Perşembe, Kasım 29, 2012

DEMOKRASİ TRAMVAYI İLE NOSTALJİ...

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün; 20.Ulusal Bilim Olimpiyatları, 17. Ulusal İlköğretim Matematik Olimpiyatları'nın şampiyonları ile 2012 Uluslararası Bilim Olimpiyatları’nda Türkiye'ye madalya kazandıran öğrencilerin ödüllendirileceği törende; spor olimpiyatlarında başarılı olan bir halterciye 2 bin Cumhuriyet altını ödül verildiğini hatırlatarak; "Bu sporda. Peki bilimde ne oluyor? 10 bin lira, 20 bin lira!... Halterde şampiyon olan kardeşimizin toplumun geleceğine etkisi ile bilim olimpiyatlarında başarılı olan arkadaşımızın bu toplumun geleceğine etkisi aynı değil. Onun için neye önem vermemiz gerektiğini yeniden gözden geçirmemiz lazım! " diye, çok haklı ve geç kalmış bir itirazda bulundu!
Aklıma, bir gün önce Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın, yanındakilere; "Nasıl ingilizce konuşuyorum! Gördünüz mü yaa!" gösterişçiliği ve müthiş İngilizcesi ile bir yabancı kadına, Hakan Şükür'ü anlatmağa çalıştığı sahne geldi! Binali Yıldırım'ın, tarzanca anlattığı Hakan Şükürü alıcı gözlerle inceleyen yaşlı yabancı kadının; "İlerde genel başkan ve başbakan da olur!" şeklindeki tesbiti, yabancı gözünden fotoğrafımızdı!
Cumhuriyet dönemi siyâsi figürlerimizi hatırlamağa çalıştım hemen o anda! 
Nüfus işleri, vergi, tapu-kadastro, jandarma-polis, askerlik uygulamaları ve üstlenerek ödenen dış borçlarla Osmanlı Devleti'nin devamı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 89 yıldaki siyasetçilerini hatırlamağa çalıştım.
Başlangıçta iki Osmanlı Paşası olan Mustafa Kemal ve Mustafa İsmet paylaşımlı Reis-i Cumhur ve Başvekilliği ve sonra bu makamlara oturanları hatırlamağa çalıştım.
Atatürk'den sonra; Köşk'te İsmet Paşa, Başbakanlık'ta -İstiklâl Harbimiz sırasındaki müthîş mücadelesi, asla inkâr edilmeden- sıradan bir banka memuru Celal Bayar... 
Sonra; 1980'li yılların sonlarına kadar Cumhurbaşkanlığı'nda hep Generaller, Başbakanlık Makamı'nda ise iz bırakabilenlerden; Hukukçu Adnan Menderes, İnşaat mühendisi Süleyman Demirel, şair-yazar-gazeteci Bülent Ecevit, Elektrik Mühendisi Turgut Özal...
Turgut Özal'la başlayan Cumhurbaşkanı'nın sivilleşmesiyle 1980'li yılların sonlarından itibâren de; hukukçu Yıldırım Akbulut, iktisatçı Mesut Yılmaz,  ekonomist Tansu Çiller, makine mühendisi Necmettin Erbakan ve İmam Hatipli İktisatçı Recep Tayyip Erdoğan... Kısa süreli geçiş dönemlerinde Başbakanlık makamına oturanlardan daha sonra Köşk'e çıkarılan iktisatçı Abdullah Gül...
89 yılın, 1923-1938 arası 15 yılında Atatürk tarafından dikilen Devlet Bayrağı'nın Türk Milliyetçiliği Gönderi, Atatürk'ten sonraki 74 yılda, siyasi kemirgenler tarafından diş-diş kemirilerek zayıflatıldı! 
89 yıllık Demokrasi Tramvayı Vatmanlarını hatırlarken ilkokul diplomasını, okur-yazar belgesini dışardan alan ve popülist partizanca bakanlık yaptırılanları hatırladım! Demirel'in;  "Bulsunlar 226'yı, düşürsünler hükümeti" meydan okuması üzerine Güneş Moteli pazarlıklarıyla Hükümet düşüren, siyâset figüranlarını ve nedense aynı anda, son zamanlardaki Meclis'i çalıştırmak demokrat fedakârlığı(!)yla 367' yi tamamlayan, milliyetçi siyâsi figürü hatırladım!  
Kamyonların şöför mahallinde oturmanın ayrıcalık sayıldığı günlerde, Güneş Motel pazarlığı sonucu Bakan olan ve makam aracında, şöförün yanına oturmakta ısrar eden Bakanlar hatırladım!
Hâlâ taptaze olan bu hatıraların; iki askeri darbe ve üç muhtıra ile süslendiğini de içim acıyarak hatırladım!
Basılı kitapları, üst üste koyulsa boyunu nerdeyse bir metre aşacak kapasite ve müktesebat sahibi Profesörlerin, siyasette itibar görmediğini, başarılı olamadığını hayretle hatırladım!
Emekli olduktan sonra "dokunulmazlık zırhı" için millet vekili olan veya edilen sadist askerleri, işkenceci psikopat emniyetçileri hatırladım!
Sonra hatırladığıma, hatırlayacağıma bin pişman olarak Nihat Ergün'ün spor ve bilim olimpiyatlarında başarılı olanların çocuklarımızın madalya töreninindeki itirâzını ve Binali Yıldırım'ın bozuk ingilizcesiyle yaptığı tarif üzerine, yaşlı yabancı kadının; "İlerde başbakan da olur!" diye alay ettiği Hakan Şükür'ü ve ona oy veren demokratları hatırladım, utanıp kızararak!
Aktif futbol hayatında, ülkenin değişmez "Şaban"ı Hakan Şükür'e toptan kazandığı akla zarar servet yetmezmiş gibi Millet vekili edildikten sonra, izlenmeyen tv'lerde futbol yorumlarıyla kazandırılan yüz binlerce lirayı hatırladım! Yine aynı anda da; hem emekli, hem millet vekili maaşı almasına rağmen para kazandırılmayan bir gazeteye de ciddi parayla yazı yazdığını, çok yeni ve tesâdüfen öğrendiğim profesör ünvanlı milliyetçi milletvekilini hatırladım!
Bu kadar yüzme bilmeyen cankurtarana rağmen; 89 yıldır şapadak-şupadak çırpındığımız, "Dünyanın Dibi" tarifli Ortadoğu'da, hâlâ nasıl boğulmadığımıza hayret ederek Türk Milleti'nin yaratılış özelliğinden kaynaklı zora ve zorluklara tahammül kudretini hatırladım! Bu müthîş kudretle övünmemiz mi, yoksa 89 yıldır bir türlü beceremediğimiz demokrasiden utanmamız mı gerektiğine karar veremedim!
Şükr'olsun ki; İslâm öncesi "Kurultay"cı, İslâm sonrası "Şûra"Türk teâmülünü, arzû ile özleyen Türk Milliyetçisi bir Türk olarak demokrat değilim! 
Yine şükürler olsun ki; "Demokrasi, amaç değil araçtır! Gereken durakta inilecek tramvaydır!" tarifli; "Geç kalan yer bulamaz veya binemez!" çığırtkanlığıyla dolan İleri Demokrat BOP Eş Başkanı bir Vatman tarafından kullanılan ucuzcu tramvay yolcularından olmadım! Evel Allah, olmam da vesselâm...
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ...
Selâm, sevgi, duâ...
Tokkalı Mustafa ASLAN      
Almanya'nın Köln Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi

Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/siyaset-tr/10235-mesut-yilmaz-mesut-yilmaz-kimdir-mesut-yilmaz-hakkinda.html#ixzz2DaxhBX31

Hiç yorum yok: