Çarşamba, Şubat 15, 2012

MUHATAPSIZ-CEVAPSIZ SORULAR!

Muhalifliğimizden, birilerini tenkîtle kendimizi tatmîn çaresizliğinden değil, sadece merâktan muhatapsız bir-iki soru sormak istiyorum!
"Muhatapsız sorumu olur?" demeyin, olur! Muhatap olmamamıza rağmen bize sıkça sorulan soruyu sormadan, isterseniz genel manzaraya bir göz atalım :
Söylemiştik, biliyoruz ki ağız edilen MİT'i içirdiler, beyin mevkiindeki Başbakan sarhoş ve beden konumundaki Devlet yalpalıyor!
Biliyoruz ki Devlet düşerse, millet yaralanır! Sağlam kafa, sağlam vücûtta olur biliyoruz da tuttuğumuz yeri elimizde kalan vücutta sağlam kafa olabilir mi?
Son kadehin Oslo'da ikrâm edildiği MİT, artık kusuyor! Artık siyâset gündemini, polisin hazırladığı dosyaları onaylayan Özel Yetkili Savcılar belirliyor!
21. yy. Maltası Silivri'de; kocaman bir ordu, Çin'le yarışacak sayıda gazeteci-yazar, stadyum dolusu spor adamı, nerdeyse grup kuracak kadar seçilmiş milletvekili var! II. İstibdât'ın yandaş-muhbîr dolma kalemleri, muhalif kişileri ihbârla meşgûl!
Herkes renksiz! Sağcılar sağ gösterip sol; solcular sol gösterip sağ vuruyorlar! Sağcıların da, solcuların da değişip-gelişenleri liberalleştiler! Allah şifâ versin BOP Eş Başkanı Başbakan da hasta!
Bütün illegal oluşumların tepelerine kadar sirâyet etmeyi başaran Milli İstihbarat Teşkilâtı, sadece Ankara Yenimahalle'de yok!
Bombalı Demokrasi İhracatçısı Haçlı AB'nin "Yüz yılın dolandırıcılığı" dediği "Deniz Feneri e.v." davasının Türkiye ayağını, "Temiz kardeşimiz" diye savunan Başbakan bu defa da; KCK'nın, PKK'nın en tepesine kadar sirâyet eden ama yıllardır sayısız askerin, polisin, öğretmenin, imamın, sivil çoluk çocuğun şehit edilmesini engelleyemeyen, yetkililere istihbâratı yapmamakla suçlanan MİT'in başına koyduğu sâdık adamını korumakla meşgûl!
Herkese dokunan, Genelkurmay Başkanını tevkif edebilen Özel Yetkili Savcılar, Başbakan'ın korumasındaki MİT Müsteşarı'na ve MİT'çilere dokunamıyor! Kişiye Özel Yasa, bugün yarın çıkar! Yasal monarşiyi "Yeni Anayasa" ile tamamlayıp Sultanlığını ilana hazırlanan bir hastayla muhatâbız!
Yıllarca "ordu vesâyeti"nden şikâyetle milletin oylarını alarak, tramvay ettikleri demokrasi vagonlarını gereken duraklarda doldurup boşaltanlar sayesinde monarşiye dönüyoruz!
Genel manzarayı özetledikten sonra şimdi muhatapsız soruyu sorayım!
Kırk yıldır gizli mahfillerde, camilerde, cemaat evlerinde, tarikat dergâhlarında asker vesâyetindeki siyâset yüzünden ezildiklerini anlatıp, ağlaya ağlaya Allah ile aldatarak milletin % 50'sinin oyunu alıp üçüncü kere iktidâr olan AKP'nin yaptıklarını anlayabiliyor, yapabileceklerini tahmin edebiliyoruz!
Bazen dövüşüp, bazen dövüşüyor görünüp, "Yetmez ama Evet"çilerin de dalâlet ve destekleriyle Şırnak'ın Özerkliğini ilan eden PKK'nın dokunulamaz edilmişleri, seçim bölgelerindeyken, "Bahar kanlı olacak!" tehdîtlerini savururlarken Anamuhalefet ve "Yavru muhalefet" ne iş yapar?
Haftada bir gün, Meclis'te Grup Salonlarındaki konuşmalardan başka, ikinci ameliyatını olan Başbakan'a "Geçmiş olsun." mesajı nezâketlerinden başka ne iş yaparlar?
15 Şubat'ı yıl dönümü ilan ederek sokaklara ineceklerini söyleyen siyasallaşmış PKK'lıların yaptıklarını, onlarda hiç değilse kendi seçim bölgelerinde yapamazlar mı?
Bu demokrasi denilen sistem, sadece muhalefet partilerine mi miting yapma izni vermez? Bu İleri Demokrasi, sadece muhalefet partilerinin mi meydanlara inmesine manidir? Muhalefet milletvekillerinin de dokunulmazlıkları yok mu?
Yemîn olsunki bana çok sorulduğu ve bilgilen/dir/mek için soruyorum! Sorunun muhatabı yok! Ortaya soruyor ve cevabı kendi kendimize veriyoruz ama tatmîn olamıyoruz vesselâm!
SÖZ DİNLEMEYENİN SÖZÜ DİNLENMEZ!
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: