Cuma, Kasım 02, 2012

SÖZÜN ÖZÜ, ÖZÜN SÖZÜ...

Bugün; 2 Kasım Cuma...
Türk-İslâm âleminin ve hepizin Cumanız mübârek olsun...
Önümüzde sadece bir gün kaldı. 4 Kasım Pazar günü; kırgınıyla, kızgınıyla yaklaşık 10 milyon Türk Milliyetçisini veya MHP'liyi, veya en az beş milyon Ülkücüyü temsîlen "Ülkücü İrâde" dediğimiz 1.200 MHP Üst Kurul Delegesi, tarihî bir görev yapacaklar. Allah hepsinin yardımcısı olsun.
Genel Başkan adaylıkları, 40 Delege imzasıyla Divan Başkanı'na müracaatla resmen başlayacak olan Ülkü Devleri'nin işleri, artık kolaylaşacak! Aylardır, haftalardır her biri Türkiye'yi adım-adım dolaştılar. Her biri MHP İl-İlçe Teşkilatlarını dolaşarak buluştular, tanıştılar, konuştular.
15 yıldır durağanlaştırılmış MHP Teşkilatlarında bir iç canlılık sağladılar sağ olsunlar! Kendilerini MHP Genel Başkanlığı'na layık gören bu Ülküdaşlarımızın taşra teşkilatlarını dolaşarak tanışmalarına kolaylık sağlayan, -istisnâ kraldan fazla kralcı taraftar teşkilat yöneticileri haricinde- nezâket ziyâretleri yapan aday adaylarının incitilmemesini sağlayan Genel Başkan Dr. Devlet BAHÇELİ'ye şahsen teşekkür ediyorum.
Daha önceki kongrelerden aklımda kalan, son ân ataklarını iyi bildiğim için Sayın Bahçeli'nin son ânda yapabileceği her harekete şahsen hazırlıklıyım ve şaşırmam! Bu aynı zamanda; "İmza sıkıntısı çekenlere 40 imza benden!" vaadiyle adaylık düşünenleri teşvîk eden Sayın Bahçeli'den, son âna kadar endişeli olduğumun da iş'ârıdır! İnşallah endîşemde yanılır, haksız çıkar ve utanırım!
Artık 10. Olağan Kongre üzerine yazabileceğimiz son yazı, söyleyebileceğimiz son sözlerimiz... Sözümüzü söyleyip "Ülkücü İrâde"nin tecellîsini beklemeye geçeceğiz.
Aklımdan geçenleri, ifâde kudretimle düz orantılı olarak ve sebepleriyle anlatmaya çalışacağım. 
Sözlerimin muhatapları, Kongrede ev sahibi Genel Merkez Yöneticileri ve Üst Kurul Delegeleri olacak!
10. Olağan Kongremizi duyuran, çalışma dönemini başlatan, organize eden, dolayısıyla Ev Sahibi olan Sayın Genel Başkan ve Genel Merkez Yöneticileri Ülküdaşlarımızın Müslüman-Türk vakârıyla, Ülkücü edep ve adâbıyla ev sahipliği yapmaları, bütün adaylara eşit mesafeli ve muhabbetli davranmaları, en kalbî temennîmdir.
Meşrû zaman ve zemînde, kongre çalışmaları süresince; hangi adaya destek vereceğimi de Sayın Bahçeli'nin yönetim şekline ve Yönetim Kadrosuna muhalif olduğumu da sayısız kere söyledim veya söylemeğe tahrîk olundum.
Bir kere daha, Sayın Bahçeli'ye ve yönetimine karşı oluş sebeplerimi özetleyeceğim:
İlk Olağanüstü Kongre'de Genel Başkan seçildiği günden, bugüne kadar Devlet Bahçeli Genel Başkanlığında, MHP'nin adının içinde barındırdığı "Hareket", yok edildi! 
1965 yılından beri Türk siyaset meydanlarının en hareketli, en coşkulu, en atak partisi olan MHP; on beş yılda ülkenin en durağan, en ağır, en hantal ve en statükocu partisi görünümüne girdi! 
Dolma kalemlerin, Karen Fogg Çocuklarının, demokrat bölücülerin, eski tüfek solcuların, çakaralmaz 68 kuşağının ısrarla alkışladığı ve onların her alkışında Ülkücü camianın rahatsız olduğu, çok zor bir on beş yıl geçirdik!
Konjonktürel partiler mezarlığından, hükmü bitmiş eski, defolu siyâsilerden seçtiği "yol arkadaşları"yla, kurmay olarak seçtiği özel hayatlarını kontrol etmeyen ve ahlâk dışı zaaflarını saklayabilmekten bile aciz "kaset kurbanı" kişilerden bahse artık gerek yok!
Ağır ama istikrârlı bir gidiş olsa elbette itiraz etmezdim ama on beş yılda MHP iki ileri, bir geri veya bir ileri, iki geri şeklinde Mehter Yürüyüşüne de benzemeyen bir istikrarsızlık gösterdi! Hatta uygun adımla hep yerinde saydırıldı MHP!...
Atatürk'ün Türk Milliyetçiliği temeli üzerine kurduğu devletimizin Millî Şef İnönü ile başlatılan millîlikten, Türk Milliyetçiliğinden uzaklaştırılması politikalarına itiraz ederek Başbuğ Alparslan Türkeş'in; 1965'te aktif siyâsete katılması, sayılı üniversiteli ve liseli gençlerle, ortaokul çocuklarıyla yola çıkarak başlattığı Türk Miliyetçiliğini yeniden muktedîr iktidâr etmek ülküsü, on beş yılda değişimlere uğratılarak başka şekillere sokuldu!
Dünyanın her yerinde, son elli yılda bütün Ulus Devletleri parçalayıp çökertmek için kullanılan "siyâsetin kanseri" gibi kullanılan, öldürücülüğü sabit demokrasi ve demokratlık uğruna; MHP'nin temel ve köşe taşları Ülkü Devleri, Bahçeli tarafından "değerler mezarlığı"na toplu olarak diri diri defnedildi!
Devrimciler, komünistler, bölücüler; 12 Eylül 1980 öncesinin aktif elemanlarını siyâsete sokup Millet vekili ederken Ülkücü Hareket'in 12 Eylül mağrûr ve mağdurları, Bahçeli'nin vetolarıyla siyâsete sokulmadılar! Bahçeli vetosunu aşma başarısı gösteren sayılı Ülkü Devi de değişik zamanlarda, havadan sudan bahanelerle ya ihraç edildi, ya da bir sonraki seçimlerde liste dışı bırakıldılar!
Türk Devletini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denildiğini, denileceğini kabûl ve Türk'çe ikrâr eden Alparslan Türkeş'in; demokrat bölücülerin; "halklar, halkların kardeşliği, halkların eşitliği ve nihâyetinde halklara özgürlük" terânelerine; "Ne mozaiği ulan?" diye direnişi; "Farlılıkların farkındalıkla ülke yönetimi" gibi, diğer demokrat bölücülerin söylemleriyle örtüşen bir tavırla yok sayıldı!
Yıllarca; "Türkeş'siz MHP Kumpası"nın baş aktörleri; Başbuğ'suz ilk olağanüstü ve olaylı kongremizde, içlerinde -ceketinin hep ilikli oluşuyla- en demokrat zannettikleri Devlet Bahçeli'nin etrafında kümeleşip Başbuğ'un yerine oğlu Y. Tuğrul Türkeş'i linç ederek partiyi O'na teslîm ettiklerinde; ilk kongrede geri almanın kolay olacağı hayalinde idiler!
Ceketi hep ilikli, elleri göbeğinde bağlı, âdâb-ı muâşeret kuralarına harfiyyen uyan Demokrat Genel Başkan'ın; asla unutmayan ve affetmeyen kindâr tek adamlığını anladıklarında ise hiç biri MHP'de değillerdi! 
Ya ihrâç edilmiş, ya "değerler mezarlığı"na diri diri gömülmüşlerdi! "İki ölüden bir diri çıkmaz" biliyoruz ve o "değerler mezarlığı" mevtâlarından hiç bir beklentimiz yok!
Her şeye, herkese, hatta on beş yılda Bahçeli'ye rağmen teşkilatta kalmayı başarmış Ülküdaşlarımızın mes'eleye el koyma günü ve şansı olarak görmekteyim bu kongreyi ve çok önemsiyorum!
On beş yılın son sekiz yılında; Sayın Genel Başkan'la sevişmiyoruz ama Sayın Genel Başkanı makamı itibariyle sevip sayan bütün Ülküdaşlarımı ölümüne sevdiğimi, defalarca-defalarca söyledim. Tekrardan da onur duyarım!
Artık sözün Genel Başkan Adaylarında, kararın da Adayların sözleri, vaatleri ve hayâlleri ile ikna edecekleri "Ülkücü İrâde" adlı Delegelerde olduğunu, biliyorum.
Sayın Delege Ülküdaşlarım!
1965 yılından beri, adım adım; Türkeşçiler, Milliyetçi Toplumcular, Komandolar, 9 Işıkçılar, Bozkurtlar ve Ülkücüler sıfatlarını ân be ân taşıyan, bugüne kadar hareketin her ânında var olarak yaşamış bir Kandaşınız, Yoldaşınız, Ülküdaşınız olarak; Allah rızası için size yalvararak rica ediyorum!
Daha önceki kongrelerden, son ânda hiç kimsenin aklına gelmeyecek ve rahmânî olmayan ayak oyunlarıyla rakiplerini ekarte eden Devlet Bahçeli'ye bu sefer öyle bir oyun şansını vermeyin yalvarırım!
Anayasa Mahkemesi'nde, üç kere 11-0 oybirliği ile berat ederek aklanan ve "Şahsında Ülkücü Hareket de aklanmıştır." diye gıyâbında Meclis Grup Toplantısında Devlet Bahçeli tarafından ayakta alkışlattırılan, Ülkü Devi Koray AYDIN'a, o yüz akı yargılanmayı bahâne ederek, çelme takılmasına Allahınızı severseniz izin vermeyin! Böyle tarihî bir vebâle ortak olmayın!
Genel Başkan Adayı Ülküdaşlarımızın hepsinin, en az Devlet Bahçeli kadar Ülkücü olduklarını, hatta on beş yıldır Bahçeli habire ülkücü ve MHP'li kaybederken, onların her birinin Bahçeli'den defalarca fazla partili kazandırdıklarını, Allah aşkına unutmayın! 
Sonuçta adaylar arasından size, dolayısıyla sizin şahsınızda milyonlarca Ülkücüye yakışanı, siz seçecek görevlendireceksiniz! Kimin, delegasyon nazârında ne kadar karşılığı olduğunu en iyi siz biliyorsunuz! 
Öyleyse; bütün adayların huzûrunuza çıkarak MHP'nin, dolayısıyla Türk Milleti ve Devleti'nin istikbaliyle ilgili hayâl ve düşüncelerini anlatmalarına şans verin! Bahçeli'nin önce aday olsunlar diye teşvîk edip sonra koltuğunu kaybetme endîşesiyle yaptı diye yorumlanacak olan bir insafsızlığa Allah aşkına izin vermeyin!
Emînim ki ve göreceksiniz ki hemen hepsi, birbirinden değerli ve millî ülküleri olan Ülkü Devleriymiş!
Ve göreceksiniz ki; içlerinden biri aynen sizin gibi, bizim gibi!
Dili Türkçe!
Duruşu Bozkurtça!
Vücut diliyle, rol yapmadığını haykırıyor!
Göreceksiniz ki biri, "Aydan da bakılsa ülkücülüğü belli" olacak bir netlikle huzûrunuzda!
Sizin huzûrunuza; "Hiç kimsenin değil, 'Bozkurtlar, günü geldiğinde partiye sahip çıkın' vasiyyetini eden Başbuğ'un adayıyım!" diyerek; "İsteyin talih ve tarih değişsin" diyerek size olan güvenini belirterek çıkan adaydan bahsediyorum!
D. Müsâvat DERVİŞOĞLU'ndan bahsediyorum!
Yakın geçmişte; "Türkeş'siz MHP" diyenlerin, Başbuğ'un yaşlılığını ileri sürdüklerini ve bu kumpasın elebaşının da Devlet Bahçeli olduğunu bildiğimizi ve hiç unutmadığımızı; şimdi ise Bahçeli'nin zamanında tenkît ettiği, beğenmediği, hor görüp ayıpladığı yaşta olduğunu; bırakın koşmaya koşturmaya uzun süreli konuşmaya bile takâtinin olmadığını dikkat ve vicdânınıza sunarım!
Devlet Bahçeli'nin -hava yolundan korkmasa- helikopterle gideceği yere, diğer Aday Ülküdaşlarımızın en seri araçlarla gidecekleri menzîle Müsâvat DERVİŞOĞLU yayan gider ve onlardan çabuk gider!
Bir dinç BOZKURT'un Ülkücülere mihmândarlık etmesine, rehberlik, önderlik etmesine n'olursunuz izin verin, şans tanıyın! Ülkücü hareketin makus talihini değiştirerek tarih yazın!
Elbette görev yarışına giren aday Ülkü Devleri'nin kaç kişiyse hepsini dinleyeceksiniz ama Allah aşkına vücût dillerine de bakarak, ses tonlarına sözlerine de dikkat ederek, sözle söyleyenin yakışıp yakışmadığına da çok dikkat ederek dinleyin!
Sonra; "Bundan olmaz"lara kanaat getirdiğiniz anda olabilirin aradan fırladığını zaten göreceksiniz inşallah...
Allah aklınızı ve vicdânınızı uyanık tutsun...
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: