Çarşamba, Ekim 31, 2012

YOLLARIN VE YOLUN SONU!...

Sadece dört gün kaldı! Yolların Sonu göründü!...
Yağmur yağacak yarıklar kapanacak; ya da, dere yatağına kurulmuş bütün gecekondular kükreyip bendini aşan sel tarafından silinip süpürülecek!
45 yıl önce kucağımıza doğmuş bir millî düşünce, ya gelişip değiştirecek; ya da değişim'le yok edilecek Allah korusun!
Bir annenin, ölümü göze alarak doğurduğu, doktorların yaşamaz dediği Türk Devleti'nin tarihe tutunma mücâdelesini izliyoruz!
1944 Türkçülük olaylarından bir kaç sene sonra; Türk'ün, Türkçülüğün ve Türk Milliyetçiliğinin; Birleşmiş Milletler ve NATO adıyla organize edilen Haçlı değişimlerinin işbirlikçileri sayesinde "İleri demokrasi" adlı yok etme operasyonlarının tam ortasına doğup bu çekişmeler içinde büyümüşüz!
Su içine doğurulan bir bebeğin ânında öğrendiği yüzmeye benzer bir iç-güdü ile Türklüğü, Türkçülüğü, Türk Milliyetçiliği ve Türk Milletçiliğini, özümseyerek benimsemişiz!
Dolayısıyla bakışımız, davranışımız Türk'çe, lisânımız Türkçe, tepkimiz Türk'çe!...
Türk doğup, Türk'çe yetiştirilip, Türk'çe donatıldığımız için millî irâde mevsiminin oluşturmadığı bütün değişimlere direnerek, narlı demir misali çifte su ile çelikleşmişiz hamd'olsun!
Sakallı Celal'in; "Türkiye'de aydın geçinenler, Doğu'ya seyreden bir geminin güvertesinde Batı yönüne koşturarak Batılılaştıklarını sanırlar!" tarifine uyan; idrâk özürlü, ifâde kusurlu, rol kabızı kişilerle çekişerek, dövüşerek, sövüşerek büyümüşüz!
Biz Türkler, Türk Milliyetçileri, Türk Milletçileri; her türlü emperyalizme karşı ölümüne uğraşlar verirken camilere, tekkelere, zâviyelere, cemaat evlerine saklanıp alttan alttan millî dokumuzu oyarak gevşeten köstebekleri ya fark etmemiş, ya da önemsememişiz! Bugün, o fark edip ihmâl edişimizin ceremesini çekiyoruz!
İstiklâl Harbi ve Millî Mücâdele Kahramanlarının, her ânı destanlarla dolu emeklerle kurdukları Türk Devleti ve Cumhuriyeti korumamış, koruyamamışız!
Yani Muhteşem Türk Atatürk'ün; "Ey Türk Gençliği!" diye güvenerek seslendiği bir nesilden, dedelerimiz-babalarımız gibi emânetçilerden bize intikâl eden millî miraslara sahip çıkamamışız!
Türk Milleti'nin, bir buçuk milyon şühedâ bedeliyle kurup bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni de, "Evimizin Evi Vatan" ı da gerektiği gibi koruyamamışız! Suç samur olsa kimsenin giyinmeyeceğini biliyoruz ve suçu başkalarına atıyoruz! 
1960'lı yıllardan itibâren bizim kuşağa düşen Türk Milliyetçiliğini hakkıyla yaşayıp yaşatamadığımız için, devlet-millet hâinlerine anladıkları dille mukabele etmediğimiz için, her türlü fizîki ve kültürel emperyalizme karşı direnirken İslâm maskeli Arap Baasçılığını görmezden gelip ertelediğimiz için; nüvemizin, semeremizin yani meyvemizin tam kalbine yerleşen omurgasız-iskeletsiz kurtçuklar vasıtasıyla çürütülmemize engel olamamışız!
89 yaşındaki Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 74 yılında; içerde demokrat, dışarda diplomatların korkakça tavizleriyle günümüze gelmişiz!
Dedelerimizin kanlarıyla renk verdiği Ay-Yıldızlı Al Bayrağımız, canlarıyla harmanlayarak vatanlaştırdıkları "Evimizin Evi" Anadolu, bizden utanır olmuş!
Allahçı, Dînci, Peygamberci mürâi dolma kalemlerin "Sahte Kahramanlar" diye iftirâ ettiği karakter abidelerinden Vatan Şairi Namık Kemal'in;
"Edepsizlikte tekleriz,
Kimi görsek etekleriz!
Hak'tan da yardım bekleriz,
Ne utanmaz köpekleriz!" tarifine tıpa-tıp uyan bir utanmazlığa bürünmüşüz!
On yıldır; işbirlikçilerin, bölücü kahpelerin, bölücü taşeronlara vasıfsız amelelik eden Dolma Kalemler'in, Karen Fogg çocukları'nın, Dinler-arası Diyalogcuların, Medeniyetler-arası İttifakçıların Eş Başkanlarıyla, Haçlı Müslümanların kardeş kıyımlarıyla bir değişim sürecine daha muhatabız!
Bu değişim sürecine; Türk Milliyetçiliğinin markası ve tek adresi MHP'yi on beş yıldır yöneten Milliyetsiz Milliyetçilerin katkıları da gözönüne alınınca; 4 Kasım'daki MHP'nin Olağan 10. Kongresi'nin önemi açıkça belli!...
Sözlük anlamıyla; "Bir zaman dilimi içindeki değişikliklerin bütünü" demek olan on beş yıllık "Değişim"cilerle; "Fikirde öze dönüş, yönetimde değişiklik" diyen Millî Tavrın, iç çekişmesine sahne olacak bu olağan kongre!...
Ya, 30 yıl; "Her şey Türk'e göre, Türk tarafından, Türk için" diyen Türk Milliyetçiliği, ya da; "Farklılıkların farkındalıkla ülke yönetimi" diyen, on beş yıllık bahçevan-değişimciler yarışacak, çekişecekler!
Bu kongre sonucunda ya BOP Eş Başkanı'nın; "Biz memnunuz, kazanmasını temennî ederiz!" iltifatına mazhâr mevcût yönetim ya da; 45 yıldır Millî Direnişin sembolü Alparslan Türkeş'in takipçileri kazanacaklar!
Tanrı Türk Milletine ve Türk Milliyetçilerine yardım etsin...
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ vesselâm!...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: