Pazar, Ekim 14, 2012

BOZKURTLARA TANINAN TARİHİ ŞANS...

"Bizim taraftarlarımız; rûhen ve fikren genç kalan ihtiyarlarla olgun ve erişkin kalb ve dimağa sahip delikanlılar, yüce Türk devletinin yenilmez, zinde hayat gücü ve Türk Milletinin teminâtı ve istikbâli gençliktir." (Alparsan Türkeş-Temel Görüşler, s.25)

Bizim neslin dedelerimiz, Osmanlı'dır. 
Haçlı'nın ablukaya aldığı ve kışkırttığı azınlıkların isyanlarıyla bunaltılmış; Balkanlar'da, Haçlı'nın; Kafkaslar'da Rusların, Mağrip ve Maşrık'ta İngiliz-İtalyan-Fransızlarla işbirliği yapan arsız Arapların ihânetleriyle yara üstüne yara almış, Müslüman Türk olarak dünya ile tek başına savaşmış ve yenilmiş Osmanlı'nın özü olan Türk boyudur!...
Çanakkale'de 253.000 kere; Yemen, Libya ve Arabistan çöllerinde on binlerce kere gözleri oyulup susuzluktan kavrularak, Medîne Müdafaası'nda çekirge yiyerek binlerce kere; Allahüekber'de 90.000 kere donarak can verip yeryüzünü cehennem eden Haçlı'ya Allah rızâsı için direnip destanlaşan bir neslin çocuklarıydı bizim Dedelerimiz!...
Osmanlı'nın Düvel-i Muazzâma dediği Yedi Düvel adlı Haçlı ile her cephede çarpışan bir neslin torunlarının çocuklarıyız biz!
Dedelerimizle ne kadar övünsek ve onlara layık olamadığımız için ne kadar dövünsek azdır! Her biri başlı başına birer millet olan ve destan yazan Türklerin torunları olarak, çok pahalıya mal olmuş Türk Devleti'ni ve Türkiye adlı Vatan'ı "Babalar gibi" satanlara karşı yeterince koruyamadığımız için ayıplı bir nesiliz!
Teknolojinin hızına ayak uyduramamış, bu hızlı değişimin kucağına doğan çocuklarımızı zararlı fikir akımlarından koruyamamış, Türk ve müslüman ana-babadan doğmalarına rağmen fizîken başka, fikren bambaşka nesillerin, Haçlı işbirlikçisi hâinlerin torunlarının dedelerimizi intikam hissiyle sorgulanmalarına, demokratlık uğruna izin veren, utanması gereken ama utanmayan bir nesiliz!
I. Dünya Harbi'nde lime-lime edilip paylaşılmış, II. Dünya Harbi'ne bitkin olduğu için katılmamış, Haçlı ambargolarıyla korkunç kıtlıklar yaşamış bir neslin çocukları olarak Muhteşem Türk Atatürk'ün; "Ne mutlu Türk'üm diyene" düstûruna sahip çıkamamış, gevşek bir nesiliz!
300 yıl Selçukluların, 600 yıl Osmanlı'nın toplam 900 yıl ümmetçilik sevdasıyla unutturmaya çalıştığı Türk kimliğimizi töresiyle muhafaza etmiş dedelerin torunları olarak biz, 90 yıllık Türk Milliyetçiliği temelli bir devlette Türklüğümüzü koruyamadık!
Müslüman-Türk kimliğimizle yüzlerce yıl kuduruk Haçlı Seferleri sonunda, üç kıtadan sonra sıkıştırıldığımız; "Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ" tarifli Türkiye'ye ve üzerinde kurulmuş Türk Devletine yeterince sahip çıkamamış, ayıplı bir nesiliz!
1970-1980 arası on yılda, Allah'ın Türk Milleti'ne son yüz yılda ikinci ikrâmı olan Başbuğ Türkeş'in başlattığı fikrî mücadelede yer almış olan bir kısmımız; faşizme, komünizme, kapitalizme, siyonizme ve her türlü emperyalizme karşı destansı bir direniş gösterdik! Şehit olduk! Sürgün yaşadık! Hapisler yattık! Darağaçlarından esas duruş alan Yiğitlerimiz oldu ama demek ki yetmemiş! 
Yeterince direnememiş, yeterince ölememişiz ki Türk Milleti'ni, Türk Devletini yabancı fikir akımlarından koruyamamışız! 
Onlarca yıl, kucağımızda oturup sakalımızı yolanların, "Kılcal damarlara sirâyet edinceye kadar..." sinsiliğinin, farkında olamamışız!
Artık bizim nesle de kimileri dinazor diyor, kimileri eski! Yüreklerimiz hâlâ genç, hâlâ dinç ama kocamış bedenlerimize ağır gelmeğe başladı yüreklerimiz ve çocuklarımız tarafından, kendi fikir yuvamızdan, teşkilatlarımızdan sürülüp atılmaya, en kibar söylemle "eski" diye anılan, vakti geleni ebediyyete uğurlayıp ağlayarak erirken Türk Milliyetçiliğinin son kalesi MHP'yi öldürücü salgın virüslerden korumaya uğraşan bir nesiliz!
4 Kasım, Bozkurtlara talihin ve tarihin tanıdığı bir şanstır! Bu yüzden hayâti önem taşıyor!
Ey Oğullarımız-Kızlarımız! Ey Genç Bozkurtlar! Ey Türk Milletinin istikbâli! 
Ey Son Başbuğlar'ın Bozkurtları! 
Allahınızı severseniz MHP emânetine sahip çıkın! Sahip çıkın ki Türk Milleti ve Devleti'nin varlığı sürsün! Omurgasız kurtçukların millet ve devleti içten çürütmelerine izin vermeyin!  5 Kasım günü, Allah rızâsı için yüzümüze nûrlu bir sabah açılsın, n'olur!...
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: