Pazartesi, Şubat 13, 2012

ORDU'NUN DERELERİ...

Dünyayı Türkçe Okuyan Gazetemiz aracılığıyla Ordu Valiliği ve Ordu Belediye Başkanlığı'na hitâben bir sesleniş ve her iki makama birer istidâm var, arz ederim!
"Burada yatan; Tanrı'ya tevekkülle, Türk Milleti sevdâsıyla yaşayan, Türk Birliği hayâliyle ölen, hayâlinin Türkçe duâlarla beslenip büyütülmesini isteyen bir Türk'tür." yazılı mezâr kitâbemi yaptıracağım.
Ordu'nun, âlicenap Orduluların bağrında bu Deli Sevdalı'ya bir mezâr yeri var mı? Sağır kulakları patlatırcasına "Gençliğe Hitabe"yi okuyan Ordulular'a sadece "Seviyorum." desem yetmez! "Saygı duyuyorum." desem, yetmez!
"Bütün şer pınarları aksa yukarı aksa/ Vatan senden vaz geçmem, dünya üstüme kalksa!" tavrıyla; mü'mîn sadâkatini, Türk cesâretini, emânete ehîlliğini, nesiller arası kültür taşıyıcılığında müthîş köprülüğünü ispatlayan Orduluları sadece "Seviyorum! Saygılıyım!" demek yetmez! Duygularımı ifâdede kelimelerim çâresiz ama bütün sağırlara sesini duyurabilecek kudret ve ferâsetteki Ordulular'ın beni anlayacaklarından emînim!
Üstte mavi gök çökünceye, altta yağız yer delininceye kadar aranızda, bağrınızda yatmak istiyorum! Bağrınızda bana bir kişilik yer var mı? Ordu'dan, Ordulular'dan bir kişilik mezâr yeri istiyorum!
Nerede Emr-i Hakk vaki olursa olsun, rûhumun huzûra ereceğini biliyorum ama mezârım, nerede olursa olsun garip kalacak diye endîşelerim var! Bu endîşelerime son verir misiniz?
Ordulular; o yiğit, cesûr, sâdık bağrınızda bir Türk'e ebedî yerleşim izni verir misiniz?
Sessiz sadâsız gelsem. Değişmez adresimi gözlerimle görsem ve hazır kitâbemi, ters çevirerek "kesin dönüş"üme kadar üzerine koysam, rahat dolaşsam olmaz mı?
Ordulular, bana bu şerefi, bu hakkı verir misiniz?
Şahsî şımarıklık hakkımı kullandıktan sonra Türk Milleti'nin millî karakterini yok sayarak ukalâlaşan siyâsilere, "El atına binen çabuk iner." ata sözünü unutan Haçlı işbirlikçisi jokeylere de seslenmek gerek!
Orduluların, gök kubbeyi patlatan "Genliğe Hitâbe" nârâlarını duydunuz mu?
"Erzurum'da kar yağsa, Rize'de üşüyorum!" diyen karadenizli coşkusunu, paylaşımcılığını, tarihe ve emânetlere sahiplenişini gördünüz mü?
Görmediyseniz görün! Duymadıysanız duyun! Bilmediyseniz artık bilin! Görün, duyun, bilin çünkü bu millet size haddinizi bildirmek üzere niyetlendi!
Kendinize gelin çünkü bu millet sizi kendinize getirmek üzere hareketlendi!
Bu kadirşinâs millet, sever! Sevdiğini destekler! Sevdiğini şımartır ama haddini aşan sevdiğinin haddini de bildirir! Perçeminden, alnından tuttuğu gibi yere çalar!
Türk Milleti bu Vatanı, bu Devleti, bu Cumhuriyeti sokaktan bulmadı! Birileri hediye etmedi! Düvel-i Muazzama diye yağcılık kokan sıfatlandırıcılara inat Yedi Düvel adıyla gelen Haçlı'yı Çanakkale'ye gömerek, denizlere dökerek, Ege'ye süpürerek ve her karışı için binlerce can vererek kazandı! Böylesi pahalı, kıymetli kazanımlarından üç-beş siyâsinin işbirlikçiliği, Haçlı Müslümanlığı gerçekleşsin diye vaz geçmez!
Gerektiğinde ölür, gerektiğinde öldürür ama ondan önce uyarı amacıyla Ordu Stadyumunda yaptığı gibi gök kubbeyi patlatırcasına haykırır! "Ey inananlar! İçinizden kim dininden dönerse şunu bilsin: Allah yakında, kendilerini sevdiği ve kendisini seven, müminlere karşı boynu bükük, kâfirlere karşı başı dik bir topluluk getirecektir. Bunlar Allah yolunda tüm gayretleriyle didinirler, hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar."(Maide-54) Âyeti size bir şey söylemiyor mu vesselâm.
"TÜRK'E BAŞ OLAMAZ TÜRK'ÜM DEMEYEN."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: