Perşembe, Ekim 18, 2012

DURDURULMUŞ HAREKETTE HAREKET...

Milliyetçi Hareket'te hareketlenme başladı!
MHP 10. Olağan Kongresine günler kaldı! "Nerde hareket, orda bereket" diyenler, hareketli günleri başlattı!

Aynı zamanda her ülkücünün, her türlü ayak oyunlarına karşı hazırlıklı olarak önce kendisiyle hesaplaşma günleri de başladı!...
Elbette; "Ülkücüyüm" demek işin yüzde doksanı ama her "Ülkücüyüm" diyenin kendisine; "Ne kadar Ülkücüyüm?" sorusunu sormasının da zamanı geldi! Kişi, ne olduğunu, en iyi kendisi bilir. Kolay gibi görünen bu soru alında zordur! Cevabı da zordur elbette! Çünkü, sorunun devamı; Neye göre? Kime göre? Ne kadar ülkücü? diye gelir ve tek tek cevaplamak gerek ki o da zor!
Sorup cevaplamaya çalışalım:

Neye göre ülkücü? Başbuğ'un 'ülkücü tarifi'ne ve çevrenin kabûlüne göre... 
Kime göre ülkücü? Tanıdığı ve kendini tanıyan, dününe şâhit olduğu ve dününün şâhidi olan, yarınına kefîl olabileceği ve yarınına kefîl olabilecek ülküdaşına ve gayr-ı millî hasımlara göre!...
Artık; yatmışlığın, kaçıp-kovalamışlığın, firarlığın, sürgünlüğün,
duygu simsarlığı edebiyatının önemi kalmadı! Kim ne yaşadıysa, ne çektiyse nasîbi olduğu için ve büyük bir çoğunluğu da Allah Rızası için yaşadı imtihânını! O çileli imtihânın karşılığı da bugünümüzdür! Bugünkü hâlimizin sebebi, kendimiziz! 
Biliyoruz ki biz, kimseden çekmedik kendimizden çektiğimiz kadar! 
Bu hâl, aynı zamanda hareketin ne kadar doğru bir hareket olduğunun da ispâtıdır! Çünkü doğruluğundan emîn kişiler, diğer kendilerinden emîn kişilerle çekişmektedir ve çekişme bu yüzden çetin geçmektedir! Biliyoruz ki kişinin gücü, hasmıyla düz orantılıdır!
Yine biliyoruz ki kaynatılmadan sütün kaymağı alınmaz! 

Ülkücü Hareket, kaymağını oluşturmak için Olağan Kongre sürecinde bir daha kaynamaya başladı! Her biri, beş binden fazla kişiyi temsîlen Üst Kurul Delegeleri, Kongre'de hareketin kaymağını alacak ve kaymağın da yağını çıkaracak!
Bu kongre, aynı zamanda ülkücülerin, akıl ve vicdânlarının da hesaplaşmasıdır!
Bu hesaplaşma; "Ne kadar Ülkücü?" soru-cevabıyla başlar! Aslında kolay görünen ama en zoru da bu! Çünkü sorunun muhatâbı, soranın kendisidir!

Bu soruyu cevaplayabilmek için her ülkücü, önce; Bu güne kadar Dava'ya kaç kişi kattım? Diye sorup cevaplarsa, sınavı kolaylaşır! Çünkü ülkücülüğü, Dâvâ'ya kazandırıp katdığı kişi sayısı kadardır! 
Geçmişte çekilenler, idamlar, hapisler, kaçıp kovalamalar, sürgünler, kaybedilen ömürler- istikbâller, bugünün bedeli sayılabilir ama Ne kadar Ülkücü tesbitine yetmez! Yetmemeli de! Başa gelenler, yaşananlar, bu günün peşin bedeli olarak Allah'ın nasîbidir!
Ülkücünün kendisiyle sınavı başladı ya! Kongre sürecine girildi ya! Ne hikmetse, şâhidi ya ölmüş, ya da hiç olmayan hikâyeler de anlatılmaya başladı! Yıllardır aynı olayları, farklı ağızlardan kendileri yaşamışmış gibi dinlemekten şahsen gınâ geldi!
Dününe şâhit olduğumuz Ülküdaşlarımızın, yarınına kefîl olmaktan vaz geçmeyiz elbette ama artık duygu sömürüsü yapan yalancıları da fâş etmek, yalanlar yüzünden şânlı bir mâzinin yok sayılmasına da engel olmak zorundayız!
On beş yıldır; budama yalanıyla dallarımızın mevsimsiz kesilmesine artık dayanamıyoruz! Yol Arkadaşı olarak yakına alınan kişilerin yüzlerce, binlerce katı emektâr ülkücüyü teşkilatlardan uzaklaştıran kişilerle meşrû zaman ve zemînde hesaplaşmak zorundayız!
Artık herkes, Dava'ya katkısı kadar Ülkücülüğünün karşılığını görmek, aksi olanlar da hesabını vermek durumundadır! Balgat'ta muhkem kapılar ardında oturmakla bu hesaplaşmadan kaçılamaz artık! 

Herkes, bugün kapısının önünü süpürmekle meşgulken kendi yanı, yöresi -kasetlerle sâbit- pislik içinde olanların, başkasını tenkît  hakkı yoktur! Olmamalıdır! Çünkü utanma duygusu olmayandan ülkücü olmaz!...
Kapısının önünü temizlemiş, en yakınındaki ülküdaşıyla barışmış Ülkücülerin, bir araya gelme günlerinin adıdır Kongre! Kongre öncesi Adaylarla buluşmalarda, Türkiye'nin her yerinde yaşanan kucaklaşmalar, kongrenin nasıl bir dirilişe sahne olacağının da işâretidir!
Hadi Ülküdaşlarım! Ülkücü İrâde adlı Ülkü Devleri, hadi Allah aşkına! Dâvâ'ya adam kazandıranlarla bir sürü ülkücüyü teşkilatlarına hasret bırakanların hesaplaşmasında Müslüman-Türk vicdânına yakışır kararınızı verin n'olur! Size, kendimiz kadar güveniyoruz!
Hadi Yiğit Adamlar! Allah rızası için Cihâd-ı Ekber'e vesselâm!...

KURDUN KILAVUZU, BOZKURT OLMALI.
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: