Salı, Kasım 20, 2012

NEREDE BU MİLLET?

Türk Milleti!
Yıllarca, sizin seçerek yetkilendirdiğiniz, yetkili ve etkili makamları teslîm ettiğiniz kişilere sizin yerinize seslendik!
Cumhurbaşkanlığı Yüksek Katı'na, Başbakanlık Makamı'na, Bakanlara, Genelkurmay Başkanları'na velhâsıl etkili-yetkili her makama ve kişiye seslenip durduk!
Parti Genel Başkanlarına, siyâseten milletin derdine devâ bulmakla mükellef herkese seslendik!
Sonradan görme, kaprisli hastalar gibi doktora gidip; "Tedavi et doktor" demedik! Hiç ama hiç kimseye, Milletin derde devâ ile görevlendirdiği hiç bir makam sahîbine; "Derdimizi teşhîs edip hem de tedâvi edeceksin." diye şımarıp edepsizlik yapmadık!
Yani; "Nerede bu Devlet?" diye gürültü edenlere uymadık! Devlete kırılmayı, küsmeyi hiç mi hiç geçirmedik aklımızdan?
Türk tarihi'nin içine doğulduğumuz bölümünü yaşayarak yaşayanlardan biri olarak, 60 yıllık ömrünün tamamını, olayların içinde yaşayan bir millet ferdi olarak, hayatımda ilk defa; "NEREDE?" sorusu ve sorgusuyla haykıracağım!
Ama sorgum, sorgulamam; merakla aradığım, art niyetlilerin ve âcizlerin sorduğu "DEVLET" olmayacak!
Ben milleti sorup arayacağım!
"NEREDE BU MİLLET?" diye sağır kulakları patlatıncaya kadar haykıracağım! Bulamazsam ey vah ki ey vah!
Millet olmazsa devlet mi olurmuş? Teşkilatlanmış ve "devletli"liği teâmülleştirmiş milleti bulamazsam, Vatan'ın kıymeti mi kalırmış?
Türk Milleti, neredesin?
Her gün patır patır vurulan aslanlar, çatır çatır devrilen çınarlar, sen değil misin? 
Sen değil misin, oğlunu kınalayarak Vatan'a, Devlet'e, Millet'e kurban diye davul-zurnayla Vatanî Görevine gönderen?
Sen değil misin Vatan'a; "Evimizin evi" diye haykıran Türk Anası?
Son Şehîtlerden oğlu Bekir ÇAVUŞ'u; "... şehidimdir, benim milletimin şehidi, üzülmüyorum. Ama şu pis oyuna üzülüyorum. " diye Peygamber agûşuna uğurlayan Türk babasını duymayan kandaşı sen misin?
Allah'ın râzı olmayacağı işlerden, sen râzı olabilir misin?
Türk Anaları ağlattıkları için, masum gencecik kızımızı Belediye otobüsünde diri diri yaktıkları, dersanede 17 yaşındaki masum delikanlıyı bombayla parçaladıkları için Güvenlik Güçlerince yakalanıp Mülk'ün temeli Adâlete teslîm edilmiş; cezalandırılmış veya yargıları süren cânilerin, katillerin; cezaevinde yaptıkları "intihar şovu" na teslîm olup; bebek katili câninin İmralı'dan gönderdiği talimatla şova son verilmesine sevinen ve Türk Milleti ile; "Milletimize geçmiş olsun!" diye alay eden sulu-gözlü sözcüden râzı mısın?
Karakterin olan Türk kimliğinle, duygularınla, Şehitlerinle, Şehit Ailelerinle böylesi alay edenlere tahammül eden sen misin? Bu kadar tevekkül fazla değil mi Türk Milleti?
Allah aşkına neredesin? Nerede bu Türk Milleti?
Dağda, mağarada bitlenirken, ensesindeki Mehmetçik soluğundan dolayı korkudan ödü patlarken, leş yiyici sırtlan sürüsü içinde korkudan serçe uykusunda pineklerken; tahsîs edilmiş bir adada, özel doktor kontrolünde, özel beslenen, urgan artığı bebek katili bir câninin talimatıyla sonlandırılan intihâr şovu'na sevinen âcizlerden râzı olan  sen misin?
Düşman sevinmesin diye ağlamayan, içten dumansız yanan Türk analar, bacılar, eşler, yavuklular; yaralı Türk kadınlarını tesellî eden Türk babalar, amcalar, kardaşlar; ıstırap çekip inlemeden sessiz aşınan Türk Milleti, neredesin?
Türk Milleti! 
90 yıl önce kanları-canları pahasına kutsanan, Dedelerimiz ve Şühedâ emâneti vatan topraklarını, kovulanlara para karşılığı sattılar sustun!
Parçalanıp lîme lîme edilmiş İmparatorluk molozlarından bir millet çıkarıp, o milletle devlet kurup, adına Cumhuriyet deyip millete teslîm eden, Muhteşem Türk Atatürk ve arkadaşlarının tırnaklarıyla toprağı kazıyarak kurdukları fabrikaları, tersâneleri, Kamu İktisâdi Teşekkülleri'ni (KİT) leri; kovulanlara veya işbirlikçi yandaşlarına peşkeş çektiler, sustun!
Sivil Kürtleri; çoluk çocuk, genç-ihtiyar-bebek demeden kaleşnikoflarla taradılar! Askeri, polisi, öğretmeni, imamı, doktoru, hemşireyi, yol işçisini katlettiler! Köprüleri yıktılar! Okulları, sağlık ocaklarını yaktılar! Yetmedi diri çocuklarımızı yaktılar! Yetmedi, sokakları yangın yerine çevirdiler! Kimse kapısının önünden ve park ettiği arabasından emin değil!
Hiç kimse çelik kapıları üç-dört kere kilitlemiş olmasına rağmen evinde huzûrlu değil!
Bir Cihân Harbi'nden çıktıktan sonra dört yanda düşman bırakmayan; içerde başlıya baş eğdirip, dizliye diz çöktürdükten sonra; "Yurtta sulh, cihânda sulh!" diyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, dört yanımızdaki komşularla düşmanız!
Yüzlerce yıl, İslâm adına, bütün Haçlı Seferleri'ni tek başına göğüsleyen senin, Devletini idâre eden ve dindâr geçinen Hükümet diye görevlendirdiğin Müslüman(!)lar; Haçlı ile birlikte Müslüman komşularımıza "bombalı demokrasi" götürüyorlar!
Bütün bunları da; "Huzûr ve istikrâr, İleri Demokrasi" diye dayatıyorlar! Seyrediyorsun!
Türk Milleti! Bu sen misin?
Nerede bu Milleeeet?
TÜRK TÜRK'Ü KORUMAZSA TANRI TÜRK'Ü KORUMAZ vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: