Pazartesi, Kasım 12, 2012

KANLA UYUNMAZ!...

Hey Atsız! Çöküyor eski bir direk.
Baksan da dünyaya titremeyerek
Hepimiz beraber haykırsak gerek
Ey belâ dehrinde pişen dalgalar!...
(H.Nihal Atsız -Ağıt'tan)

Dalga! Dalgalanma!
Dip dalga! Dalga kıran, v.s. ...
"Uyu uyu yat uyu!" tekerlemesiyle 40 yıl uyutularak yetiştirilen bir neslin devamından, elbette dalgalanma değil, ancak dalga kıranlık beklenebilir!... 

Yuvada aldığı öğütle, okul eğitimi çatışan bir kuşağın temsilcisi Atilla İlhan da, dalgayı dibe indirerek "dip dalga" eder elbette!...
Ve bu dalga ve bu süreç, aynı kuşaktan ve farklı olmalarına rağmen bir birine yabancı olmayan, çelişmeyen, birbirini tamamlayan iki millet ferdi karakterini gösterir bize!...
Okuyup araştırarak, bilgileri buluşturup kaynaştırarak, dalgayı dibe indirip saklamaya çalışan sulhsever kalender bir millet ferdi ile; yine okuyup araştıran, dünle bu günü buluşturan, belâ dehrinde şahlanan dalga gibi savaşçı bir millet ferdini yani aynı neslin, iki farklı Türk sûretini gösterir!...

Bu farklı sûretler; sağlam kafalı bir bedenin sağ ve sol kollarıdır ve bilinir ki; "İki el bir baş içindir."...
Malta Mektupları'nda Ziya Gökalp; "Ferdlerin rüya gördüğü gibi bazen, milletler de rüya görürler. İşte bugünkü haller de bir nevi içtimai rüya hâletleridir. Bir gün cemiyetler bu rüyadan da uyanacaklar. Şimdi sevinen o zaman ağlayacak, şimdi ağlayan o zaman gülecek. Ferdler sarhoş olduğu gibi, bazen milletler de sarhoş olur. Sarhoşlar meclisinde neler söylenmez, ne kararlar verilmez!..." der günü tarif ve yarını tahmîn ederken!...
Dalgalı, dip dalgalı, denizli, okyanuslu rüyalarından uyanmış ve ya uyku mahmûrluğu ya da vapur tutmuşça başı dönen, midesi bulanan bir millî sarhoşluk dönemindeyiz!...
"Aşık zaten sarhoştur içse de içmese de!" diye kendimizi teselli ederken, birileri sarhoşluğumuzun tez zamanda farkında olmazsa, sarhoşlar meclîsinden ne kararlar çıkacağını, sarhoşlar zaten bilemez!
AB kapılarında elli yıldır bekletirken manyak siyâsilerimize kanyak verip sarhoş eden ve bu sarhoşluktan istifâdeyi düşünen Haçlı emperyalistlere karşı, karşı tavrı koymakla mükellef siyâsi erki uyarmak ta, biz öfke sarhoşlarına düştü!...

Elli yıldır sosyolog yetiştiremiyoruz! Avrupa'da gördüklerini, Avrupadan okuduklarını entelektüellik belgesi olarak dayatan, "Doğuya seyreden vapurun güvertesinde batı yönüne giderek kendini batıcı zanneden" işbirlikçi câhillerin yönlendirdiği siyâsi erk, milletin sarhoşluğunun farkında değil!
Yine Ziya Gökalp'in; "İnsanları kitaplardan daha iyi terbiye edecek şey vak'alardır. Bu zamanın çocukları târihi, kitaplardan okumağa muhtâç değillerdir. Çünkü târih, canlı vak'alar halinde gözlerinin önünde cereyân ediyor… Millete ait olan her şey -ister muzafferiyet, ister felaket olsun- fertleri terbiye eder." tesbîtini hatırlatarak, gözümüz önünde cereyan eden olaylarla tarih yaşadığımızın farkında olan bir Türk Milliyetçisi olarak her şeye rağmen sağduyusuna güvenmek istediğim, hiç "Türk'üm" dememiş olmasına rağmen, kendini son günlerde ümmet değil millet ferdi olarak tarif eden, "Tek Millet" vurgusu yapan Başbakan'a, altını kalınca kırmızıyla çizerek hatırlatmak isterim ki; Kendilerinin Kasımpaşalı duruşları da, bu "millet sarhoşluğu" tezâhürlerindendir! 

Millî ahvâlin farkına varabilmesi için sür'atle ayıkması gerek! Ayıkmanın en kestirme yolu da bir sade Türk kahvesi içmektir! Mes'elelere ayık olarak bakmak istiyorsa, en yakınındaki bir kahvehaneye girmelerini ısrarla öneririm! Sade kahveyi beklerken kahvehânede söylenen milleti de duyarlar belki!...
Eğer ayıkmazsa; "Sarhoşun defteri okunmaz!" diye Kasımpaşa'da da bilinen delikanlı raconuna muhatap olurlar korkarım!...
Yine hatırlatırım ki; "Akacak kandan her kes sorumlu olur." şeklindeki kendi uyarıları da geçerlilik, haklılık kazanır ve her kes haklı bir hesaplaşmaya başlar!... 
Bilinmeli ki kan uykusu olmaz! Kanla huzûrlu uyunmaz! 
Hele Türk Milleti, kanla asla uyutulamaz! 
Vahşi bebek katiline imtiyâz sağlamak için şow amaçlı açlık grevi soytarılıkları, Türk milletini tahrîk eder ve kanla uyutulacağı zannedilen millet, bu salakları kendi kanında boğar!...
Hem habire evlâtlarımızı şehit edip, hem de masum rollerinde açlık grevleri, milletin sabrını taşırmak üzere! 
Bir daha millî sarhoşlarımızı ve salaklarımızı uyarırız vesselâm!...
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÜNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...
Mustafa ASLAN

Hiç yorum yok: