki sararmış otların üzerinde insan cesetleri bulunuyordu. Büyük bir alan kadın, yaşlı ve çocuk cesetleri ile doluydu. Cesetler arasında bulunan ninesine sarılmış küçük kız cesedi, insanı yakan bir manzara idi! Beyaz saçlı, başı açık ninenin yanına küçük kız uzanmıştı. Nedense, onların ayaklarını dikenli tellerle bağlamışlardı! Ninenin elleri de bağlıydı. Her ikisinin kafasında kurşun yarası vardı. Yaklaşık 4 yaşındaki kız çocuğu hayatının son anında ellerini ölmüş anneannesine uzatmıştı! Bu sahneden o kadar etkilendim ki, kamerayı bile unuttum..." satırlarını okuyan birinin empatiyle de olsa, bir anlık ta olsa Ermeni olabilmesi, onlar gibi düşünmeyi denemesi mümkün mü? Beceremedim!
Dış Politikada diplomatça "Ermeni Açılımı"; iç politikada demokratça "Komşuyla Sıfır Sorun" adıyla pazarlamaya çalışılan uygulama ile; "Hocalı olaylarına kadar Azerbaycanlılar, Ermenilerin sivillere karşı güç kullanmayacaklarını düşünüyorlardı. Ama biz bu klişeyi yıktık." diyen Sarkisyan'la el-ele, göz-göze, diz-dize, baş-başa maç izleyen, dışardaki kimliksizliğin ve korkaklığın maskesi diplomasiye sığınarak Bursa'daki maç öncesi Azerbaycan Bayraklarını toplatıp çöpe attıran zihniyetin İçişleri Bakanı makamındaki zâtın yerine de kendimi koyamadım, empatiyi beceremedim!
Tayy-ı mekânı deneyerek Erivan'dan Bakü'ye ve Taksim'e bakmayı denedim! Erivan'dan, sözle söyleyenin yakışmadığı bir halde görünüyordu Bakü! Üzerinden 20 yıl geçmesine rağmen sadece bayatılarla, her yılki nümâyişlerden birini düzenleyerek çâresizlik sergiliyorlardı bir daha!
Erivan'dan Taksim'e bakınca, Türk Milleti'nin organizesiz ama muhteşem millî öfkesi görünüyor ve korkak seyircileri titretiyordu ki kürsüye; "Biz her türlü milliyetçiliğe, Türk milliyetçiliğine de karşıyız!" diyen zihniyeti temsîlen, İçişleri Bakanı çıkıyor ve; "Türk milleti ... Diliyle, diniyle kültürüyle, töresiyle, kadınıyla, erkeğiyle yeryüzünün, insanlığın medâr-ı iftihârı bir millettir." diyerek milliyetçiliğe başlıyor; "Afrika'da Asya'da, Balkanlar'da da olsa bu Türk milletini ilgilendirir. Çünkü biz sadece kendimiz için değil yeryüzündeki bütün insanlık için çalışan, onları seven, kabul eden bir milletiz!" hamâsetiyle 'her türlü milliyetçiliğe karşı' olan BOP Eş Başkanı Başbakan'ın, Suriye'ye de Haçlı ile birlikte müdâhele düşüncesine, zemîn hazırlamaya çalışlıyordu!
Tabi ki en fazla Sarkisyan ve Erivan'ın aklını karıştırıyordu! Çünkü onun ağa-babası Rusya'nın desteklediği Suriye'ye girme planlanıyordu! Taksim'deki Türk'ün Millî Dayanışması'ndan, nebbaş mantığıyla pay çalmaya çalışıyorlardı!
Oysa Taksim'deki yüz binler biliyordu ki; Türk dünyası ve Anadolu'nun her yerinde, itin uluması uğursuzluk sayılır ve uluyan it dövülerek susturulur. Kurdun uluması ise tedbîr gerektirir! Çünkü her tavır, gerçek sahîbine yakışır! Bilinir ki itin işi, duyduğu kurt ulumasına ürüyerek kalabalık etmektir!
Söz de aynıdır! Her söz, her ağıza yakışmaz! Fikri ile zikri bir olmayanların ağızlarında en güzel söz bile, itin kurda uluması mesâbesindedir! Dün Taksim'de, Millî hafızâya böylesi nâhoş bir diplomatça ve demokratça poz verildi! Sebeplerden Allah sorsun!
"TÜRK'E BAŞ OLAMAZ TÜRK'ÜM DEMEYEN."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: