Salı, Şubat 07, 2012

SUSULACAK ZAMAN DEĞİL!

Bazen; umulmayan taş, baş yarar; bazen atılan taş, ürkütülen kurbağaya değmez!
Bir şey yapmayanın hata yapması elbette mümkün değil! Bir işin doğru mu, yanlış mı olduğunun görülmesi için yapılması şart ama eğer yapılmak istenen meselâ bıçak kullanmaksa bıçağı nerede, ne zaman, niye ve kimin kullanacağı çok önemli!
Kasap elinde veya ahçıbaşı elinde hârika işlere yarayan bıçak; çocukta veya acemi birinde elini kesen tehlikeli bir araca, katilin elinde ise suç aletine, silaha dönüşür!
Samîmiyetle belirtmeliyim ki söyleyeceklerim; tembîh, telkîn ve tekdîr amaçlı!
Yıllarca; ısrarla gittiğimizde kapısının yüzümüze kapatıldığı, bacadan girmek istediğimizde tıkanıldığı, pencereye yöneldiğimizde demir parmaklıkların çekildiği, ömrümüzün 45 yılını propagandisti olarak geçirdiğimiz MHP'ye bizi yabancı ettiler!
Bahse konu MHP, bana o kadar yabancılaştı ki bir zamanlar görmüş gibi bile değilim! Ki yıllarca; "Ben MHP'yim, onlar MHP'li!" diyerek dolaşan biriyim! Beni atının terkine almayanları, itimin terkine almamak gibi bir kişisel karşılık enâniyyetine soyundum!
Genel Başkan ve arkadaşlarının Üsküdar'ı geçmek için zorla el koydukları atları varsa benim de bana sâdık ve komutlarımı harfiyyen uygulayan bir itim var! Onlar, Üsküdâr'ı geçmek için çaldıkları atı sürerken ben, itimin ürümesine bile izin vermeyeceğim!
11 Şubat Günü; durumdan kendilerine görev çıkaran "Serdengeçti" olmalarını dilediğim Ülkücüler, MHP Genel Merkezi önünde toplanacaklarını duyuruyorlar! Ülkücüleri o gün yanlarında olmaya çağırıyorlar!
Muhalif zannettikleri için -uyarı amaçlı samîmi Ülkücü seslere- kulaklarını tıkamış olan Balgat Sakinlerine seslenerek, tıkalı kulaklara taleplerini duyurmaya çalışacaklarını söylüyorlar!
Asla samîmiyetlerini sorgulamak gibi bir samîmiyetsizlik göstermem ama nedense hâlâ gönlümün bir yeri, -kulağıma- "İnsan, kendi parmağı ile kendi gözünü oymaz!" diye fısıldıyor kahr'etsin!...
Oysa; istediğim zaman, istediğim yöne veya kişiye istediğim gibi bakmayan, irâdem dışında olmadık zamanlarda, olmadık yerlere ve kişilere işmâr eden gözüme öyle kızgın, öyle öfkeliyim ki!
Aslında bu kendi kendime söylenmelerim, sosyal paylaşım ağından bana da yapılan davete, cevâben kendime söylediklerim!
Sözlerimin kudreti nisbetinde davet nezâketinde ve beni de kendilerinden sayma samîmiyetindeki "Ülkücüyüm" ikrârlarına inanmaktan başka şansım olmayan kişilere; ağabeyce, kandaşça, ülküdaşça uyarı niyetiyle düşündüklerim!
Fikriyle zikri bir olmayanlar yüzünden çekilen sıkıntı; Türk Milleti ve Türk Milliyetçiliğinin siyâseten sahipsizliği, konjonkturel maskelerle saklanılmaya çalışılan siyâsi ürkeklikler, olmadık bahânelerle maskelenmeye çalışılan "Kinci-Dînci II. Cumhuriyetçiler"e verilen destek ve katkı; Türk Milleti ve Devleti'nin on yıllık tek kaosu AKP'nin dağılmasını "kaos olur" şeklindeki tarif; Ölümünde bile Türk Milleti'ne birlik çağrısını yapıp % 18,5'luk bir oya sebep olan Başbuğ Alparslan Türkeş'in emeklerinin inkârı, "Dün, Başbuğ Türkeş'ti! O'nunla hiç baraj aşılamamıştı! Şimdi Başbuğ Bahçeli ve onunla MHP oy rekoru kırdı!" şeklindeki dünü inkâr söylemleri, Ocağı'ndan Partisinden zorla koparılan Ülkü Devleri, kongre süreci başlar başlamaz bir kaç Millet Vekilini huzura çağırarak "kemik sesleri" yle güçlendirilen tehdîtler ve daha benzer nice sebepler bu arkadaşları, haklı kılıyor!
Yıllarca; "Elinden sevdiği oyuncağı alınan çocuk gibiyim! Şımarıkça evimizin camlarını taşlıyorum! Benim Teşkilatlarımı geri veriiiin!" diye feryâd edip yırtınmıştım!
Duymamışlardı! Duyup kaale almamışlardı!
Bir sürü Türk Milliyetçisi, markalaşmış millet fedâisini kırıp bir kenâra atmışlardı!
Günün birinde, mutlaka "Mahalle Çocukları"ndan biri veya birilerinin, elinden sevdiği oyuncağı alınan çocuk samîmiyetiyle harekete geçmelerini bekliyordum!
Eğer her hangi bir Genel başkan Adayına destek amaçlı yapılmış olsaydı; "Bal alana da, pekmez satana da ...!" demek işin en doğrusuydu ama şimdi korkarım bal alan da benim, pekmez satan da!...
Allah hayırlara te'vil etsin inşallah...
TÜRK, TÜRK'Ü KORUSUN Kİ TANRI DA TÜRK'Ü KORUSUN vesselâm...
Selâm, sevgi, dua...

Hiç yorum yok: