Perşembe, Nisan 21, 2011

POLİSİMİZİ ÖZLEDİK!...

Duyana-duymayana, ümmetçiye-laike, Cumhuriyetçiye-Şeriatçıya, milliyetçiye-halkçıya, âlime-câhile, kadına-erkeğe, ahâliye-halka-millete sesleneceğim! İşitin beni!
Gördüğümüz devlet memuru ile maaşlı partizan arasındaki farkı haykıracağım! Kimseyi tahkîr etmeden, Türk Polisi'ni tahrîk edeceğim! Duyun beni!
Ben milletçe tahrîk olup Bayrağıma uzanan ele millî içgüdümle müdâhele ettiğimde ceberrutlaşan, merhâmetsizleşen Polisimizi tahrîk edeceğim!
Kahraman Türk Polisi! Dinleyin, duyun beni!
Kutsal görevinizde, her şehît oluşunuzda; resmî törenden hemen sonra sizi unutan polislere rağmen; sizin korumanızda siyâset yaparak sizi terörist karşısında "demokratik kelepçeler"le sahipsiz bırakan siyâsilere rağmen, gördüğümüz her poliste Şehît Polis evlâtlarımızı hatırlayarak içimize-içimize ağlayan Türk Milletindenim ben! Dinleyin, duyun beni!
Eşleriniz, çocuklarınızın çamaşır asmak için balkonlara çıkamadığı yerlerde nerdesiniz?
Meslektaşlarınızın elinden suçluyu alıp bir meslektaşınızı linç ederlerken, yasaların bağlayıcılığı yüzünden meslektaşınızı terk edip kaçtığınızda nerdeydiniz?
Komikleşen yasalardan faydalanarak dokunulmazlık zırhına bürünen terörist yandaşı, bir âmirinizi tokatladığında neredeydiniz?
Otobüste diri yakılan kızımızın feryâdını gülerek seyreden psikopat teröriste karşı neredeydiniz?
Sabahlara kadar; her türlü teknik donanıma hâiz araçlarla devriye geziyorken, sokaklarımızda arabalarımız yakılırken neredeydiniz? Meslektaşlarınıza; taşlarla, sopalarla, satırlarla, havai fişeklerle, molotoflarla saldırılırken neredeydiniz?
Asayişin temîni, can ve mal güvenliğimizi sağlamak için lâzım olduğunuzda neredeydiniz?
Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin devlet erkliğini temsîlen Bekçi Baba'nın bir düdüğünün yaptırım gücünü, sağladığı asayişi, siz de özlemediniz mi? Elli-altmış yıl dünyanın en rahat mesleğinden emekli olduğunuz, kıskanıldığınız günleri siz de özlemiyor musunuz?
Artık hepiniz tahsilli, en son teknolojik techîzatla donanımlı olmanıza rağmen, Cibali Karakolu'nun Başkomserini özlemiyor musunuz?
Size "ileri demokrasi" adına, "halklara özgürlük" adına, "açılım" adına revâ görülen tahkîr edici hakaretlerin farkında değil misiniz?
Meslektaşını linçe terk edip kaçanlar, terörist yandaşından tokat yiyenler teşekkürlerle taltif edilirken; bir sonraki hakâret ve tokat sırasının, bir sonraki şehâdet sırasının sizde olduğunun farkında değil misiniz?
Asayişi, can ve mal güvenliğini sağlamak uğruna Millet-Devlet kahramanları mı, yoksa sizi partizanca seçip atayanlara borçlu, kapı kulluğuna râzı olmuş taraftarlar mısınız? Her geçen gün size olan güvenimizin azaltıldığının farkında değil misiniz?
Terörist yandaşlarının gayr-ı nizami, ahlaksız, yakıcı-yıkıcı meydan ve sokak işgallerinde onlara korumalık yaparken; bunlardan tahrik olup Türk bayrağı çeken ve kafasına silahını dayayan bir genci, kendisi teslim olmasına rağmen ezerek-büzerek götütürürken vicdanınız hiç mi sızlamaz?
Bölücü-hain Ermenilerin davranışlarını protesto etmek için kendini yakan Ermeni asıllı Türk Artin Penik'le, bu Türk Gencinin farkı ne?
Polis edildiniz diye vicdanınızı terk mi ettiniz?
Allahınızı severseniz dinleyin-duyun beni! Artık can acıtıyorsunuz! Terör ve terörist karşısında düşürüldüğünüz aczin intikamını yasalara-devlete bağlı Türk'ten çıkarışınızı, anlamakta sıkıntı başladı! Bu hal; ne Devlet için, ne millet için, ne de asayiş için iyi işlerin habercisi değil!
Sizi görünce çoluk-çocuk alkışlanmak mı, yoksa arka dönülerek perdelerin kapatılmasını mı istersiniz? Polisimizi özledik! Dinleyin duyun beni!
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ.
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: