Pazar, Nisan 03, 2011

BAŞBUĞUM'A...

Başbuğum! Yokluğunu; "İnna lillâhi ve inna ileyhi raciûn." emriyle kabullenmeme rağmen ya aczimden, ya da söz dinletemediğim hissiyâtımla yarışan nefsim yüzünden, sensizliğe alışamıyorum! Alışamayacağım!
Bir kara 4 Nisan'da bizi, Başbuğsuz bırakıp Hak dünyaya terfî ettiğinde; "Alparslan Türkeş öldü!" haberini, haberciler hayretler içinde verdiğinde, gök kubbe üstümüze çöktüğünde, acımızla feryâd ü figân ettik! Çünkü artık hem Başbuğsuz, hem de başsızdık!
Milyonlarca Ülkücü, son dîni görev için karla abdest alırken, "Türkeş'siz MHP"cilerin, -hemen orada- mîras ve görev paylaşımına başladıklarını fark edemedik!
İmamın; "Hakkınızı helâl ediyor musunuz?" sorusuna milyonların "Helâl olsun!" nidalarıyla da iyice alevlendi yürek yangınım! Kim, kime hakkını helâl edecekti? Anlayamamıştım! Anlayamıyorum! Anlayamayacağım!
Ömrünü hasr'ettiğin milletinin hiçbir ferdiyle bir mes'elen olmamıştı ki! Ama yakınında durup uzaklarla cilveleşenlere, sana ülkücüyüm deyip başkalarına başka şeyler söyleyenlere hakkını helâl eder miydin Başbuğum?
Aynı anda, milyonların arasında biz, içimize ağlayarak; Sen'siz boş, loş, laşkalaşmış, yabanlaşmış Ankara'yı, tavsiyelerinle güzelleştirebilmek için ne yapabiliriz arayışındaydık!
Sensizliğin başladığı yıllarda, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Harun Öztürk'ün Ülkü Devleri'nden Emin Alper Hoca'ya; "Sizce Türkeş'in yaptığı en önemli iş nedir?" sorusuna; "Başıboşluğa, sergerdeliğe terk edilmiş gençliği sokaktan topladı ve ülkücüleştirdi!" cevâbı, bizi sana iyice bağlıyordu Başbuğum!...
Yola çıktığın ilk yılların, çocuk irisi bizi, ülkücüleştirerek içimizden bürokrat, sanatkâr, teknokrat, millet vekili, bakanlar çıkarmayı başaran size, kimin helâl edecek ne hakkı olabilirdi? Gizli gizli sevinenler de; "Helâl olsuuun!" diye bağırdılar utanmadan! İtirâzımızı yüreğimize hapsedip içimize-içimize ağlamıştık! İçimize ağlayışımız sürüyor Başbuğum!
Hâlâ sensizliğin oluşturduğu dağılmışlığımıza son vermedik! Verdirmiyorlar! Hâlâ sensiz yapılan insafsız ikbâl yarışları yüzünden toparlanamadık! İzin vermiyorlar!
Oysa sen, klasik İsmet Paşacı CHP'li kimleri kendine râm ederek nerelere çıkarmıştın! İtirâz, aklımıza bile gelmemişti! Elbette her ülkücü, herkes MHP'li olsun ister! Başka türlü seçim kazanılır mı? Türk Milleti'nin CHP'li, SP'li, AKP'li mensubundan, devrimcisinden vaz geçen biri, Türk Milletini seviyor olabilir mi?
Başbuğum!
Sizinle de sizden sonra da MHP'ye her katılımda keyiflendik. Asla katılımlardan rahatsız olmadık! Hatta; "Ülkücüler elde bir. Ülkücü olmayanları ikna ederek safa katmak gerek." dedik. Teşkilat sorumlularından; "Herkesi hatta diğer parti genel başkanlarını bile MHP'li edelim ama transferleri, teşkilatın başına koymayın! Türk Milletinin millî refleksi ülkücüleri, ülkücüden başkasının emrine girmeğe zorlamayın, girmezler!" diye yalvardık! Bizi duymadılar! Birbirimize incindik, birbirimizi incittik Başbuğum!
Her MHP'li, ülkücü olmayabilir ama "Her ülkücü otomatikman MHP'lidir." öğüdünü, "Ülkü-metre" olarak kullandık! Şimdi ettiklerimiz yüzünden târ ü mârız Başbuğum! Kimle dertleşsek öküz altında buzağı arıyor! Ülkücü, ülküdaşına hâin diyor!
Muhaliflerin, oy verdiğine inanmadılar! "Biz de sizdeniz!" naralarını, duymadılar! Üç göbek ülkücüleri teşkilattan uzaklaştırdılar! Ve Türkiye Cumhuriyeti, seksen yıllık kinle intikama soyunanlarla zor günler yaşıyor! Siyâsiler seyrediyor! Biz de onları seyrediyoruz! Biz de seyrediyoruz Başbuğum!
Artık her 4 Nisan'da mu'tâd kabîr ziyâretleriyle, gönlümüzün Türkeşçi tarafını avutuyorlar! Bütün şer güçlerin inadına, bizi dışladıklarını zannedenlerin inadına, mânevî huzûrunda bir daha haykırıyorum: Türk'üm! Türk milliyetçisiyim! Ben de sizdenim! İnâdına MHP'yim, MHP'liyim! Ben, Başbuğ'un ülkücüleştirdiği Türkeşçilerdenim. Küsenlere küsmeğe tenezzül etmeyecek kadar Türk gönüllüyüm. Duyun beni!
Hakkını helâl et Başbuğum bize!
"BÜTÜN TÜRKLER BİR ORDU, KATILMAYAN KAÇAKTIR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: