Cuma, Şubat 17, 2012

İNSÂNI YAŞAT Kİ HAYVAN YAŞASIN!

Kıssalar, hisse alınsın diyedir. Daha doğrusu öyleymiş!
Amerikan fıkrası-bilmecesi denilen abuk-subuk sorular, internet sayesinde oluşan saçma-sapan yazı dili, beyinlerimizi tehdîte başladı!
Çocuklarımız, saatlerce bilgisayarda saçma hayal ürünü çizgi oyun kahramanlarıyla uğraşmaktan bırakın koşup oynamayı, yürümeyi unuttular!
Bir kilo et parası zam talep eden veya özelleştirmeyle işini kaybeden işçilerin kış günü tazyikli su ile yerlerde sürüklendiği ülkede, milletvekili maaşlarına yüzde yüz zam yapılabiliyor! Dolgun maaş, iki yılda emeklilik, ömür boyu sağlık hizmeti, ulaşım-iletişim ayrıcalıkları ve en önemlisi dokunulmazlık, bütün kurnazlara milletvekilliği hayali kurduruyor! Yolu da belli!
Üretimin olmadığı ülkede hergün mu'tâd iş ve işlemleri ezbere yapan işli tembellerin beyinleri de tembelleşiyor! Uyku saati belli olmayan, uyandıklarında babadan üç-beş çay parası harçlık koparabilmişse soluğu en yakın kahvede alan, tembelliğe mecbûr işsizlerde de düşünme gücü kayboluyor! Şahsî büyüme, zenginleşme hayalleri kırk yıl öncede kaldı!
Gûya sanayi toplumu olduk; sanayi yok, fabrika yok! Cumhuriyet kazanımı KİT'leri artık bilen, hatırlayan yok! Tamamı "babalar gibi" satıldı, unutuldu! Sanayileşme diye tarım da kalmadı! Tarlasını ekmesin diye çiftçiye dönüm başı para veriliyor! Ekenlerse tohum, gübre ve mazot fiyatları yüzünden dönüm başı verilen parayı kazanamıyor!
Bütün bu sosyal olumsuzluklar üst-üste yığılınca, her alanda olduğu gibi siyâsette bozulma da kaçınılmaz! Siyâsetçi siyâsetin ne olduğunu bilmiyor; seçmenin kime, niye oy verdiği umûrunda değil! Tembelleştirilen toplumun, -seçim dönemlerinde-; yakacak odun-kömür ve gıda paketleriyle kapıları çalınınca; "Yardım paketi almayıp aç yatan bizden değildir." dinci-siyâsetin sosyal adâletiyle; illerde genel başkan kontenjanları, metropollerde varoşların yapısına göre tespit edilmiş milletvekili adayları ve hemşerilik rahatlığıyla Genel başkanlar adına yapılan inanılması güç vaatler ve gûya seçim! İktidarın keyfine göre sahnelenen erken veya zamanında seçim piyeslerinden sonra da ma'lûm Meclis!
Kıssadan bahsedip, bir de kıssa anlatacaktık! Dertli söyleğen olurmuş! Kıssadan bu kadar dert çıktığına göre demek ki gerçek olaylardan bile hisse almamışız ki bu hâli, üçüncü kere hem de % 50 oyla tekrarlamışız!
Millet aç! Üniversite diplomalılar, işsiz! Köyünden kente göç/ürül/enler aç, bî-ilaç! Bir yanda vicdâni retçiler, bir yanda paralı askerlik, bir yanda yokluktan çocuğunu askere gönderen şehit aileleri, bir yanda özerklik ilan eden şımartılmış bölücüler ve Güneydoğu'da şiddetli çatışmalar! İtlâf edilen PKK'lılar yanında şehit düşen Kınalı Kuzular ve Mecliste; birinin atayanı İmralı'daki câni olan 4 parti, hayvan hakları konusunda anlaşıp; "Sözünü tutmayanı kedi patilesin!" diye and içiyorlar! Hayvan haklarına da elbette sonsuz evet!
Ve kıssamız;

Buğday, Hac'ca niyetlenir. Dönünceye kadar millete vekâleten un-ekmek olacak birini arar. Aklına arpa gelir. Rica ve teklîf eder, arpa memnuniyetle kabullenir. Buğday Hac'dan dönünceye kadar o, ekmeklik un olacaktır. Buğday sevinir, teşekkürlerle yolculuk hazırlığı için evine yönelir. Biraz sonra, Arpa; "Buğday Kardeş! Buğday Kardeş!" diye bağırarak peşinden koşturur! Buğday, merakla döner. Arpa nefes nefese; "Buğday Kardeş, ya millet pasta isterse ne yapayım?" diye sorunca; "Sen ekmekliği becer, pasta zamanına inşallah ben dönerim!" diyen buğday yoluna devam eder!
Bu da hissemiz: Açların, yoksulların, Silivri Sürgünleri'nin, cezaevlerindeki suçsuzların, evlerinde hırsız korkusundan uyuyamayanların, kocaların öldürdüğü-işkence ettiği kadınların, mal gibi satılan kızların, fakir baba eline mahkûm aslan gibi işsiz diplomalı delikanlıların "İnsan Hakları"nı halledin, hayvan hakları kendiliğinden hallolur zaten!...
İNSANI SEVMEYEN, HAYVAN MI SEVER?
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: