Cuma, Şubat 10, 2012

"TARİH DEĞİL APTALLIK TEKERRÜR EDER!"

"Dinlerin kitaplarını; okuyup anlayana ateist, okuyup anlamayana dindâr, hem okumayıp hem de anlamayana yobaz denir." Nikola Tesla
Herkesin, herkesten önce de Başbakan'ın dikkatini çekmeye çalışacağım! 100 yıl öncenin tekrarını, "İkinci II. Abdulhamit olayı" yaşıyoruz sanki!
Özetleyerek hatırlayalım: I. Meşrûtiyet'le Osmanlı, Avrupa'ya teslîm olmuştu! İşbirlikçilerin ve Avrupa'nın baskılarıyla ülkeye sokulan malların vergileri düşürülmüş hem devlet gelirleri azaltılmış, hem de yerli sanayi bitirilmişti! Fransız İhtilâli'nin etkisiyle Balkanlar'daki ırkçı ayrılıkçılar kontrolden çıkmıştı! Avrupa ve Rusya etnik ayrılıkçıları destekliyordu. Ülkedeki gayr-ı müslîm azınlıkların durumlarının düzeltilmesi için dikte yasalar peşpeşe çıkartılıyordu! Tanzimat Fermanı ve Islahat Fermanları ile Osmanlı'nın sonu hazırlanıyordu! Bu zor günlerde Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi samîmi vatanseverlerin "Genç Osmanlılar" hareketi başladı. Bir yandan "Genç Osmanlılar", bir yandan Avrupadaki anayasal monarşiler'den etkilenen "Jön Türkler"in baskılarıyla yeniden Meşrûtiyet istekler başladı! Dış borç, had safhadaydı! Padişahı, sokak anarşisi azlediyor veya tahta çıkarıyordu! Sokağın tahta çıkardığı V. Murat ta yenilikçi ve ilerici fikirlere açık olmasına rağmen ruh sağlığı bozulunca tahttan indirilerek Meşrûtiyet vaad eden II. Abdulhamit, padişah edildi! Balkanlar'da ayrılıkçı isyanlar başlamış, Avrupalılar, başkent İstanbul'da toplanıp azınlıklar lehine yasalar yaptırıyorlardı!
Abdulhamit; sadrazam ve nazırları istediği gibi atayıp görevden almasını sağlayan, Meclisi feshetme yetkisini padişaha veren Kanun-i Esâsi'yi şart koşarak Meşrutiyet'i ilan etti! Kanun-i Esasi'ye göre Padişah, hafiye jurnallarıyla istediği kişiyi sürgün edebiliyordu! Malta, muhalif aydınlarla doluydu!
Hakkını teslîm etmeliyiz ki II. Abdulhamit, "istihbaratla sağladığı istibdât"ıyla Osmanlı'nın çöküşünü otuz yıl ertelemiştir! Günümüzü hayret derecede andıran uygulamalar da vardı, meselâ; Said-i Nursi'yi Kürt Üniversitesi kurmak isteği yüzünden deli diye tımarhâneye kapattıran "Ulu Hakan Abdulhamit"tir! İstediği bakanı "kulağından tutup kapı önüne koyma" yetkisini, Avrupa'nın dikte ettirdiği Kanun-i Esâsi'den almaktadır! Herkesi takip eden hafiyeler, ve o hafiyeleri de takip eden hafiyeler halkası vardır, son nokta Yıldız Sarayı'dır! "Yeni Osmanlıcılar"ın Başkanlık sistemi ve anayasal monarşi isteklerine aynen benzemiyor mu?
"1918-1919 İttihat - Terakki'nin Sorgulanması ve Yargılanması*"na baktığımızda; yüz yıl öncenin harfiyyen tekrârını izliyoruz sanki! "Her türlü milliyetçiliğe karşı olma" aynen var ama devlet, Türk Milliyetçiliği esasına göre İmparatorluk molozlarından çıkarılmış bir Türk Devleti!
Polis- Ordu- MİT çekişmesi ve kurumlararası iç rekâbet aynen var ve hangi kurumun, kimin emrinde olduğu belli değil!
Kuvvetler dengesi söz konusu ama Başbakan'a bağlı Adâlet Bakanı'nın atadığı Özel Yetkili Savcılar, herkese dokunabilirken MİT'e dokunamıyor! "Dokunan yanar" tarifli "gizli erk"in güdümünde olduğu söylenen Emniyet Genel Müdürlüğü; Yıldız Sarayı benzeri Konut'a muhalif işler yapabiliyor! Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a sığınan MİT Müsteşarı'na ne olacağı merak edilirken basında; "Mazeretsiz olarak ifadeye gitmeyen 4 MİT'çi hakkında da yakalama kararı çıkartıldı." haberleri var!
27 Nisan Muhtırası'nı bizzat yazdığını söyleyen Büyükanıt'la Dolmabahçe'deki; "mezara gidecek" tarifli ikili görüşme ile tehdît edildiği söylenen Başbakan'a bir de "Uludere bombalaması"nın emrini verenin kendisi olduğu söylentileriyle saldırılınca; 21. yy. Maltası Silivri'de Başbakan'a locada yer ayarlanıldığı yorumları, tamâmen mesnetsiz mi?
Rehberi karga olanın burnu İleri Demokrasi'den kurtulmaz mı acaba?
Şaşkın tavşan, avcının önünde diklenmeden dikilirmiş vesselâm...
"TÜRK'E BAŞ OLAMAZ TÜRK'ÜM DEMEYEN"
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

* İttihat-Terakki'nin Sorgulanması ve Yargılanması, Osman Selim KOCAHANOĞLU-(Meclis-i Mebusan Zabıtları)-Temel Yayınları

Hiç yorum yok: